Polonya'daki Yahudilerin tarihi, 10. yüzyılın sonlarına dek uzanır. Bu tarihî süreç, Yahudilere ve dinî yaşayışlarına karşı hak ve özgürlüğe dayalı, gayet uzun barışçıl bir dönemle başlar ve uzun yüzyıllar bu şekliyle devam eder. II. Dünya Savaşı esnasında Polonya işgaliyle başlayan süreç ise Yahudilerin tamamen yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldıkları bir dönemdir.
Polonya Krallığı, 960'ta başlayan birleşme çabalarından bu yana, Avrupa'nın dinî özgürlükler açısından en hoşgörülü devletlerinden biri hâline gelmişti. 1264 senesinde Dük Boleslaw dem Frommen (1224-1279) tarafından çıkartılıp ilan edilen Kalisz Tüzüğü'yle Yahudilere karşı somut olarak dinî yaşantılarında hak ve hürriyet tanıyan bazı imtiyazlar verilmişti. Bu tanınan imtiyazlar korunarak 1334 yılında Polonya Kralı III. Casimir (1310 - 1370) tarafından en üst seviyeye çıkarıldı ve Wiślica Tüzüğü'yle de krallık çapında kanun hâline getirildi. Dinî yaşantıda geniş hak ve özgürlüklere sahip olan Yahudilerin Polonya Krallığı'ndaki bu durumu, dünyanın farklı coğrafyalarından Yahudilerin de bu topraklara göç etmesine vesile oldu. Böylelikle o zamanki Polonya Krallığı, Musevi nüfusunun dünya çapındaki en önemli ve hayati merkezlerinden birisi konumuna geldi. Polonya topraklarında Polonya- Litvanya birleşmesine dayalı Lublin Birliği'nin hâkim olduğu 17. yüzyıldan itibarense bu durum, gerek toplumdaki sosyokültürel etkenlerin değişmesi gerekse Katolik inancına karşı oluşan Reform hareketi ve bunun sonucu olarak gelişen diğer dinî akımların etkisiyle kötüleşmeye başladı.