Somatizasyon Bozukluğu

Kısaca: Steadman Tıp Sözlüğünde somatizasyonun kelime anlamı stresin fiziksel belirtilere dönüştürülmesi olarak tanımlanmaktadır. Somatizasyon bozukluğu olarak tanımlanan hastalıkta da hastalarda tekrarlayan, yaygın bedensel ağrı ve yakınmalar mevcuttur ve bu ağrılar bedensel bir hastalıkla ilgili değildir. Gerçekte hastalarda kişisel ve toplumsal sıkıntıların beden dili ile ifade edilmesi söz konusudur. Bu hastalık genelde 30 yaşından önce başlar. Süreğen bir hastalıktır, sık tekrarlayan, değişen ve ...devamı ☟

Steadman Tıp Sözlüğünde somatizasyonun kelime anlamı stresin fiziksel belirtilere dönüştürülmesi olarak tanımlanmaktadır. Somatizasyon bozukluğu olarak tanımlanan hastalıkta da hastalarda tekrarlayan, yaygın bedensel ağrı ve yakınmalar mevcuttur ve bu ağrılar bedensel bir hastalıkla ilgili değildir. Gerçekte hastalarda kişisel ve toplumsal sıkıntıların beden dili ile ifade edilmesi söz konusudur.

Bu hastalık genelde 30 yaşından önce başlar. Süreğen bir hastalıktır, sık tekrarlayan, değişen ve ağrı ile karakterize olan bedensel belirtiler görülür. Genelde bu ağrıları açıklayacak bedensel bir hastalık bulunamaz. Hastanın yaşam öyküsünde benzer şikayetlerin sıkı sık tekrarladığı görülür. Tekrar tekrar yapılan muayeneler ve ayrıntılı tetkiklerde ağrıları açıklayacak bir neden bulunamaz. Sürekli yakınmaları olan bu hastalar zaman içinde toplumda dikkat çekmeye ve bu sayede bazı sorumluluklarından kurtulmaya başlarlar. Herkesin bir araya geldiği toplumsal olaylarda (düğün, bayram ve cenaze gibi) bu kişilere hal hatır sormanın ardından hastalığı sorulur, hasta oldukları için onlardan bir şey yapması beklenmez ve özel ilgi gösterilir. Bu hastaların yıllardır hasta olduğu bilinir, ancak hastalığının ne olduğu tam olarak bilinmez. Her seferinde farklı yakınmalar getirirler ve bu yakınmalara genelde tanı konamaz. Hastaların yanında mutlaka bir ağrı kesici vardır ve bazen bu hastalar birbirlerine şeker gibi ağrı kesici ikram ederler. Hemen hemen tüm ağrı kesicileri kullanmışlardır ve ağrı kesici tüketimi çok fazladır. Gittikleri doktorlardan değişik ağrı kesiciler talep ederler ve çok sayıda ilacın olduğu reçeteler yazıldığında memnun olurlar. Doktor bir neden bulamadığında veya ilaç önermediğinde bundan memnun olmaz ve başka doktor arayışına girişirler.

Erken yaşlarda başlayan bu hastalık kişilik sorunu gibi süreğendir. Hastalar bu hastalıkları yolu ile toplumsal ilişki kurarlar.

Somatizasyon bozukluğu adı altında toplanan belirtiler şunlardır: (bu tanıyı koyabilmek için DSM 9’a göre tanımlanan bu 34 belirtiden en az 13 tanesi aynı kişide görülmüş olmalıdır)

  1. Kusma
  2. Kol ve bacak ağrısı
  3. Nefes darlığı
  4. Sağırlık
  5. Yürüme zorluğu
  6. Karın ağrısı
  7. Sırt ağrısı
  8. Çarpıntı
  9. Çift görme
 10. Kas ağrısı
 11. Eklem ağrısı
 12. Bulantı
 13. Sersemlik
 14. Bulanık görme
 15. İdrar yapma güçlüğü
 16. Karında şişkinlik hissi
 17. İdrar yaparken ağrı duyma
 18. Unutkanlık
 19. Körlük
 20. Cinsel ilişki sırasında cinsel organlarda yanma
 21. İshal
 22. Baş ağrısı dışındaki bedenin herhangi bir yerinde ağrı duyma
 23. Yutma güçlüğü
 24. Bayılma
 25. Cinsel isteksizlik
 26. Değişik besinler yediğinde bunları tolere edememe
 27. Ses kısıklığı
 28. Sara benzeri nöbet geçirme
 29. Göğüs ağrısı
 30. Cinsel ilişki sırasında ağrı duyma
 31. Ağrılı adet görme (kadınlarda)
 32. Düzensiz adet görme (kadınlarda)
 33. Aşırı adet kanaması (kadınlarda)
 34. Gebelik boyunca kusma (kadınlarda)


