9. yüzyılda Hazar Hakanlığı ve Oğuzlar'ın baskılarıyla, asıl yurtlarını terk edip, batıya göç etmeye başladılar. Yayılma istikametleri Karadeniz’in kuzeyinden Balkanlara doğru idi. Hazar Hakanlığı, Rus Knezlikleri, Bizanslılar ve Balkan kavimleriyle mücadele ettiler. 860-880 yılları arasında Don-Kuban nehirleri boyuna gelen Peçenekler, Macarları bu havaliden uzaklaştırdılar. Don Nehrinden, Dinyeper’in batısına kadar yayıldılar.
915’te, Rusların ataları olan Kiyef Rus Knezliği’ne, ilk Peçenek akını yapıldı. Rusları, Karadeniz kıyılarına indirmemek için, 915’ten 1036 yılına kadar, on biri büyük olmak üzere pek çok akın yaptılar. Peçeneklerin, Rusları Karadeniz’e indirmemeleri, Bizanslıların menfaatineydi. Bizanslılar, 1018 yılına kadar, Peçeneklerle dost geçinmeye çalıştılar. 1026, 1035, 1036’da, Balkanlara akın tertip ettiler.
Peçeneklerin iç mücadelesinde, önce Kegen’in, sonra da Turak’ın Hıristiyan olmasıyla, milli felaketleri başladı. Peçenekler, arasında 1048 yılında başlayan Hıristiyanlaşma, Balkanlarda sıkışmalarıyla hızlandı. Hıristiyanlaşan Peçenekler, milli benliklerini unutup, Türklüklerini kaybettiler. Bizanslılar, Peçenekleri yurtlarından alıp, başka yerlere iskan siyaseti takip ettiler. Bizans ordusuna da asker alındılar.
VIII.-XI. yy.larda önceleri Balkaş gölü yakınlarında, Siriderya (Seyhun) ile idil (Volga) boylarında, Güneydoğu Avrupa ve Balkanlar'da yaşamış olan göçebe bir Türk kavmi. VI. ve VIII. yy.larda Göktürklere bağlı olarak yaşadılar. Göktürk devletinin yıkılmasından sonra Uygurlara bağlandılar.
VIII. yy.da Karluklara yenilerek Siriderya ve Aral gölü yakınlarına çekildiler. Yeni yurtlarında da Oğuzların baskısına uğradılar, önce Yayık ırmağı boylarına, sonra da İdil (Volga) boylarına göçmek zorunda kaldılar. Buraya 8 urug ve 40 boy halinde yerleştiler. Peçenekler Yayık ve İdil boylarında yüzyıldan fazla kaldılar.
889 Yılında İdil'in batısına göçerek Don ırmağı kıyılarına geldiler. Azak denizi ve Karadeniz kıyılarına yayıldılar. 950-1000 Yılları arasında İdil (Volga) ırmağı kıyılarından Karpat dağlarına ve Tuna'ya kadar uzanan bölgeye hakim oldular. Peçeneklerin idil ırmağının batısına geçmeleri Avrupa'da önemli siyasi olaylara yol açtı. Peçenek-Hazar kağanlığı mücadelesi Hazarların zayıflamasıyla sonuçlandı; bunun üzerine Ruslar, hakimiyetlerini Kiev'e kadar uzattılar, Kiev prensliği kuruldu.
Macarlar, Donets boyundan göç ederek Tuna ile Tisa (Tisza) arasına yerleştiler. Peçenekler, Karadeniz'in kuzeyine yerleşince Bizans ile ilişki kurdular. Ruslar ile mücadele ettiler. Kiev şehrini kuşattılar. Rus prenslerinden Svyatoslav Bizans'a karşı yaptığı bir seferde İoannes Tezimiskes tarafından yenilgiye uğratılınca, dönüşte Peçeneklerin pususuna düştü ve öldürüldü (971). Rus prensi Vladimir zamanında Rus-Peçenek mücadelesi daha da şiddetlendi Ruslar, Peçenek saldırılarını durdurmak için Kiev'in güneyine kaleler ve karakollar kurdular, buna rağmen Peçenekler Kiev prensliği topraklarına birçok saldırı yaptılar.
Vladimir'in ölümünden sonra Svyatopol kardeşi Yaroslav'a karşı, Peçenekler ile birleşti; fakat yenildi. Peçenekler, Ruslar ve Bizanslılarla yalnız savaşçı ilişkiler kurmadılar. Ruslar, Peçeneklerden büyük ve küçük baş hayvan satın alırlar, onlara da mamul eşya ve gıda maddeleri satarlardı. Rus tacirleri Özi ırmağı yoluyla Bizans'a gidip gelirlerken Peçeneklere belli bir geçit vergisi verirlerdi.
