Post-Modernist Marksizm
Kısaca: Avrupa’da bindokuzyüz seksenli yıllarda geliştirilen ve postmodernliği Batı toplumundaki bir evre olarak değerlendiren Marksist anlayış Postmodernizmi ileri kapitalizmin kültürel mantığı olarak gören bu anlayış, kapitalizmin gelişme sürecinde, her biri belli bir teknoloji türünün hakimiyetiyle belirlenen üç evre saptar. ...devamı ☟
Postmodernizmi ileri kapitalizmin kültürel mantığı olarak gören bu anlayış, kapitalizmin gelişme sürecinde, her biri belli bir teknoloji türünün hakimiyetiyle belirlenen üç evre saptar. Bu evrelerden Marks tarafından analiz edilmiş olan birinci evre, piyasa kapitalizmi olup, o buhar makinalarının belirlediği bir teknolojiye dayanır; bu evrenin kültürel karşılığı, postmodernist Marksizme göre, sanatsal realizmdir.
Kapitalizmin gelişmesindeki ikinci evre, Lenin ve Luxemburg tarafından analiz edilmiş olan tekelci ya da emperyalist kapitalizmdir. Teknoloji açısından elektrik gücüyle karakterize olan bu evrenin kültürel mantığı, sanatsal modernizmdir. Kapitalizmm teknolojik açıdan 1950’li, kültürel açıdan ise 1960’lı yıllarda ortaya çıkan üçüncü evresinin hakim teknolojisi, elektronikle nükleer güce dayanır. Söz konusu tüketim kapitalizminin veya çokuluslu kapitalizmin kültürel karşılığı ise, postmodernizmdir.
Postmodernist Marksizme göre, ileri kapitalizmin söz konusu kültürel mantığının iki temel yönü vardır. Buna göre, postmodernizm her şeyden önce, yüksek kültürle ticari kültür ya da pop kültürü arasındaki geleneksel sınırları ortadan kaldırır. Bu dönemin insanlarında, tarihsel bir çerçeve içinde düşünme yeteneği giderek azalır ve temel söylem ya da üstanlatılar kaybolur. İnsanlar tarihlerinden giderek soyutlanırken, tarihi, siyasi hareket ya da ideolojilerin projeleriyle değil de, televizyondaki açık oturumlarla algılarlar.
Postmodernist Marksizme göre, ileri kapitalizmin kültürel mantığının ikinci bir yönü, kültürle toplum arasındaki ilişkide ortaya çıkar. Başka bir deyişle, bu dönemde postmodern kültür toplumu istila eder. Buna göre, tüketim kültürel terimlerle tanımlanırken, kültürün kendisi de hiç olmadığı ölçüde eşyalaştırılır. Sanat eserleri piyasa güçlerine tabi olurken, meta ya da eşyaların reklamı da, onların birer sanat eseri olduğu söylenerek yapılır.
Bu konuda henüz görüş yok.