İlkokulun dördüncü sınıfında keman çalmaya başladı. 1936'da o zaman ki adıyla Musiki Muallim Mektebini, 1942'de Ankara Devlet Konservatuarının şan bölümünü başarıyla bitirdi. Aldığı klasik batı müziği eğitimi, ömrü boyunca kendini adadığı türkülerin yorum icrasına yaklaşımının kurumsal temelini oluşturdu aynı yıllarda Ankara cebeci ikinci ortaokulunda ve Hasanoğlan Köy Enstitüsünde büyük bir koro oluşturdu. Ankara radyosunda on beş günde bir yayınlanan türkü programları düzenledi, dil tarih ve coğrafya fakültesinde büyük bir koro oluşturdu. Ankara devlet operası sanatçısı olarak, Bastien Bastienne Satılmış Nişanlı, Madame Butterfly, Fidelio, Tosca , Yarasa, Aşk iksiri, Rigoletto, Figaro'nun düğünü maskeli balo ve konsolos gibi operalardaki başarılarıyla, bas bariton Ruhi Su, müzik çevrelerinde ilgiyle izlenen bir müzisyen olmuştur.
12 Kasım 1952'de tutuklanarak İstanbul'a gönderildi. 141. maddeden yargılanarak 5 yıl hapis, 20 ay gözetim altı hükmü giydi. Böylece Ruhi nin opera yaşamı noktalanmış, türkülerine yeni bir boyut, buruk bir tat ekleyen başka bir dönem başlamış oluyordu. Bilinçli bir tavırla türküler üzerine çalışmaya başladığı 1938 yılından, ölümüne kadar, hapishanenin ağır koşulları, engellenmeler yasaklanmalar, hiçbir şey Ruhi'ye türküler söylemekten onlar üzerinde aralıksız çalışmaktan, korolar oluşturarak türkülerini öğretmekten olanak bulduğu zaman konserlerde, resitallerde, olanak verilmediği zaman dost evlerinden, gece kulüplerine kadar, elverişli elverişsiz her ortamda türkülerini söylemekten alıkoyamadı. Türkülerin anlam ve içeriği dünya görüşünü biçimlendirmekte; dünya görüşü, türkülerini sevip yorumlamakta belirleyici etken oldu. Sanatçı-toplum ilişkilerini bilinçle, sevgiyle besleyerek her zaman diri, işlevsel tuttu. Ne sanatından en küçük bir ödün verdi ne sağlam dünya görüşünden. Kendini sanatına sanatını halkına adadı. Böyle bir yolda büyüdü. Ölümsüzleşti.
Hiç kuşku yok ki 73 yıllık yaşamı boyunca büyük güçlüklerle karşılaştı. Çok acılar çekti. Ama hep direndi hiç yılmadı ve sazı eşliğinde türkülerini söyleyebildikçe müziğini duyurup yaşattıkça geniş kitlelere benimsettikçe mutlulukların en güzelini ta içinde yaşadı. Türküleriyle nerelerden seslendiyse, o yerler birer sanat merkezi oldu. Sarsılmayan sanatçı kişiliğinin saygınlığı ve ağırlığıyla yurt içinde yurt dışında, bilinç, insan sevgisi, coşku ve inançla yoğrulmuş belirli düşünce hareketinin vazgeçilmez bütünleyicisi oldu. Bilinçlendirdi coştu, coşturdu ; hep bir şey vererek, kendine bir şeyler katarak öğretti, öğrendi. Bin bir güçlüğü aşarak derlemeler yaptı. Çok zengin bir türkü repertuarı oluşturdu. Dostlar korosunu kurarak onlarla birlikte konserler verdi. 45'lik plaklar, uzunçalarlar, kasetler çıkardı. tüm bir yaşamın inançlı ve verimli çalışmalarına kalıcılık kazandırdı böylece.
20 Eylül 1985'de yitirdiğimiz Ruhi Su'nun yaşamı boyunca tek uğraşı müzik olmuştur.
Sıdıka Su 1986 Ruhi Su'nun 1. ölüm yıldönümü