Süleyman Hilmi Tunahan
Süleyman Hilmi Tunahan, Silistre'nin Ferhatlar köyünden olup; 1888 (1304 H.) senesinde dünyaya geldi. Babası devrinin maruf bir siması olan dersiaam ve hahz, Osman Efendi'dir. Osman Efendi tahsilini lstanbul'da tamamlamış, sonra Silistre 'nin meşhur Satırlı Medresesi 'nde yıllarca müderrislik yapmıştır.Süleyman Hilmi Tunahan'ın ceddi, İdris Bey'e dayanmaktadır. ldris Bey, Fatih Sultan Mehmed Han tarafından "Tuna Hanı" olarak tayin edilmiş ve kendi kızkardeşi ile de evlendirilerek Fatih 'in eniştesi olmuştur. Süleyman Hilmi Tunahan ilk tahsilini Satırlı Medresesi 'nde ve Silistre Rüştiyesi 'nde yapmıştır. Bilahare tahsilini tamamlamak için lstanbul'a gelerek Sahn Medresesi'ne kaydolan, Fatih dersiamlarından ve o devrin meşhur alimlerinden Bafralı Ahmet Hamdi Efendi (Büyük Hamdi Efend0'nin ders halkasına devam eden SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN 1916 senesinde Ahmet Hamdi Efendi'den birincilikleicazet almıştır. (H. 1335 - R. 1332) Daha sonra o zamanki tabiri ile dersiaam (yani profesör) olarak yetişmek üzere Süleymaniye Camii Medreselerinden Medresetü'l mütehassisin 'in tefsir ve hadis kısmına devam etmiştir. Son derece parlak bir zekaya sahip olan Süleyman Hilmi Tunahan l9l9'da Medresetü'l mütehassisiyn'den de birincilikle mezun olmuş, aynı yıllarda Medresetü'l kuzaat'ı da (yani eski Hukuk Fakültesi 'ni de) üstün bir derece ile bitirmiştir.
Böylece bir taraftan dersiaam diğer taraftan da kaadilik yani hakimlik rütbelerine ulaşarak, devrinin zahiri ilimlerini tamamlamıştır. Mezuniyetini müteakip lstanbul'da dersiãm olarak vazifeye başlayan Süleyman Hilmi Tunahan, bir müddet sonra medreselerin kapatılması üzerine vaizliğe tayin edilmiş, uzun müddet lstanbul'un Sultanahmet, Süleymaniye, Yenicami, Şehzadebaşı, Piyalepaşa gibi büyük camilerinde halka vaaz ederek írşat vazifesinde bulunmuştur.
Bir taraftan vaiz olarak irşad hizmetlerine devam ederken diğer taraftan da (Ilk defa 1946-1947 senelerinde bir hükümet kararnamesi ile açılmasına izin verilen) Kur'an kurslarında, arzu eden müslumançocuklarına daha evvelce evinde kendi yetiştirdiği talebeleri ile, Kur'an öğretmeye, zaruriyatı diniyye denilen dini ilmihal bilgileri okutmağa başlamışlardır. Bu kurslar'dan kısa zamanda bir çok talebe mezun olmuş, ve bunlar Diyanet İşleri Başkanlığfnda müftü, vaiz, imam, müezzin, Kur'an kursu öğretmeni olarakvazife almışlardır.
Süleyman Hilmi Tunahan amelde Hanefi itiltatta Maturidi mezhebine mensup olup, meşreben Nakşi idi, ehli sünnet velcemaate son derece bağlıidi. Kendisinden feyiz olan talebeleri ile, vaaz ve sohbetlerine devam eden kimselere en büyük tavsiyesi "Ehli sünnet velcemaat" akidesine ihlas ve samimiyetle sarılmaları idi.
