Hindenburg, ileride savaş çıkmasının çok uzak bir ihtimal olduğunu savunarak, 1911'de emekli oldu. Ancak üç sene sonra Birinci Dünya Savaşı patlak verince orduya alınarak, Doğu Prusya'daki Sekizinci Ordu Komutanlığına tayin edildi. Hindenburg, savaşta uygulanacak taktiği emrindeki kurmay başkanı Erich Ludendorff'la tesbit ediyordu. Sadece askeri durumu düşünmeyen bu ikili, aynı zamanda Alman milletini bekleyen kara günlere de çare bulmaya çalışıyorlardı. Ludendorff, zaman zaman kendi başına davranmasına rağmen, asıl sorumluluk Hindenburg'un üzerindeydi.
Hindenburg, Ağustos 1914'te Doğu Prusya'ya giren iki Rus ordusunu durdurdu. Elinde sadece bir ordu olmasına rağmen, Tannenberg Savaşında iki orduluk Rus kuvvetinin tamamını imha etti. Hindenburg, harp öncesi yaptığı istihbaratla iki Rus komutanının birbirini hiç sevmediğini tesbit etmişti. Evvela birine taarruz etti. Öbür Rus komutanı yardıma gelmedi. Sonra da ikinci orduyu imha etti. Kısa zamanda kazandığı başarıları Hindenburg'u Alman milli kahramanları arasına soktu. Bir süre sonra doğudaki bütün Alman ordularının komutanlığına tayin edilen Hindenburg, Şubat 1915'te Measurian Lakes Savaşı ile Rusları ikinci defa büyük bir bozguna uğrattı.
Genel Kurmay Başkanı Erich Von Falkenhayn batıda kesin bir zafer kazanmaya başlayınca onu destekleyerek durumun düzelmesine yardımcı oldu. Hindenburg, 1916'da Fransa, Romanya ve İtalya cephelerinde durum çok kötü olduğu bir zaman Falkenhayn'ın yerine geçerek Genel Kurmay Başkanı oldu. 1917'de ise bir komando ordusu kurarak artık savunulması neredeyse imkansız bir hale gelmiş Verdum Hattından Hindenburg Hattına çekilmesini emretti.
1918'de imzalanan, Almanya'nın mağlubiyeti kabul ettiği mütarekeden sonra ise ikinci defa emekli oldu. 1925'te Cumhurbaşkanlığına seçilen Hindenburg, idaresi sırasında diktatörlüğe dayanan bir yol takib etti. 1933'te Adolf Hitler'i başbakanlığa tayin ederek gayesine ulaştı. Hindenburg, 1934'te 87 yaşındayken Almanya'da öldü.
Ek bilgi
I.Dünya Savaşı`nda Alman feldmareşali, 1925-1934 yılları arasında Weimar Cumhuriyetinin ikinci cumhurbaşkanlığını yapmıştır. Cumhurbaşkanlığı döneminin en önemli özellikleri, siyasal iktidarsızlık, ekonomik çöküntü ve Adolf Hitler`in iktidara tırmanmasıdır.2 Ekim de 1847` de Almanya`da Posen`de doğdu.Eski soylu Prusyalı bir ailenin oğluydu.Annesi ise orta sınıf bir ailedendi.On bir yaşında harp okuluna girdi.1866`da Avusturya`ya karşı Yedi Hafta Savaşı`nda ve de 1870-71`de Fransız-Alman Savaşı`nda piyade olarak savaştı.Askeri eğitimi sona erdiğinde genelkurmay heyetinde görev aldı.Daha sonra bakanlıkta görev alan Hindenburg Magdeburg`da 4.Kolordu`ya komuta ettikten sonra 1911 yılın da emekli oldu.Ancak Ağustos 1914`te Prittwitz`in Doğu Prusya`da Rus`lara karşı bir etkisi olmayınca Tümgeneral Erich Ludendorff`un üstü olarak tekrar göreve çağrıldı.Ludendorff Doğu Prusya`dan Rus istilasını püskürtmekle görevliydi.Ancak