Pestisit’ler birkaç çeşittir: böcek zehirleri böcekleri öldürür; böcekkaçıranlar böcekleri kaçırır; mantar öldürenler bitkilerdeki asalak mantarlara karşı savaşta kullanılır. Böcek zehirleri asalak hayvanların vücuduna sindirim sistemi yoluyle veya doğrudan doğruya deri yahut solunum sistemi yoluyle (buğu, gaz veya duman şeklinde) girerek etki gösterir; bitkilerde ise bitkinin her tarafına yayılarak besi özsuyuna karışır, delici böcekler veya bitkibitleri bitkiyi sokup özsuyunu emince hayvanın vücuduna geçer. Bitki hastalıklarına karşı en etkili savaş yolu pestisit kullanmaktır. Çoğu zaman bu iş önleyici olarak yapılır. Tedavi amacıyle kullanılması enderdir. İlaçlama yakından (püskürtme, badanalama, dumanlama, serpme) veya uzaktan yapılabilir (el süzgeci yardımıyle veya mekanik süzgeçlerle sulama, saçma, dumanlama veya toprağa şırınga etme).
Pestisitlerin tehlikesi. D.D.T. gibi böcek zehirleri zararlı böcekleri olduğu kadar koruyucu böcekleri de öldürür; öyle ki ilacın uygulanması durdurulduğu anda asalak böcekler engelsiz olarak daha çok çoğalır (Konko’da kahve biti, Kaliforniya’da limon böceği için böyle olmuştur). D.D.T.’-nin kötü serpilmesi yüzünden A.B.D. ve Kanada’da bazı akarsuların balık favnası mahvoldu. Karaağaçlara D.D.T. saçılması veya karıncalara karşı bu ilacın kullanılması yüzünden karatavuklar ve diğer kuşlar yok oldu. Ayrıca böcek miktarındaki aşırı azalma böcekçil kuşları açlığa sürüklemekte ve bunların ortadan kalkmasına yol açmakta, buna karşılık ölmeyip kalan bazı böcekler birkaç yıl içinde çoğalarak zararlı asalak sayısı gene kabarmaktadır.
Pestisit:aşbelası, Zararlı, haşere anlamına gelen Latince kökten türemiştir. Pestisit; zararlıları öldüren ya da uzaklaştıran kimyasal maddelerdir. EPA pestisiti şöyle tanımlıyor: Pestisit; zaralı böcek ya da hayvanların gelişimini önlemek, bu zararlıları yok etmek, geri püskürtmek veya azaltmak için tasarlanmış bir madde ya da karışımdır.
Bu zararlılar; böcekler, funguslar (mantarlar), yabancı otlar, nematodlar, molluskalar (yumuşakçalar) ve kemirgenler dir. Pestisitler kendi aralarında gruplara ayrılır bunlar;
İnsektisit : Böcek, haşerelere karşı kullanılan ilaçlardır. Fungusit : Funguslara (Mantar) karşı kullanılan ilaçlar. Herbisit : Yabancı otlara karşı kullanılan ilaçlar. Mollusit : Yumuşakçalara karşı kullanılan ilaçlar. Rodentisit : Kemirgenlere karşı kullanılan ilaçlar. dır. Nematisit : Nematodlarına karşı kullanılan ilaçlardır. Akarisit : Akarlara karşı kullanılan ilaçlar.
Bir pestisid kimyasal bir madde ya da virüs veya bakteri gibi biyolojik bir ajan olabilir. Kimyasal pestisitlerin çoğu hedef organizmaya seçkin etkinlik gösteremedikleri için hedef organizma dışındaki organizmalarda da çeşitli hastalıklara yol açar hatta öldürücü olabilirler.Bir çok pestisit insanlar için de zaralıdır. Kullanıldıkları canlıların yiyecek şeklinde insanlar tarafından kullanılmaları sonucunda insanlarda yaygın hastalıklara ve istenmeyen sıkıntılı durumlara sebep olurlar. Kimyasal pestisitlerin ve etken maddelerinin akut toksik etkileri vardır. Karbamatlar, organofosfatlar ve klorlanmış hidrokarbınları içeren bir çok pestisit genetoksik etkiye sahiptir. TArım ile uğraşan ve pestisite maruz kalan insanlarda yapılan çalışmalarda bu bireylerde yapısal ve sayısal kromozom anomalileri ile kardeş kromatid değişiminde artmalar gözlenmiştir.