Belirtiler genelde hastayı da rahatsız edici düzeydedir. Bu nedenle hastalar sıklıkla doktora başvururlar, değişik ağrı kesiciler kullanırlar ve genelde yaşam tarzlarını da hastalığa göre değiştirirler.

Hastalığın görülme oranı toplumdan topluma değişir. Yabancı ülkelerde binde 1-2 gibi rakamlar verilmektedir. Yurdumuzda ne sıklıkta görüldüğü konusunda bir araştırma yoktur. Ancak benim klinik gözlemlerim bu oranın yurdumuzda çok daha fazla olduğu yönündedir. Bizim kültürümüzde sıkıntıların beden dili ile ifade edilmesi sıktır. Çoğu depresyon hastası bile hastalıklarını bedensel yakınmalarla anlatmaktadır. Profesyonel olmayan kişiler bu bedensel yakınmaların altında yatan depresyon belirtilerini sıklıkla fark etmezler. Kocasıyla şiddetli bir tartışma sonrası bayılan ve şiddetli bedensel ağrılardan yakınan kadın hastalara sık rastlanmaktadır. Yine kocasıyla duygusal bir yakınlık içine giremeyen, huzursuz bir evlilik yürütmek zorunda kalan, kocasından saygı görmeyen veya dayak yiyen kadınlarda cinsel ilişki sırasında ağrı ve yanma gibi belirtilere sıklıkla rastlıyoruz. Bu belirtilerin anlamı “ben ruhsal olarak çok sıkıntıdayım ve bu sıkıntıyı kaldıramıyorum” şeklinde yorumlanabilir. Yakınmalar bedensel olduğu için çözüm içinde genelde başka branştan doktorlara başvurulur. Bu yakınmalarla kadın doğum, nöroloji, dahiliye, kardiyoloji gibi başka branştan doktorlara başvuran hastaların sayısı oldukça fazladır. Bu hastalara genelde bedensel bir hastalık tanısı konamaz veya bedensel bir nedene yönelik tedavi başlandığında genelde tedaviden yanıt alınamaz.

Ekonomik gücü kısıtlı, evlenmemiş ve eğitim düzeyi düşük kişilerde hastalığın görülme olasılığı artmaktadır. Ailesinde bu hastalık olan çocuklarda ileride bu hastalığın görülme oranı 11 kat artmaktadır. Bu belirtilerle gelen çocuk hastalarda ailesinde benzer hastalık olan bir kişi olup olmadığı araştırılır. Yine bu çocukların ailelerinde madde kullanımı veya antisosyal kişilik görülme olasılığı artmaktadır.

Bazı hastalar da az sayıda belirti olabilir bu durumda tanı konamaz. Bu hastalık tek başına bulunabileceği gibi diğer psikiyatrik hastalıklarla da sıklıkla bir arada bulunur. Somatizasyon bozukluğu ile bir arada görülen diğer hastalıklar depresyon, anksiyete bozukluğu ve kişilik bozukluklarıdır. Fobi ve panik hastalarında da benzer belirtiler olabilir.

Bu hastalarda bazen intihar girişimi olabilir ancak öldürücü intihar girişimi nadirdir.

Hastalık nedeni ile hastaların genelde karışık ve dalgalı bir yaşamı vardır. Bu hastalarda eşler arasında tartışmalar, ayrılma ve boşanmalar, iş yerinde sorunlar sıktır.

Hastalığın neden ortaya çıktığı tam olarak bilinmemektedir. Hastalığa biyolojik, sosyal ve psikolojik faktörlerin yol açtığı ileri sürülmektedir.

