Pyotr Ilyich Tschaikovsky

Kısaca: (1840-1893) 19. yüzyılın en ünlü Rus bestecisi Çaykovski, başta Kuğu Gölü, Uyuyan Güzel ve Fındıkkıran baleleri, Yevgeni Onyegin operası ve 1812 Uvertürü olmak üzere konçertoları ve senfonileri ile müzik severlerin her dönemde gözdesi olmuştur. Rus müziği tarihinde ilk ciddi müzik eğitimi görmüş bestecidir. Bestelerindeki son derece duygusal dalgalanmalar, dinleyicisinde en acıklı karabasanlardan en yüce sevinçlere dek çeşitli duygular uyandırabilir. Çaykovski, 7 Mayıs 1840'ta Ural dağların ...devamı ☟

Pyotr Ilyich Tschaikovsky
Pyotr Ilyich Tschaikovsky

(1840-1893) 19. yüzyılın en ünlü Rus bestecisi Çaykovski, başta Kuğu Gölü, Uyuyan Güzel ve Fındıkkıran baleleri, Yevgeni Onyegin operası ve 1812 Uvertürü olmak üzere konçertoları ve senfonileri ile müzik severlerin her dönemde gözdesi olmuştur. Rus müziği tarihinde ilk ciddi müzik eğitimi görmüş bestecidir. Bestelerindeki son derece duygusal dalgalanmalar, dinleyicisinde en acıklı karabasanlardan en yüce sevinçlere dek çeşitli duygular uyandırabilir.

Çaykovski, 7 Mayıs 1840'ta Ural dağlarındaki bir maden işletmesinde, Kamsko-Votkinsk şehri yakınlarında dünyaya gelir. Babası bir maden mühendisidir. Yaşamının ilk sekiz yılı aynı çevrede geçer. Evde annesinin söylediği halk ezgilerini ve tanınmış opera aryalarını, onun çaldığı mekanik bir orgda Mozart'ın Don Juan operasından seçmeleri dinleyerek büyür. Yaşamı boyunca Çaykovski'nin kendine en yakın bulduğu besteci, Mozart olacaktır. Beş yaşında piyano derslerine başlar. Bir yandan da güzel şarkı söyleme yeteneği dikkati çeker. Aynı yıllarda Fransız dadısı Fanny, onu edebiyata yönlendirmektedir.

Bestecinin Fransız kültürüne olan düşkünlüğünün kaynağı da annesinin babasından Fransız kanı taşıması kadar, dadısı Fanny'nin etkisidir. 1844'te bir şarkı besteler. Babasının devlet memurluğundan istifası ile aile zorlu bir göçebelik dönemine girer. 1848'de St. Petersburg'a taşındıklarında Çaykovski bir yatılı okula verilir. 1850-59 arasında Hukuk Okulu'na gider, mezun olunca da Adalet Bakanlığı'na yüksek düzeyli bir memur olarak atanır. Bu arada Lomakin'in korosunda şef yardımcılığı yapmakta ve Kundinger kardeşler ile piyano ve armoni çalışmaktadır.

1854'te annesinin ölümüyle bestecilik arzuları kamçılanır. Müziğe tutkusu giderek artar, kendi kendine küçük danslar besteler, ancak yirmi yaşına geldiği halde bunları kağıda dökme cesaretini bulamaz. 1861'de Rus Müzik Kurumu'nun derslerine katılır. Bir yıl sonra işini bırakarak yeni kurulan St. Petersburg Konservatuvarı'na girer. Büyük bir hevesle Anton Rubinstein ve Nikola Zaremba'nın öğrencileri olur. 1865'te mezun olurken yazdığı kantata, gümüş madalya ile ödüllenir.

1866'da Nikola Rubinstein'ın çağrısı ile o yıl açılan Moskova Konservatuvarı'na armoni öğretmeni olur. Bu kurumda geçirdiği on bir yıl içinde birçok başyapıtını besteler: Birinci Piyano Konçertosu, Kuğu Gölü balesi, dört opera, üç senfoni ve birçok küçük parça... 1868'de Balakiref ve Rimski-Korsakof ile arkadaşlığa başlar, onların halk ezgilerini değerlendirmelerine hayran kalır: Hemen ikinci Senfoni'sinde aynı uygulamayı yapar. Ardından Balakiref in ulusal renkleri kullanma ustalığına yaklaşan birkaç opera ve Romeo Jülyet Fantezi Uvertürü'nü besteler. Rus Beşleri'ne yakınlığı nedeniyle eleştirmen Vladimir Stasov kendisini grubun altıncı üyesi olarak tanımlar. Ancak daha sonra Beşler, onu kozmopolit bir besteci olarak ilan edip, ulusal niteliğini kabul etmezler.