bu durumun sonucunda halkın sevgisini Hindenburg kazanmıştır.Kısa bir süre sonrada İmparator II.Wilhelm`i geride bırakan konumu ile feldmareşallığı üstlendi.1916 yılında ise Rus`lara karşı kazandığı zafer sonucunda Alman Kara Kuvvetleri`nin komutanlığına getirildi.. Ertesi yıl,HİNDENBURG HATTI denen cephe boyunca İtilaf devletlerinin Batı Cephesi`ndeki saldırılarını engelledi.Hindenburg hattı I.Dünya savaşı boyunca Alman ordusunun Batı Cephesi`ndeki kurduğu savunma hattıdır.İtilaf devletlerinin saldırılarına karşı Almanların asker tasarrufu etmek ve Fransa`da işgal altında bulunan toprakları korumak için kurmuş olduğu bir hattır.Bu hat savunma ya da geri çekilme durumunda olan bir ordunun tahkimli bölgelerinden görebileceği desteğin önemini göstermiştir..Ancak bu savaşa ABD`nin de girmesi ile Almanya bu savaşta yenilgiye uğradı ve 1918`te ateşkes istemek zorunda kaldı.
II. Wilhelm`den sonra Hindenburg yeni cumhuriyet hükümeti ile iş birliği yaptı.Emrinde olan subayların,Almanya`da çıkan sol radikal ayaklanmaları bastırmalarına destek verdi.Cumhuriyet karşıtı görüşlerinin bilinmesine rağmen Nisan 1925`te Cumhurbaşkanı Friedrich Ebert`in ölmesi üzerine ikinci cumhurbaşkanı oldu.İtilaf devletleri onun monarşiyi geri getirmek istemesinden korktularsa da Hindenburg Cumhuriyet anayasasının özüne olmasa da sözüne bağlı kaldı.Dostları saygınlığını kullanarak hükümeti parlamento karşısında daha bağımsız hale getirmesini istiyorlardı.Sık sık çıkan bunalımlara rağmen Hindenburg Weimar Anayasasını savundu.Almanya`nın eski düşmanları ile anlaşmasını sağlayan tüm yolları denedi. 1929 Büyük Bunalımı`yla birlikte hükümet bir daha düşünce Hindenburg Reichstag`ın(Parlamento) desteğinden yoksun yeni bir kabine aradı.Reichstag 1930 Temmuz 1930`da feshedildi.Seçimler sonunda daha az birlik düşüncesi olan bir parlamento oluştu.Parlamento karşıtı Nasyonal Sosyalistler de ikinci büyük parti oldu.Brüning bu saatten sonra ülkeyi tek başına yönetmeye başladı.Cumhurbaşkanı hükümeti orduya,donanmaya,borçlu toprak sahiplerine karşı büyük paralar ayırmaya zorladı.Fakire yardım ise geri planda kaldı.Bu arada Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi kışkırtması da artmaya başladı.1932`de görev süresi biten Hindenburg Hitler`e karşı tekrar aday gösterildi.Ve Brüning`in Katolik Merkez Partisi`nin ve Sosyal Demokratların desteği ile seçildi.Herkes Hindenburg`u Hitlere karşı dayanak olarak görüyordu.Tutucu çevrelerse yani milliyetçiler artık Hitleri desteklemeye başladı.Hitler kısa sürede terör,entrikayla sınırsız bir güç elde etti.Bu arada artan ekonomik bunalımlar ve sıkıntılar sonucu Hindenburg`ta bu nazi rejimine boyun eğmeye başladı.Ve 1933`te Hitler`i şansölyeliğe atadı.Böylece Hitler bütün yönetimi ele aldı.Hindenburg açıkça olamasa da her zaman Hitler`in içten bir destekçisi olmuştur.Zamanla etkisini yitiren Hindenburg 2 Ağustos 1934`te Almanya`da Neudeck`te öldü.