Refik Halid Karay
Kısaca: İstanbul Türkçesinin en güzeliyle yeni bir nesir dili kuran roman ve hikâyeci. 1888 yılında İstanbul’da doğdu. Mâliye Başveznedârı Mehmed Hâlid Beyin oğludur. Vezneci, Göztepe, Galatasaray Sultânisinden ayrılarak Hukuk Mektebine geçti. Meşrûtiyetin îlânı ile orayı da bırakıp gazeteciliğe başladı. Robert Kolejinde Türkçe öğretmenliği, 1919’da da Posta Telgraf Umum Müdürlüğü gibi görevlerde bulunduysa da, asıl mesleği ve geçim kaynağı gazetecilik ve yazarlık olmuştur. ...devamı ☟
Servet-i Fünun ve Tercüman-ı Hakikat’te ilk yazıları çıktı. Fecr-i Âti topluluğuna katılarak, Kalem dergisine Kirpi mahlasıyla yazılar yazdı. Aydede isimli bir mizah dergisi çıkardı. On beş sayı çıkabilen Son Havadis gazetesini kurdu. Gazetecilik onu siyasete, siyaset de huzursuz ve zaman zaman üzüntülü bir hayata itmiştir.
İttihat ve Terakki’ye muhalif yazılarından dolayı, birçok siyasilerle birlikte, 1913’te Sinop’a sürülmüş, oradan Çorum, Ankara ve Bilecik’e yollanmıştır. Ziya Gökalp’in yardımıyla İstanbul’a dönmüş, harbin bitişi ve İttihatçıların çöküşü ile onlara muhalif olan, Hürriyet ve Îtilaf Fırkasının yüksek kademelerine çıkmıştır.
Anadolu’da başlayan Milli Mücadeleye inanmayıp karşı çıkması neticesinde 1922’de “Yüzellilikler” listesine alındığından yurtdışına çıkmaya mecbur oldu. Ömrünün 15 yılını gurbette (Beyrut, Halep, Hatay) geçirdi. Hatay’ın Anavatan’a ilhakı sırasında vatanseverce gayret ve hizmetleri görüldü.
1938’de çıkan af kanunu ile yurda döndü. Tekrar gazeteciliğe başladı. Bundan sonra birçok eser yayınladı. 18 Temmuz 1965’te öldü. Mezarı Zincirlikuyu’dadır.
Mizacı itibariyle kendi özel hayatına düşkün olan Refik Halit’in tehlikeli ve çetin siyasi mücadelelere kalkması, sürgünleri, idamları göze alması, ömrünün yirmi yılını iç ve dış sürgünlerle geçirmiş bulunması tuhaf bir çekişme gibi görünmektedir. Fakat karakterinin bir yanı da, onun şahsiyet ve şerefine düşkün, fikir namusuna bağlı, sözünü esirgemez, biraz da muhalif ruhlu olmasıdır. Kısaca o, zevke düşkünlüğüne rağmen, kaleme sarılınca hırçınlaşan, hicvetmekten kendini alamayan bir yazardır. Yaşadığı sürgünler, onun bilgi ve görgü alemini zenginleştirmiş, dolayısıyle eserlerine gözlem zenginliği katmıştır. Izdırap onun ruhunu beslemiştir. Eğer sürülmeseydi, edebiyatımız, Memleket Hikayeleri ve Gurbet Hikayeleri gibi iki şaheserden mahrum kalırdı.
Milliyetçiliği sürgündeyken daha da gelişti. Gurbette yazılmış bazı hikaye, roman ve makaleleri Milli Edebiyatın incileri kabul edilir. Romanlarında daha çok aile üstünde durur ve Batı’yı ters anlayarak modern hayata yönelen çevreleri zarif üslubuyla hicveder. Hikaye ve romanlarında, Mapaussant realizmini benimsemiştir. Yazdığı konularda Anadolu’nun sefaleti ve geriliği kadar, asilliği ve yüceliğini de anlatmıştır.
Üslubu nefis, olayları çekici ve hele çevre tasvirleri çok başarılı olan bu hikayelerde teknik de kuvvetlidir. En çok başarılı olduğu tür hikaye türüdür.