Süleyman Hilmi Tunahan 'ın talebelerine ve talebelerinin talebelerine (hacalarına nisbetle) "ãüleymancı" denilmekte ise de, lıakikatte bunun tamamen uydurma bir tabir olduğu ”$üleymancılık " diye ne bir din ne bir mezheb ve ne de bir tarikatın mevcut olmadığı bizzat Süleyman Hilmi Tunahan'ın yakınları ve talebeleri tarafından kat'iyyetle ifade edilmektedir.
Son devrin en büyük alimlerinden biri olan Süleyman Hilmi Tunahan, l0 Eylül 1959 tarihinde lstanbul'da Kısıklı'daki evinde vefat etmiştir. Kabri Karacaahmet ltabristanındadır. .
Süleymancılar
Bu kısa biyografiden sonra Süleyman Hilmi Tunahan ve talebeleri hakkında yazılanların doğru ve yanlışlarını da kısaca aşağıya çıkarmış bulunuyoruz: Süleyman Efendi'nin 72 senelik ömrü boyunca pek çok talebe yetiştirdiği ve bu talebelerinin bir çok hayır dernekleri teşkil ederek Türk Milli Eğitimi'ne çok büyük faideler sağladıkları doğrudur.Gerek Süleyman Efendi ve gerekse talebeleri laikliğe aykırı hareketlerden, Atatürk'e ve Atatürk llkeleri'ne karşı gelmekten, dini, şahsi çıkarlarına ve siyasete alet etmekten, Devletin temel esaslarını dine uydurmaya çalışmaktan, hiçbir mahkemede mahkum olmamışlardır. Merhumun talebeleri kanunlara tam bir riayetle daha ziyade fakir ailelerin çocuklarına Türk Milli Eğitimi'ndé başarılı olmaları, memleketlerine ve milletlerine faideli birer fert olarak yetişmeleri için yardım etmeyi ve ellerindentutmayı, kendilerine adeta bir vazife cdinmişlerdir. Nevar ki, bu hayırlı çalışmalarını yaparlarken, pek çok güçlüklerle karşılaştıklarıda bir vakıadır. Bu hayır sahibi kimselere akla hayale gelmedik iftiralar atılmakta ve bu iftiralar zaman zaman matbuata kadar intikal etmektedir.
Süleyman El`endi'nin talebelerinin ağzındanmış gibi bildirilerin neşredilmesi, ve elaltından dağıtılması, uydurma isimler ve adresler göstermek suretiyle iftira ve bühtanlarla dolu kitapların neşredilmesi ve el altından dağıtılması, (maalesef) Türk Milli Emniyet Teşkilatını, Emniyet Genel Mtldürlüğünü, Jandarmayı, Cumhuriyet Savcılıklarını senelerce fuzuli yere meşgul etmiş ve halen de meşgul etmektedir. Vakıa bağımsız Türk mahkemelerinin verdikleri beraebkararlan, iftiracıların yüzlerine her zaman birer şamar olmuştur.
Şu varki, “Çamur at, yapışmasa da iz bırakır" kabilinden yapılan iftira ve bühtanların arkası kesilmemektedir. "Meyveli ağaç taşlanır" atasözünün verdiği teselli, insanlığa faideli zatların en kuvvetli dayanağıdır.
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
hans - 6 yıl önce
ilk bastan niyet hayirli olmus olabilir, ancak bugünün gercekleri bu yaziya uygun degildir! maalesef!
hans - 6 yıl önce
ilk bastan niyet hayirli olmus olabilir, ancak bugünün gercekleri bu yaziya uygun degildir! maalesef!
casper - 6 yıl önce
Biz suleymacı deılız bız SÜLEYMANLIYIZ
casper - 6 yıl önce
Biz suleymacı deılız bız SÜLEYMANLIYIZ .
casper - 6 yıl önce
feto ıle alkalı olarak aramızdakı fark onlar sıyasete katılıyordu dah kotu isler yapıyor
ama bız de sıyaset dıye bır sey yok bız sadece ilim ogretıyoruz sıyaset dıye bır sey yok sizede tavsıye ederım
gelıp hoca olmayı
kerhan - 4 yıl önce