Küçük yaşta ailesiyle birlikte İstanbul’a geldi. Özel tahsil gördü. Kardeşi Abbas Halim ile birlikte İsviçre’de siyasi ilimler dalında yüksek tahsil yaptı. Döndüğünde (1888) Şura-yı Devlet azası tayin edildi. Muhtelif nişanlarla taltif olunup “Rumeli Beylerbeyliği” payesine erişmiş iken (1900), aleyhinde jurnaller verildiği için yalısı arandı. Birşey bulunamadıysa da baskı altına alındı ve kardeşi ile birlikte Mısır’a uzaklaştırıldı. Meşrutiyet’in ilanı üzerine İstanbul’a döndü. Şura-yı Devlet reisi (1912), Mahmud Şevket Paşa’nın sadrazamlığında Hariciye Nazırı (1913) ve onun ölümünden sonra Sadrazam oldu (1913). Balkan Harbi’nin sonu ile Birinci Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında sadrazam olarak kaldı. Osmanlı Devleti’nin harbe katılmaması için gösterdiği gayretler fayda vermedi. İttihatçıların, elindeki salahiyetleri yavaş yavaş almaları neticesinde, önce üzerinde bulunan Hariciye Nazırlığını, sonra da Sadrazamlığı bıraktı (Şubat 1917). Mütareke’de yurt dışına kaçmayı reddetti. Harp suçlusu olarak yargılanması için kendisi müracaat etti. İstanbul’un işgalinden sonra 10 Mart 1919’da tevkif edildi. 22 Mayıs’ta İngilizler tarafından, öteki siyasi mahkumlarla birlikte Malta adasına sürüldü. Burada da iki yıl kadar kaldıktan sonra 29 Nisan 1921’de bırakıldı. İstanbul’a kabul edilmediği için Roma’da oturduğu sırada 6 Aralık 1921 günü bir Ermeni vasıtasıyla şehid edildi.
Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca biliyordu. Uzun makaleler halinde Fransızca olarak kaleme aldığı ve hepsi derin tefekkür eseri olan sekiz kitabı vardır. Ayrıca hatıralarının bir bölümü ile birkaç mektubu bilinmektedir. Bilinen eserlerinin tamamı bu kitapta toplanmıştır. Kitapları, yerli ve yabancı araştırmacılar tarafından, İslamcı fikir akımının temel eserleri olarak kabul edilmiş bulunmaktadır.