1877'de öğrencilerinden biri olan Antonina Miliukova ile dokuz haftalık evliliği, ruhsal bunalımlara yol açar. Bestecinin eşcinsel eğilimi onu zaten çevresinden uzaklaştırmışken, bu evliliğe dayanamaz ve intihara kalkışacak kadar büyük krizler geçirir. 1878'in Mayıs ayında, fırtınalı bir ortamda Moskova'dan ve karısından ayrılmadan önce üç başyapıt daha bestelemeyi başarır: Dördüncü Senfoni, Keman Konçertosu ve Yevgeni Onyegin operası. Karısından ayrılır, ancak hiçbir zaman boşanmazlar.

Krizleri sırasında Nadezhda von Meck adında müzik sever bir kadın, besteciye hayranlığını dile getirerek, onu hem gönüllendirir hem de kırmadan parasal yardımda bulunmaya başlar. Bu zengin kadın, genç yaşta eşini yitirmiş, on bir çocukla dul kalmıştır. Çaykovski'den on yaş büyüktür. Tam on üç yıl durmadan mektuplaşırlar. Kimi kaynağa göre birbirlerini hiç görmemişlerdir. Kimine göre de bir kez görüşürler, ancak onca yoğun yazışmaya karşın, tek söz söylemeden ayrılırlar. Besteci, Madame von Meck'in koruyuculuğu sayesinde para kazanma kaygısıyla ders vermekten kurtulur ve kendini yaratıcı çalışmalarına adar. Dördüncü Senfoni'si "En iyi arkadaşıma" ithafı ile von Meck için yazılmıştır.

Çaykovski, doktorların önerisi ile karısından ayrıldıktan sonra Rusya'yı terk eder ve 1878-1885 arasındaki yılları, biraz Batı Avrupa'da biraz Rusya'da geçirir. Önce Cenevre'de sonra İtalya'da kalır. Bir yıl içinde sağlığına kavuşup Rusya'ya döner. Bu arada İtalyan Kapriçyosu ile uluslararası bir üne kavuşur. 1888'de Almanya, Fransa ve İngiltere'de orkestralar yönetir. 1890 yılında Floransa'ya giderek Maça Kızı (The Queen of Spades) operasını yazar.

Aynı yıl St. Petersburg'da Uyuyan Güzel (The Sleeping Beauty) balesi sahnelenir. Ve yine aynı yıl, 1890'da, Madame von Meck, maddi durumunun sarsıntıda olduğunu ileri sürerek besteci ile ilişkisini birdenbire keser. Onun dostluğunu yitirmek, maddi olduğu kadar manevi desteğinden yoksun kalmak Çaykovski'yi derinden yaralar, yaşamının sonunda doruğa tırmanan bunalımı bu olayla baş gösterir. Çaykovski'nin nice mektubunu artık yanıtsız bırakan Madame von Meck, besteciden iki yıl sonra ölür.

Bu dönemde gerek besteci gerekse orkestra şefi olarak Çaykovski'nin yurtiçinde ve yurtdışındaki ünü gittikçe artar. 1891, yine olaylarla doludur: Avrupa ülkelerindeki bir dizi turneden sonra kendini 1891 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde bulur. Aynı dönemde Uyuyan Güzel ve Fındıkkıran balelerini, Beşinci, Altıncı ve Manfred Senfonileri'ni ve son üç operasını bestelemiştir.

Son yapıtı olan Altıncı Senfoni'nin ilk yorumunu yönettikten birkaç gün sonra, 6 Kasım 1893'te St. Petersburg'da koleradan ölür. Bir söylentiye göre kolera salgını olan bir dönemde kaynatmadan musluk suyu içmesi ölümüne neden olmuştur. Bir diğer söylenti ise bestecinin eşcinsel serüvenleriyle ilgilidir: Bir soylunun genç yeğeni ile ilişkiye girdiği için yargılandığı ve bu ağır ceza karşısında zehirlenerek öldürüldüğü veya kendi kendini arsenik ile zehirlediği de ileri sürülmüştür. Halen Rusya'da, Klin'deki evi, Çaykovski müzesi olarak korunmaktadır.

