IV. Murat'ın gerek bu Revan ve gerek daha sonraki Bağdat seferleri, Anadolu'daki sipah zorbalarını ve eşkiya denilen bir zümreyi temizlemesi bakımından pek mühimdir; bu arada iftiraya uğrayan ve husumete kurban giden şahıslar da bulunduğuna şüphe olmamakla beraber zorbalıkları tesbit olunan bir hayli şahıs da bu arada temizlenmiştir. Sultan Murat bir gördüğü şahsı bir kaç sene sonra görse yine tanıyıp bundan başka şakilerin ve zorbaların isim ve yerlerini hafızasında tutarak bu seferlerinde o gibileri aman vermeden arayıp buldurarak öldürmüştür. Bunun için her iki seferde memleket içinde temizlik sebebiyle bir istikrar husule gelmiş ve kendisinden sonra da bu sükunet bir müddet daha devam etmiştir.
Sefer Esnasındaki İcraat
Sultan Murat'ın otağı Şubat 635) Üsküdar'da kuruldu. Kendisi 7 Mart'ta otağa çıktı. Hareketten evvel kendisinin haberi olmadan hiç bir ocak ağasının ortak (tekaüd) ve korucu (yeniçeri odalarını bekleyen) isimleriyle İstanbul'da asker bırakmamalarını emretti; Maltepe geçilip Kazıklı derbend'ine gelindiği zaman solakbaşı'lardan Galatalı Çelebi'nin bir neferi İstanbul'da bıraktığını duyunca emektarlığına bakmayarak derhal önünde çökertip boynunu vurdurdu. Bundan sonra muhtelif konaklarda da zorbalardan veya haklarında şikayet edilenlerden isterse vezir veya kadı olsun hiç kimseye aman vermeden öldürttü. Bu cümleden olarak Seyid Gazi'de Anadolu valisi hizmetinde bulunan ve Konya ayanından olup Karayılan denilen iki kardeşi katlettirdi. Zorbalıktan gelmiş olan Manisa Sancakbeyi Duducu Hasan Paşa mükemmel kapısı halkıyla orduya gelir gelmez öldürüldü; çünkü Sultan Murad buna bazı zorbaların katillerini emrettiği halde bir iş görememişti; Hasan Paşa, iki bin kişilik maiyyetiyle alay gösterip, padişahın eteğini öpeceği sırada "bir iki düşmanı öldürmeye muktedir olamadın, şimdi bana alay gösterirsin bre mel'un" diye katlini emretmiştir.Hasan Paşa'nın öldürülecek bir kusuru yoksa da Sultan Murat zorbalıktan eyalet ve sancak idarelerine getirilenlerin birer bahane ile öldürülmesini esas prensip yapmıştı. Ilgın'a geldiği vakit Karaman beylerbeyi Celeboğlu Ali Paşa orduya iltihak etmiş ve bu da zorbalıktan beylerbeyliğe geldiği için katledilmiştir. İshaklı konağında Karaağaç kadısından şikayet edildiğinden o da öldürüldü.
Konya'ya, gelindiği vakit padişah içkaleyi görmek isteyerek yalnızca at sürüp hendek üzerindeki köprüyü geçip kaleye çıkarken kale dizdarı atla gelenin padişah olduğunu bilmeyerek kelenin üzerinden: — "Bre ağa aşağı inip piyade yürü, bu padişah kalesidir. Buna atla çıkılmaz" diye bağırdığından Sultan Murat dizdarın bu sözlerinden memnun olmuş ve kaleye girerek cephaneliği gezmiştir.
Sultan Murat Konya'da bulunduğu sırada Hazret-i Mevlana'yı ziyaret edip Çelebi Efendi'ye iltifat eyleyerek dergah matbahına Sugla mahsulünden bin kuruş zammetmiştir. Yine Konya'da bulunurken sipahilerden Koca Gürcü Osman, Sultan Osman vakasında ocak subaşısı bulunup katle iştirak ettiği için ve zeametli divan çavuşu tütün içmesinden dolayı katlolundular. Sivas'a gelindiği vakit Beyşehri sancak beyi Keskinli Ali Paşa mezalimine binaen katlolundu.
Sivas sahrasında iken bostancılardan birisinin padişahın yazısını taklidedip sancak beyi ve beylerbeyleri sızdırdığı duyulması üzerine bostancı, padişahın huzuruna getirilerek derisi yüzülmek suretiyle öldürüldü; Konya kadısı Şehla Mehmet Efendi'den şikayet olunduğundan hemen adam gönderilerek Konya pazarında asıldı. Şehla Mehmet Efendi, Karayılan oğulları'nı padişaha zorba diye şikayet ederek öldürtmüş ve kendisi hakkında da -belki Karayılan ailesinin teşvikiyle- şikayet olunmuştur.
Sivas'tan hareketinden sonra Sultan Murat Anadolu ve Karaman, Sivas ve Rumeli tımarlı sipahilerini ikiye ayırarak manevra yaptırmıştır.
Demirkazık Halil Paşa'nın Katli
Daha evvel sefere gönderilen sadrazam Mehmet Paşa Diyarbakır'da kışlarken evvelce aldığı talimat üzerine bütün hazırlığını Bağdat üzerine tertip etmişti; fakat seferin Revan üzerine olduğunu haber alınca derhal Erzurum'a hareket etti. Bu sırada Erzurum valisi değerli kumandanlardan Demirkazık Halil Paşa idi; bu zat İran seferindeki sebatı ve zaferi temin etmesi sebebiyle bu lakabı almıştı.Padişahın yanında, vezir-i azama vekil olarak bulunan rikab-ı hümayun kaymakamı Murtaza Paşa ile İran serdarlığı meselesinden dolayı aralarının açık olması nedeniyle Murtaza Paşa'nın telkini ile Halil Paşa'nın katli hakkında vezir-i azama hatt-ı hümayun gönderildi; hiç bir kabahati olmayan bu değerli vezir boğulmak suretiyle öldürüldü, Murtaza Paşa bu seferde aralarının iyi olmamasından dolayı İzmir kadısı Tevfikizade Mehmet Efendi'y' de katlettirmişti.