Pestisitlerin kronik etkisine maruz kalan tarım işçilerinde bir çok genetik hasarın yanısıra karaciğer,böbrek ve kaslarda bozukluklar görülmüştür. Pestisitin canlılar üzerindeki etkisi fetal yaşamdan itibaren başlamaktadır. Bu ilaçlar plasentadan fetüse geçmekte ve bunu sonucu olarak düşükler, hiperpigmente ve hiperkeratatik çocuk doğumları görülmektedir. Yapılan hayvan deneylerinde ise radyoaktif olarak işaretlenip anneye verilen pestisitin 5 saat sonra plasentadan fetüse geçtiği ve fetüsün göz, sinir sistemi ve karaciğerine yerleştiği gözlenmiştir.
Organofosfatlı ve karbamatlı insektisitler ise etkilerini doğrudan doğruya periferal ve merkezi sinir sistemi üzerinde göstererek canlı yaşamını tehdit etmektedir.
Tarım ilaçlarının kan hücreleri üzerine de olumsuz etkileri vardır. Organofosforlu insektisitler eritrositlerin (kırmızı kan hücreleri) membran özelliklerini değiştirerek eritrosit fonksiyonun engellemektedir. Diğer bazı pestisitler de eritrositlerin boyutlarının ve yüzey şekilllerinin bozulmasına ve eritrosit antioksidan sistem enzimlerinin aktivitelerinin değişmesine sebep olmaktadır. Pestisitlerin en önemli etkilerinden biri de asetilkolinesteraz enzimini inhibe etmeleridir. Bu durumda alt beyin kökünde solunum kontrol merkezlerinin baskılanması ile canlı ölüme gider. Yine pestisitlerde yapılan bir araştırmada pestisitlerin TCA enzimlerinin (malat dehidrojenaz, süksinat dehidrojenaz)inhibe olmasına sebep olduğu bulunmuştur.
Sistemik bir pestisitin mekanizması şu şekildedir: Pestisit bitki tarafından emildikten sonra bitki içinde yukarı (ksilem boyunca)ve dışarı hareket eder. Bu hareketin sonucu olarak bitki için sağlanan fayda artar. Buradan itibaren pestisit artık insektisit olarak adlandırılabilir. bu sistemik insektisit polan ve nektar ile etkisini gösterir. Etki gösterebilmesi, zararlı böceği öldürebilmesi için pollinatörlere ihtiyaç duyar.
Bir çok pestisit insana, hayvanlara ve çevreye verdiği zarar vermektedir. Bununla ilgili ilk çalışmalar 70` li yılların başında, Stokholm İnsan Çevresi Konvansiyonu`nu hazırlayan süreçte göstermişlerdir. 30 yıl sonra ABD, Avustralya, Kanada, Japonya ve Yeni Zellanda, uluslar arası baskılara boyun eğerek küresel anlaşma taslağının oluşturulmasına karar vermişlerdir. Bu çalışmalar kapsamında KOK (Kalıcı Organik Kirleticileri) olarak adlandırılan içlerinde tarımda da kullanımı yaygın olan birçok kimyasal ürün bazı özel durumlar hariç yasaklanmış ve KOK özelliği taşıyan yeni kimyasallarında üretilmesi yasaklanmıştır. Bu anlaşma kapsamında; aldrin, endrin, toksafen, klordan, dieldrin, heptakol, mireks, DDT ve endüstriyel kimyasallar olan heksaklorobenzen ve PCB`ler yasaklanmış ve stokları takip altına alınmıştır.