ÇAYKOVSKİ'NİN SANATI VE ETKİLERİ

Genç besteciler Çaykovski'yi örnek almaya başlayıp, onun sunduğu öz ve yapı birleşiminden bir akım oluştururlar. Bunlardan bazıları: Sergey Taneyef, Anton Arenski, Mikhail Ippolitov-Ivanof ve sonradan, Sergey Rahmaninof tur. Bestecinin Rusya içinde ve dışında büyük üne kavuşması, ve sonraki kuşaklara öncülük eden yönü, Fransız, İtalyan ve Alman müzik geleneğini bir Rus olarak tümleştirmesidir. Mutlaka ulusal olmak gerekliliğinden yola koyulmaz; bestecinin uluslararası alana kendi rengini katması önemlidir. Rus halk ezgisi temasından yola çıkıp onu lirik bir şekilde işlediği yapıtları da vardır.

Örneğin: Birinci Piyano Konçertosu, ikinci ve Dördüncü Senfoni'leri, Yaylı Çalgılar Serenadı gibi. Üstelik halk ezgileri ona kişisel çağrışımlar getirir. Annesi, kız kardeşi, dadısı, çocukluğunun geçtiği Ural dağlarındaki evi gibi sıcacık anıları, halk ezgilerinin yalınlığı içinde müziğine yansır. Bu nedenle Beşler gibi sistematik bir çerçeve çizip halk ezgisini temel özdek olarak ele almaz; o ezgiler doğal olarak Çaykovski'nin hamurunda yoğrulmuştur, bir yerlerde patlayıp ortaya çıkmaları kaçınılmazdır. Örneğin, Keman Konçertosu'nün her teması, bir başka halk ezgisinden üremiştir.

Çaykovski, zaman zaman doğrudan bildik halk şarkısı değil de kendi yarattığı, halk şarkısı benzeri temalar üretmiştir. Örneğin: Birinci Senfoni'sinde, İkinci Yaylı Çalgılar Kuvarteti'nde olduğu gibi. Ayrıca yalnız Rus halk ezgileri değil, zamanın popüler Rus müziğini de yapıtlarına katmıştır. Örneğin: Yevgeni Onyegin'de, ya da Beşinci ve Altıncı Senfoni'lerin temalarında 19. yüzyıl Rus salon şarkıları ve romansların ezgileri duyulur. Yevgeni Onyegin'in giriş düetinde Rus sanat müziğini de Glinka'nın yöntemiyle kullanmıştır. Tema karakterlerindeki anlatım gücü her zaman gerilim ve beklenti dolu, aynı zamanda zengin armonilerle yüklüdür.

Tarihte Çaykovski kadar dinleyicisi ile barışık çok az besteci vardır. Her şeyden önce güzel melodileri, zengin ve renkli orkestrasıyla, doğrudan insanın kalbine seslenen doğal coşkusuyla, yapısal kaygılarla dinleyicinin kulağını zorlamadan, gönlünden geldiği gibi seslenmesiyle, ruhsal yapısındaki iniş çıkışları, mutlu mutsuz anlarını müziğine yansıtması, neredeyse dinleyicisiyle dertlerini paylaşır gibidir. Yaşamındaki her mutlu olayı büyük bir bunalım izlemiştir. Her bunalımın ardından da yeni bir başyapıt besteleyerek çıldırmamak için müziğine sığınmıştır.

On dört yaşında annesini yitirmesi, yaşamı boyu onu etkilemiş, annesine olan aşırı bağlılığından ötürü kendini hep korunmaya muhtaç, acınacak bir çocuk olarak duyumsamıştır. Bu duyumsama da zaman zaman kocaman bir fırtınanın ortasında yalın, çocuksu seslenişiyle dinleyiciyi avucuna alan bir başka niteliğidir. Yapıtlarını yönetmek için ya da yeni bir çalışmaya yoğunlaşmak için sık sık yurtdışına gitmiş ve kısa sürede dahi olsa yaşadığı her kentte sıla özlemi duymuştur. Bu özlemle Rusya dışında yazdığı hemen her yapıt ülkesinin yerel renklerini mutlaka taşır. Floransa Anıları'nda olduğu gibi.

Çaykovski, nice çağdaşı gibi Wagner veya Brahms etkisinde değil de Mozart hayranlığında ve Fransız bestecileri etkisinde gelişmiştir. Mozart gibi J. S. Bach'ı da örnek alması bir bakıma 19. yüzyılın öznel romantizmine karşı çıkma, bir önceki çağın yalın biçim anlayışındaki sağlam dokuyu geri getirme özleminin belirtisidir. Ona göre Wagner baştan sona bir sıkıntıdır. Beethoven'a zoraki saygı duyar. Mozart ise müziğin ilahıdır. Bellini, Rossini ve Verdi dramatik anlatımda; Delibes, Bizet ve Saint-Saens, bale ve operalarındaki sahne coşkusunda Çaykovski'ye öncülük etmiş bestecilerdir.