   * Sosyal nedenler: hastalar sosyal ilişik kurabilmek için bedensel yakınmalarını kullanıyor olabilirler. Örneğin kocasının her akşam kahveye gitmesini istemeyen bir ev hanımı bunu direk ifade etmek yerine kocasının evde kalmasını sağlamak için sürekli hasta olduğunu yalnız kalamayacağını öne sürüyor olabilir. Yine çocuklarından bir istekte bulunurken hastalığını öne sürebilir. Bazı hastalar yaşadıkları stresle başa çıkmak için bedensel yakınmalar kullanırlar. Örneğin psikolojik kökenli bayılmalarda olduğu gibi kişinin bilinç dışı çatışmalarının doğurduğu stres bayılma ile sonuçlanabilir.
   * Psikodinamik nedenler: Freud’a göre cinsel içgüdülere bağlı bilinç dışında olan çatışmalar bazı hastalarda bu belirtileri ortaya çıkarmaktadır.
   * Biyolojik nedenler: bazı araştırmacılar bu hastalığın nöropsikolojik nedenlere dayandığını öne sürmektedir. Bu hastalarda dikkat ve bilişsel işlevlerde bozukluk olduğu ve bunun sonucunda algı bozuklukları oluştuğu ileri sürülmektedir. Bu hastalığın genetik yatkınlığı olduğu düşünülmektedir. Hastaların birinci derece yakınlarında hastalığın görülme oranı %10-20’dir. Yine bu ailelerde madde kullanımı ve kişilik bozuklukları daha sık görülmektedir. Yine sitokinler denen bağışıklık sisteminde haberci rolü oynayan bazı maddelerin bu hastalığın ortaya çıkışında rol oynayabileceği düşünülmektedir. Bu konuda kesin bir veri olmamakla beraber araştırmalar halen devam etmektedir.


Somatizasyon bozukluğunun ayırıcı tanısında hipokondriazisi düşünmek gerekir. Hipokondriasis daha geç yaşta ortaya çıkar, genelde tek belirti ile karakterizedir. Örneğin midesi çürümüştür, yakında bu hastalıktan ölecektir ve doktorlar bu hastalığa tanı koyamamaktadır. Hastalar bu hastalıktan öleceğini düşünür ve bu düşünceleri saplantı düzeyindedir. Gidilen her doktorda tekrar tekrar bu hastalığın ortaya çıkarılması istenir. Yapılan tetkikler ve muayeneler hastanın böyle bir hastalığı olmadığına telkin etmeye yeterli gelmez, her seferinde başka doktorla aynı araştırmalar tekrarlanır. Somatizasyon hastalarında ise değişik belirtiler söz konusudur, birkaç ay başı ağrır bunun araştırılması yapılır buna yönelik ilaç başlanır, iyileştikten bir süre sonra sırtında açıklanamayan ağrılar başlar, bunu takiben bulanık görmeden yakınır vb.. çok sayıda doktora başvurur ve değişik operasyonlar geçirirler. Ancak her seferinde bir süre sonra hastalık başka belirtilerle tekrar başlar.

Somatizasyon bozukluğu süreklidir ve tekrarlayıcıdır. Kesin tedavisi henüz bilinmemektedir. Genelde ergenlikte başlar ancak 30 yaşlarında başlayan vakalar da vardır. Stresli durumlarla karşılaşıldığında yeni belirtiler ortaya çıkar; her belirti kümesi 6-9 ay devam edebilir. Bir belirtinin ortadan kalkıp diğer bir belirtinin ortaya çıkması arasındaki zaman 1 yıldan uzun değildir. Yani hastalar iyileştikten sonra en geç bir yıl içinde başka belirtilerle yeniden hastalanırlar. Yeniden hastalanma genelde stresli bir durumla karşılaşılan bir döneme rastlar. Belirtilerin ortaya çıkışı ile yeni doktor arayışı başlar.

Somatizasyon bozukluğu olan hastalar bedensel hastalığı olan hastalara göre daha az toplumsal uyum gösterir ve somatizasyon bozukluğu olan hastaların işteki verimleri bedensel hastalığı olan kişilere göre daha düşüktür.

Tedavide belli bir ilaç ve tedavi yöntemi bilinmemektedir. Ancak hastaların toplumsal uyumun ve iş verimini artırmak amacı ile psikolojik destek verilebilir. Yine bu hastalarla ilişki kurmada psikiyatristin tutumu çok önemlidir.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.