Selefiyye mezhebi, akıl ve nakil (Kur'an ve Sünnet) konusunda mutlak nakle inanır, akli çıkarımları kabul etmez. İman esasları ile ilgili konularda Kur'an ve Sünnetteki açıklamalar ile yetinip bunları aynen kabul eder. Bu kabule müteşabihler de dahildir, te'vil (görünür anlam dışında bir başka anlamda kabul etme}) etmemekle beraber cisimleştirme (yani tecsim) de yapmazlar.
Eş'arilik ve Matüridilik kurulana kadar, Sünni Müslümanlar itikadi yönden Selefiyyeye bağlı sayılırdı. Selefiyye itikadi konulara aklın karıştırılması konusunda Mu'tezile mezhebinin tam tersidir; Mu'tezile mezhebi nakli birinci sıraya koymakla beraber akıl ile çeliştiği durumlarda aklı kullanarak tevile gider ve genel olarak akılcı bir tutum benimserken Selefiyye itikadi konularda akla yer vermez, sadece nakil ile hareket eder. Müteşabihler konusunda, müteşabihi olduğu gibi kabul ederken kastedilen manayı insanların bilemeyeceğini, konunun manasını Allah'a havale ettiklerini belirtirler. Örneğin Fetih suresi 10. ayette (48/10) geçen Allah'ın eli ifadesini "Allah bir eli olduğunu ayette belirtmiştir, buna göre bir eli vardır fakat bu elin manası ve mahiyeti nedir biz bilemeyiz, bunu Allah'a havale ederiz" olarak cevaplandırırlar. Hiçbir şekilde tevile gitmezler.
Genellikle Hanbeli fıkıh mezhebine bağlı olduğunu idda eden Vehhabiler Selefi olduklarını öne sürmektedirler. Bugün Vehhabilerin en yoğun olduğu bölge Suudi Arabistan'dır. Mülahaza: Vehhabiler, müteşabih ayetleri cisme mahsus olan anlamlarda kabul ettikleri için, onlar hakkında selefiler demek doğru olmayıp yalan olur. Dolayısıyla kendilerine selefiler diyenler denmelidir.
İman Görüşü
Büyük Selef alim ve muhaddislerinin iman konusundaki görüşü genelde şöyledir:Selefiyyeye göre amel imanın bir parçası olduğu için, eğer amellere gereken özen gösterilmezse, iman hem nicel hem de nitel açıdan azalır. Tam tersinde; eğer amellere çok fazla önem verilirse ve şahıs ameli yönden kendisini geliştirirse, imanı hem nicel hem de nitel açıdan artar.