Yazdığı birçok operadan ancak Onyegin veya Maça Kızı gibi birkaçı, geleneksel dağarcığa girmiştir. Çaykovski'nin gerçek, dramatik sahne müziği, bale yapıtlarında kendini gösterir. Melodik buluşları, sürekli tazeliği ve görkemli bir eşlik, bale yapıtlarını benzersiz kılar. Şarkıları, minyatür müzikleri bir yana, Çaykovski'nin yüceliği, büyük senfonik yapıtlarındadır: Senfoniler, konçertolar, oda orkestrası yapıtları gibi. Kış Düşleri başlıklı Birinci Senfonisi'nden Patetik başlıklı Altıncı Senfoni'sine kadar her birinde halk ezgilerinin renklerini bir yerlerde kullanmıştır.

Piyano solo için yazdığı Sol Majör Sonat, ağır karakterinden ötürü Batı ülkelerinde pek tutulmamış; 50 Rus halk ezgisinin iki-piyano uyarlaması, sevimli havasıyla yorumcu ve dinleyicilerin ilgisini çekmiştir.

Rus Beşleri'nin eleştirisini alan Batı tipi yapıtlarının başında, İtalyan popüler müziği havasında yazılmış fantezi, İtalyan Kapriçyosu gelir. Manfred Senfonisi ise Dördüncü ve Beşinci Senfonileri arasında yer alan, besteci tarafından sıra numarası verilmemiş, Lord Byron'ın şiiri üstüne yazılmış, Batı tipi bir başka senfonidir.

ÇAYKOVSKİ'NİN BAŞLICA YAPITLARI

Operaları: Volga Nehrinde Düş (Voyevoda) (1869); Op-richnik (1874); Vakula (1876); Eugene Onegin (Yevgeni Onyegin) (1879); Mazeppa (1884); Maça Kızı (Piquedame) (1890), Yolanla (1892).

Bale Yapıtları: Kuğu Gölü (The Swan Lake) (1875); Uyuyan Güzel (The Sleeping Beauty) (1890); Fındıkkıran (The Nutcracker)(1892).

Orkestra Müziği: Senfoniler - No.1,"Kış Düşleri", Sol Minör (1866); No.2 "Küçük Rus", Do Minör (1872); No.3 "Polonyalı", Re Majör (1875); No.4, Fa Minör (1878); No.5, Mi Minör (1888); No.6, "Patetik", Si Minör (1893); Manfred (1885).

Konçertolar: Piyano Konçertosu No.1, Si Bemol Minör (1875); Piyano Konçertosu No.2, Sol Majör (1880); Keman Konçertosu, Re Majör (1878); Keman ve orkestra için Vals-Scherzo (1877); Çello ve orkestra için Bir Rokoko Temi Üstüne Çeşitlemeler (1876).

Senfonik Fanteziler: Fırtına (The Tempest) (1873); Francesca da Rimini (1876); Slav Marşı (1876) Yaylı Çalgılar Serenadı (1880); 1812 Uvertürü (1880); Kader Senfonik Şiiri (Fate)(1868).

Fantezi Uvertürleri: Hamlet (1888); Romeo ve Jülyet (1880); İtalyan Kapriçyosu (1880); Senfonik Balad, Voyevoda (1891).

Orkestra Süitleri: No.1, Re Majör (1879); No.2, Do Majör (1883); No.3 Sol Majör (1884); No.4 "Mozartiana" (1887); Fındıkkıran (The Nutcracker) (1892).

Oda Müziği: Yaylı Çalgılar Kuvartetleri- No.1, Re Majör (Andante Cantabile konser programlarında ayrı olarak da çalınır); No.2, Fa Majör (1874); No.3, Mi Bemol Minör (1876); Piyanolu Trio, La Minör (1882); Floransa Anıları (Souvenir de Florence) -sextet için- (1892).

Piyano solo: Vals Kapriçyosu (1868); Kapriçyo (1870); Noktürn ve Humoresk (1871); Sonat, Sol Majör (1878); Mevsimler (The Seasons) (12 parça) (1876); Gençlik Albümü (Children's Albüm) (1878).

Koro: Aziz Chrysostomus ayini; 55 eşliksiz dinsel şarkı.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Pyotr Ilyich Tschaikovsky Resimleri