Rusya`da 1910 yıllarındaki hareketlere çok genç yaşta katılan Ayzenştayn, 1920`lerin başında avangard tiyatro ve sanat dünyasıyla temas kurar ve Moskova`daki Proletkult Tiyatrosu`na girer. Kısa sürede büyük gelişme göstermesiyle birlikte sanat yönetmenliği, yönetmenlik yapmaya başlar. Mekan ve kurgu konusundak kendisini kısıtlamamak için tiyatroyu bırakıp sinemaya yönelir. İlk filmi Grev (1925) yeni bir temsil alanı, anlatı dünyası, kahraman tipi yaratır. Mekan gerçek bir metalurji fabrikasıdır. Kahraman kitleler, insan topluluklarıdır ve bireyler daha arka planda kalır. Anlatı biçimi ve çekim montajı hemen göze çarpar. Zaten Ayzenştayn`a göre iyi kurgulanmış bir montaj sadece sahneleri birbirine bağlamakla kalmaz, aynı zamanda izleyicinin hislerini istenilen yöne çekebilmek ve seyirci kitlesini heyecanlandırmak için de iyi bir yoldur.
İkinci filmi Potemkin Zırhlısı (sessiz film 1925), tüm zamanların en etkileyici filmlerinden biri olarak sinema tarihine altın harflerle kazınır. Film 1905 Bolşevik İhtilalini anlatması için devlet tarafından sipariş edilmiş olmasına rağmen, Ayzenştayn filmi yepyeni montaj teknikleri, estetik anlatımı ve etki yöntemleriyle basit bir propaganda filmi olmanın çok ötesinde bir klasik haline getirir.