sahne
1 . İzleyicilerin kolayca görebilmeleri için genellikle yerden belli bir ölçüde yüksek yapılan, oyun, müzik vb. gösteri yapmaya uygun yer.2 . Görüntü:
"Resim bir av sahnesini canlandırıyordu."-
3 . Gösteri sergilenen eğlence yeri veya tiyatro:
"Sahnemizin ilk Türk kadını Afife'yi polis yakalamaya gelince edebî heyet azaları birer birer kaçmış, yalnız Celal Sahir kalmıştı."- Y. Z. Ortaç.
4 . mecaziTanık olunan, gözlenen olay:
"Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm."- A. Gündüz.
5 . mecaziBir konu veya çalışma çevresi, çalışma dalı:
"Politika sahnesinde adları duyulan kişiler."-
6 . tiyatroBir oyun veya filmin başlıca bölümlerinden her biri.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
sahne almak , (bir yer veya bir olaya) sahne olmak , sahneye çıkmak , sahneye koymak