Sultan Murat 1635 Haziran ortalarında (1045 muharrem başları) Bayburt'a geldi; sadrazam kendisini karşıladı ve sancağ-ı şerifi padişah'a teslim etti. Padişah büyük bir alayla Erzurum'a girdi; burada da katiller yapıldı, Sivas beylerbeyi Bosnalı Osman Paşa'dan şikayet edildiği için başı kesildi, onu Behisnili Ali Paşa'nın katli takip eyledi; yeniçeri ocağından Sakabaşı ve sipah zorbalarından Işık Yahya da aynı akibete uğradılar. Buradan da doğuya doğru hareket olunup evvela Kars'a ve oradan Revan (Erivan) önüne gelindi.
Revan'ın Alınması
Revan kalesi küçük ise de hudut üzerinde bulunması sebebiyle ehemmiyeti büyüktü. Kalenin muhafızı Emirguneoğlu Tahmasb Kulu Han idi; kendisinden evvel babası Emirgune Han, Revan beyi iken onun ölümüyle yerine oğlu tayin edilmişti. Bunlar otuz seneden beri bu kale beyi bulunuyorlardı. Revan kalesi 1635 Temmuz sonlarında (12 Safer 1045) muhasara edildi; kalede on iki bin muhafız vardı. Padişah; kumandanları ve askeri cesaretlendiriyorsa da haşin ve amansız hareketi, kızgınlık ile adam öldürmesi kumandanları şaşırtmıştı.Revan kuşatması on bir gün sürüp kale muhafızı Emirguneoğlu kaleden çıkarak padişahla görüşüp kaleyi teslim etti. Sultan Murat Tahmasb Kulu Han'a Yusuf adını ve vezirlik verdi. İşte bu suretle Tahmasb Kulu Han, Emirguneoğlu Yusuf Paşa oldu ve kendisine Halep valiliği verildi. Fakat az sonra hakkında şikayet olunarak azledildi.
Revan kalesi tamir edilip içine on iki bin asker, cephane konup muhafızlığı vezir Murtaza Paşa'ya bırakılarak dönüldü; Tebriz tarafları vuruldu. Aras nehri taraflarındaki Zeynelli aşiretinden bin kadar nüfusun Erzincan, Tercan, Pasin taraflarındaki hali yerlere iskan edilmesi emrolundu. Van'da tımarlı sipahiler yoklandı. Padişah Diyarbakır'a uğrayıp orada bir müddet oturduktan sonra İstanbul'a, döndü. Sultan Murad'ın Revan seferine gidişi ve dönüşü on ay sürmüştü.
Revan, alınmasından yedi buçuk ay sonra kış esnasında İranlılar tarafından kuşatılıp Diyarbakır'da, bulunan sadrazam tarafından acele yardım edilmek üzere faaliyete geçilmiş ise de kışın şiddetli olmasından dolayı imdat edilemediğinden 1636 nisanında (1045 şevval 24) teslim olmuştur. Revan'ın yardımına koşmadığı için bir müddet sonra vezir-i azam Tabanıyassı Mehmet Paşa azlolunarak yerine Bayram Paşa sadrazam tayin edilmiştir (7 Ramazan 1046 ve 1637 Şubat).
Şehzadelerin Ölümleri
Sultan Murat'ın hayatta, Bayezid, Süleyman, Kasım ve İbrahim isimlerinde dört kardeşi vardı; bunlardan ilk ikisi yirmi beş yaşında idiler. Sultan Murat, İstanbul'da tebdil gezerken kardeşlerinden şehzade Süleyman'ı bazan beraberine alırdı; Bayezid, Sultan Murat'dan üç ay kadar küçüktü.Yeniçeri ve sipahilerin isyanlarında ve ayak divanında asiler, şehzadeleri padişaha emniyet edemediklerini söyleyerek onların hayatlarına dokunulmayacağına sadrazam ile şeyhülislam kefil olmuşlardı. O tarihten sonra iki defa daha Murat'ın hal'i hakkında lakırdı geçmesi Sultan Murat'ın şehzadeleri öldürmesine vesile teşkil etmişti.
IV Murat, kardeşlerinden kendi yaşında olan ilk ikisinin katline karar verip bunun zamanını kolluyordu. Revan kalesinin fetihname'sı kapıcılar kethüdası ile İstanbul'a bildirilerek halk tarafından şenlik yapıldığı sırada yine kapıcılar kethüdası ile İstanbul kaymakamı Bayram Paşa'ya ve bostancıbaşıya gönderilen gizli hatt-ı hümayunlar'la Bayezid ile Süleyman'ın boğulmaları emrolunmuştu. Bunun üzerine Bayram Paşa ile bostancıbaşı Duçe Mehmet harem-i hümayuna gidip birer bahane ile celbedilen Bayezid'le Süleyman'ın yalvarıp ağlamalarına bakılmayarak bu işe memur edilenler de ağlayarak istemeye istemeye bu zavallı şehzadeleri boğup padişahın emrini yerine getirdiler. Halk dışarda her şeyden habersiz zafer neşesiyle eğlenirken bunlar gasl ve tekfin edilip namazları kılındıktan sonra babaları Sultan Ahmed türbesine defnedildiler. Hizmetine karşılık olarak kapıcılar kethüdası Salih Ağa'ya Bosna valiliği verildi.