Peçenekler Karadeniz kıyılarına yerleşince Bizans ile de ilişki kurdular. Bizanslılar Peçeneklerle genel olarak dost geçinmek ve onları Bulgarlara, Ruslara ve Macarlara karşı kullanma yoluna gittiler. Bizanslılar Peçeneklerin başbuğlarına ve karılarına hediyeler gönderirlerdi. Bizanslılar, Bulgarları yenerek ülkelerine yerleşince Peçeneklerle Balkanlar'da komşu oldular ve aradaki dostça ilişkiler bozuldu.
1035'te Peçenekler Tunanın donmasından yararlanarak ırmağın güney kıyılarını yağmaladılar; bu akınları 1036'da ve 1048'de de devam etti. XI. yy. ortalarında Özi ile Tuna ırmakları arasındaki 13 uruğun başında Kilteroğlu Turak Han vardı. Turak Han Oğuzlara karşı mücadeleden çekindiği için iki Peçenek uruğu kendilerine Balçaroğlu Kegen'i reis seçerek Turak Han ile mücadeleye girişti; fakat bu iki urug başarı kazanamadı ve Bizans topraklarına göçtü. Bizanslılar Peçenekleri iyi karşıladılar; onları Tuna'nın kuzeyinden gelecek saldırılara karşı koyma şartıyla Silistre bölgesine yerleştirdiler. Bunlar sonradan Hıristiyanlığı kabul ettiler. Bizans hizmetine geçen Peçeneklerle Tuna'nın kuzeyinde kalanlar arasında mücadele devam etti.
Turak Han 1049'da Tuna'yı geçerek Kegen emrindeki Peçeneklere saldırdı; fakat Kegen ve Bizanslılar, Turak Han kumandasındaki Peçenekleri yendiler. Turak Han ile birlikte 140 Peçenek ilerigeleni esir oldu. Bizanslılar esir başbuğları İstanbul'a getirdi, diğerlerini Bulgaristan'a yerleştirdiler. İstanbul'a gelen Peçenek başbuğları burada Hıristiyanlığı kabul etti. Bizanslılar bu Peçeneklerden 15 000 kişiyi Selçuklulara karşı kullanmak üzere Anadolu'ya geçirdiler; fakat bunlar Üsküdar'da, bu fikirden vazgeçerek Balkanlar'a geri döndüler ve Bizanlılara karşı mücadeleye giriştiler.
Peçenekler Bizans kuvvetlerini Biakene'de yenerek Edirne'ye kadar ilerlediler, Edirne'yi kuşattılar ama alamadılar (1050). Sonra Marmara kıyılarına kadar bütün Trakya'yı yağmaladılar. Peçeneklere karşı gönderilen Bizans ordusu yenildi (1053). Malazgirt zaferinden sonra Bizans'ın zayıflamasından faydalanan Peçenekler Edirne'yi tekrar kuşattılar (1078).
1087'de Macar kralı Solomon ile birleşerek, Bizans'a karşı yeniden saldırıya geçtiler. İzmir'de bir beylik kurmuş olan Çaka Bey ile Bizans'a karşı birleştiler. Bu amaçla Meriç ırmağı kıyılarında toplanmaya başladılar; fakat Bizanslılar, Kumanlar (Kıpçaklar) ile birleşerek, Peçenekleri Lebunium'da ağır yenilgiye uğrattılar (1091). Bu yenilgide birçok Peçenek öldü; kalanlar da Balkanlar'ı terk ettiler. Lebunium savaşından sonra Peçenekler, askeri ve siyasi önemlerini kaybettiler.
Peçenekler 300 yılık tarihleri boyunca yerleşik hayat düzenine geçemediler ve merkezi bir devlet kuramadılar. Oba, oymak, boy, urug şeklinde teşkilatlanmışlardı. Her uruğun bağımsız olarak hareket edebilen bir başbuğu vardı.
Peçenekler devamlı olarak savaşla uğraştıklarından at ve silaha çok değer verirlerdi. Silahları ok, yay ve kılıçtı. Peçenekler genellikle Şaman dinindeydiler. ölümden sonra da ruhun yaşadığına inandıkları için mezarlarına yiyecek ve ölünün hayattayken kullandığı eşya ve silahlarını da gömerlerdi. Mezarlar kalın bir toprakla örtülür ve bunun üzerine balbal dikilirdi.