Barthes, kısaca güreşi boksa benzetir, ve açıklar; Boks, sonucu bilinmeyen ve uğruna iddiaya girilebilecek bir olay iken güreş, öfke ve tutkuların resmine bağlıdır. Katılım ve dramatik anlarla dolu sempati güreş izleyicisi için çok önemliyken, WWE`deki günümüz güreşi artık seyirciyi şok altında bırakan umulmadık neticelerle bitebiliyor. Çoğu zaman güreş sonuçları şaşırtıcı değildir, seyircinin tepkisi sergilenen şova yansır.
Fakat hepsinin üzerinde Barthes`a göre güreş adalet demektir. Adalet, güçlü bir saldırı olmadan türeyemez, bu yüzden üçkağıtçı biri profesyonel güreşte zorunludur. Fransız ve Amerikan pehlivanlarını birbirinden ayırarak, Fransız kahramanların daha çok etikle ilgilendiklerini daha az politik olduklarını söyler. Ama WWE`de, mükemmel süperstarlar bu iki öğenin birleşiminden meydana gelir; ahlaklılık ve sancak tutmak. Denemesinin son cümlesinde Barthes, az ve öz şekilde güreşçilerin iyi ve kötüyü, ahlaklılık ve ahlaksızlığı kendi içinde adil bir şekilde sona erdirebildikleri için üstün bir kişiliğe ulaşabileceklerini söyler.(Barthes, S.30)
"Profesyonel Güreşin Kuramları(The Politics of Professional Wrestling)", Jeffery J. Mondak tarafından Popüler Kültür Gazetesinde yazılan bir yazının başlığı. Mondak`ın tezine göre; Güreşin, Birleşik Devletler`de süregelen döngüsel popülaritesi ülkenin o dönemki yabancı politikası ve yabancılara beslenen politik düşmanlıkla uyuşuyor. Bu periyodlar, 1930`ları, 1950`leri, ve Hulk Hogan`ın ünvanı kazanmasıyla başlayan 1980`leri kapsıyor.
Bu tez en son, ulusal yurtseverliğin doruklara çıktığı 11 Eylül olayları sonrası kendini gösterdi. Arap karakter Hassan, gerçek Amerikan kahramanı Hulk Hogan ile kapıştırıldı.
Bu, WWE ve diğer güreş promosyoncuları tarafından yıllardır kullanılan bir mantıktır, fakat her zaman işe yaramamıştır. Eğer yabancı güreşçi kötü bir performanscı ise ya da konsept fazla ağır ise senaryo rahatlıkla geri tepebilir. 1991 Mart`ı, WrestleMania 7`de bir Irak sempazitanı ile Hulk Hogan karşılaştı. Kötü karakter, Sergeant Slaughter, bir Saddam Hüseyin taklidi olan General Adnan tarafından yönetiliyordu. Körfez savaşının başlamasından birkaç gün sonra olan bu güreşi o kazandı. Hogan, kendini Amerikan bayrağına sarıyor, ordu merkezlerini ziyaret ediyor, kol pazularına "patriot füzeleri" ismini veriyordu. Bu gelişmeler WM7 için beklenenin aksine bilet satışlarını azalttı.
Bundan daha önce Jim Freedman tarafından yazılan "Profesyonel Güreşin Düşünce Yapısı(Will the Sheik Use His Blinding Fireball? The Ideology of Professional Wrestling)", spora tam bir Marksist açıdan bakar. Freedman, kötülerin tüm güreş maçlarının yarısından fazlasını kazandığını ve bu olduğu zaman "liberal düşüncenin kaybettiğini" savunur (Freedman, S.71). Freedman`ın "liberal düşünce" ile kastettiği küçük Kanada kasabalarında düşük gelirli güreş hayranlarının çalışma etiğidir. "Liberal Düşünce", sıkı çalışma dürüst vatandaşları geliştirebilir, ama sık sık kötünün galip gelmesi bir kişinin çalarak nasıl sosyal statüsünü yükseltebileceğini gösterir. "Kandırma ve ringteki kirli iş, tıpkı süper marketten bir eşya çalmak gibi, sahip olduğu yoksulluktan çıkmasının tek yoludur." (Freedman, S.73).
Bu acı gerçek, Freedman`ın gözündeki zıt Kapitalizmi gözler önüne serer. Bütün insanlar pazarda eşittir, ama dürüst insanlarını belli bir dezavantajı vardır. Kötüler yabancı objeler kullanırlar ve menejerleri tarafından yardım edilirler, ve bunların yanında yetkinin sembolü, genellikle beceriksiz hakem güçsüz durumda kalır. Tam bu anda seyirci fedai gibi davranır, kötü karaktere çeşitli objeler ve plastik kupalar fırlatır ve İyiyi uyarır. Hakem, adaletin sembolüdür fakat seyirciyi düş kırıklığına uğratır. Bu hadise sık sık WWE`de de yaşanır.
Fenomenolojist Bruce Lincoln, kitabı "Toplumun Sözü ve İnşaası(Discourse and the Construction of Society)" nda profesyonel güreşi analiz eder. Lincoln, kötülerin bir analizini yapar ve zarif bir giyimin, konuşmanın ve bir menejerin sunuşunun en başarılı kötüyü ortaya çıkardığını söyler. Bu düzen 1984`ten 1991`e kadar ki dönem için WWE için de geçerli. Profesyonel güreşte bugün bile geçerli olan galip "Amerikanizm" konusunu tartışır.