Genel olarak bütün eserlerinde, iç gözlemde, yani ruh tahlilinde oldukça zayıf, dış gözlemde çok kuvvetli bir “ressam-yazar” özelliği taşır. Sürükleyici olaylar, ilgi çekici tiplerle, geniş bir coğrafya içerisinde, renkli, kokulu, binbir benzetme ve zeka oyunlarıyla verilir. Sıcak, çekici, oynak, ışıklı, zevkli bir dili vardır. İstanbul halkının en güzel Türkçesini kullanan usta bir üslupçudur.
Eserlerinin en önemlileri:
a) Romanları: İstanbul’un İç Yüzü (1920), Yezidin Kızı (1939), Çete (1939), Sürgün (1941), Anahtar (1947), Bu Bizim Hayatımız (1950), Dişi Örümcek (1953), Bugünün Saraylısı(1954), Kadınlar Tekkesi (1956), Karlı Dağdaki Ateş (1956), Dört Yapraklı Yonca (1957), Nilgün (1961), Yerini Seven Fidan (1977), EkmekElden Su Gölden (1980), Ayın On Dördü (1980), Yüzen Bahçe (1981).
b) Tiyatroları: Kanije Müdafaası (1909), Deli (1939, İnkılapların hicvi diye yorumlanan tiyatrosu).
c) Hiciv mizah yazıları: Kirpinin Dedikleri (1916), Ago Paşanın Hatıratı (1918), Guguklu Saat (1922), Bir Avuç Saçma (1940).
d) Hikayeleri: Memleket Hikayeleri (1919), Gurbet Hikayeleri (1940).
e) Hatıraları: Sakın Aldanma, İnanma, Kanma (1915), Üç Nesil Üç Hayat (1943), Minelbab İlelmihrab (1965).
Eserlerinin bazıları ölümünden sonra basılmıştır.
Refik Halit Karay
3 yıl önceRefik Halid Karay (15 Mart 1888, İstanbul – 18 Temmuz 1965, İstanbul), Türk yazardır. Bolu Mudurnu'dan İstanbul'a göçen Karakayış ailesinden Maliye Başveznedarı...
Hürriyet ve İtilaf Fırkası, PTT, Türkçe, Beyrut, Halep, Anadolu, Bilecik, Ankara, 18 Haziran, İstanbul, Edebiyat, Türkiye CumhuriyetiAydede (dergi)
3 yıl öncedergisinden birisidir (Diğeri Güleryüz). Kurucusu ve başyazarı Refik Halid Karay’dır. Milli Mücadele’ye mizah yoluyla muhalefet eden dergi, kısa süren...
Veronica Lake
3 yıl önceBrooklyn - ö. 7 Temmuz 1973, Vermont), Amerikalı sinema oyuncusudur. Refik Halid Karay'ın Memleket Hikâyeleri kitabında yer alan Garez (1947) adlı hikâyede...
Tan (gazete, 1935)
3 yıl önceZekeriya Sertel, Sabiha Sertel, Ömer Rıza Doğrul, Burhan Felek, Refik Halid Karay, Eşref Şefik ve Fikret Adil yer aldı. II. Dünya Savaşı başlarında...
Tuncay Birkan
3 yıl öncegörevini idare etti. 2014-2017 arasında İnkılap Kitabevi'nden çıkan Refik Halit Karay külliyatının tamamlanmasına öncülük etti. Birkan, elliye yakın eseri...
Kesme işareti
3 yıl önceSultan Ana'nın, Yurdakul'dan, Kâzım Karabekir'i, Yunus Emre'yi, Refik Halit Karay'mış, Ahmet Cevat Emre'dir, Namık Kemal'se. Sonunda p, ç, t, k ünsüzlerinden...
Türk edebiyatı
3 yıl önceiçin metin temin edilmemiş (Bkz: Kaynak gösterme) ^ Şerif Aktaş, Refik Halit Karay, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1986 ^ İnci Enginün, Halide...
Edebiyat, Türkler, Türkçe, Roman, Hikaye, Klasizm, Sembolizm, Romantizm