Heilbroner New York`da büyüdü ve Harvard Üniversitesi`nden 1940 yılında felsefe ve iktisat alanlarında birincilik derecesiyle mezun oldu. II. Dünya Savaşı sırasında ABD ordusunda görev aldı ve tanınmış kurumsal iktisatçı John Kenneth Galbraith ile birlikte Fiyat Kontrol Bürosunda çalıştı. Savaşın ertesinde, kısa bir süre bankacı olarak çalıştı ve 1950 yılında New School for Social Research`e asistan olarak girdi. Asistanlık yaptığı dönemde Alman Tarihçi Okulu`nun en önemli temsilcisi Alman iktisatçı Adolf Lowe`den etkilendi.
1963 yılında, Heilbroner New School for Social Research`den doktora derecesi aldı (Ph.D.). 1971 yılında aynı okulda (Norman Thomas Professor of Economics) olarak atandı ve burada yaklaşık yirmi yıl kaldı.
Kendisini geleneklere uymayan, daha çok sosyal teorist ve "dünyevi (worldly) filozof" (dünya işleri ile, örneğin iktisadi yapılar, ile ilgilenen filozof) olarak tanımlasa ve ne kadar iktisat, tarih ve felsefe disiplinlerini birleştirmeye çalışsa da gene de akranları tarafından göze çarpan bir iktisatçı olarak değerlendirilmedi. 1972 yılında Amerikan Ekonomik Birliği`ne Başkan Yardımcısı seçildi.
1953 yılında yazdığı İktisat Düşünürleri ("The Worldly Philosophers") adlı kitabı yaklaşık dört milyon sattı ve tüm zamanların en çok satan ikinci iktisat kitabı oldu. (Birinci Paul Samuelson`un popüler üniversite Ekonomi Ders Kitabı (Economics-textbook)). Kitabın yedinci baskısı 1999`da yapıldı. Yeni baskıda, iktisadın mevcut durumu hakkında acımasız ve kapitalizmin sosyal yönlerini içeren dünyevi felsefenin yeniden doğuşunu umudeden görüşler, ek olarak Dünyevi Felsefenin Sonu ("The End of Worldly Philosophy") başlığı altında yer aldı.
Heilbroner ayrıca ekonomileri sınıflandırmanın yeni bir yöntemini geliştirdi: Geleneksel (temel olarak tarıma dayalı, geçinme ekonomisi), Komuta (merkezi planlı ekonomi, genellikle devlet müdahalesinin olduğu), Piyasa ekonomisi (kapitalizm), veya Karma ekonomi.
Her ne kadar tüm kariyeri boyunca açıksözlü bir sosyalist olsa da 1989 yılında New Yorker`daki ünlü makalesinde şöyle yazıyordu: Resmi olarak başladıktan 75 yıl sonra sosyalizm ve kapitalizm arasındaki yarış sona erdi: kapitalizm kazandı... Kapitalizm insanoğlunun maddi ilişkilerini sosyalizmden daha iyi bir biçimde düzenliyor.[1]
1992`de Dissent`e yaptığı açıklamada " nasıl sosyalizm bir fiyasko oldu ise kapitalizm de açık şekilde bir başarı olmuştur" diyor ve serbest piyasanın üstünlüğü konusunda ısrar eden Milton Friedman, Friedrich Hayek, ve Ludwig von Mises`i övüyordu. Ayrıca, "demokratik özgürlükler, kısa süreli olanlar hariç, kendini temelden anti-kapitalist olarak ilan eden hiçbir ülkede henüz ortaya çıkmadı" vurgusunu yapıyordu.
Linkler
- Robert Heilbroner`in New School for Social Research`teki sayfası
- Heilbroner hakkında Reason Magazine`de yer alan bir makale