Narativat
Yüzölçümü bakımından ikinci büyük eyalet olan Narativat, bu dört bölge arasında nüfusu en büyük olanıdır. Çin Denizi kıyısında bulunan Narativat’ın nüfusunun %82’si Müslüman’dır. Patani
Narativat gibi bir kıyı kenti olan Patani yüzölçümü bakımından bu dört eyaletin en küçüğüdür. Nüfus sıralamasında Narativat’tan sonra ikinci büyük şehir olan bu bölgede halkın %80’i Müslüman’dır. Patani
Narativat gibi bir kıyı kenti olan Patani yüzölçümü bakımından bu dört eyaletin en küçüğüdür. Nüfus sıralamasında Narativat’tan sonra ikinci büyük şehir olan bu bölgede halkın %80’i Müslüman’dır. Yala
Yüzölçümü olarak dört eyaletin en büyüğü olan ve halkın %68,9’unun Müslüman olduğu Yala, nüfus bakımından Patani’de üçüncü sırada yer almaktadır. Satun
Nüfusunun %67,8’i Müslüman olan Satun, Andaman Denizi kıyısında bulunmaktadır. Bu 3 eyaletle sınırı olmayan Satun, diğerlerine göre Tayland’a daha çok entegre olmuştur. Bu yüzden Satun, bugün Patani direnişinde pasif bir tutum sergilemektedir. Bunun nedeni ise tarih içerisinde Satunluların büyük ölçüde Siyam, bugünkü deyişle Tay halkıyla etnik olarak karışmış olmalarıdır. Satun’un büyük çoğunluğunu, Tayca’da melez anlamına gelen “Samsam” ırkı oluşturmaktadır. Bu eyalette saf Malay kalabilenler %9,9 civarındadır. Songla
Bazı kaynaklarda Patani içerisine dahil edilmeyen Songla eyaleti de birçok Patanili için bir Malay toprağıdır. Nüfusunun üçte birini Müslümanların oluşturduğu Songla; Yala, Narativat ve Patani üçlüsüyle, batıda Andaman denizine kıyı şeridi olan Satun arasındaki bölgeyi tamamen doldurmaktadır. Tayland’ın, Patani’yi kendi topraklarına kattıktan sonra, Songla’yı bir Tay bölgesi haline getirmek için bölgeye Tay aileler yerleştirmesi sonucunda, buradaki Müslüman nüfus zamanla azalmıştır. Daha sonra Tayland, Songla’yı, diğer dört Malay eyaleti arasındaki bağı kesmek için, tampon bölge olarak kullanmıştır. Songla, buradaki en geniş ve verimli topraklara sahip olmasıyla da bilinen bir bölgedir. Tayland’ın 1040 km2’lik alanı kaplayan en büyük gölü (Songla Gölü) burada yer almaktadır.
DOĞAL KAYNAKLAR
Yağışlı bir iklime sahip olan Patani, geniş ormanlık alanlar ve dağlarla kaplıdır. Yüzölçümü bakımından küçük bir alana sahip olmakla birlikte Patani, doğuda Çin ve batıda Andaman Denizi’ne kıyı olan sahiller boyunca uzanan zengin ovaları ve vadileriyle Tayland’ın en verimli topraklarına sahiptir. Balıkçılık da bölgede başta gelen ekonomik faaliyetlerdendir. Patani topraklarının üçte biri, kereste üretiminde kullanılan tik ağaçlarıyla kaplıdır. Tayland’ın önemli ihraç maddelerinden olan kalay, kurşun, kauçuk ve kereste, en çok bu bölgede üretilmektedir. Altın, gümüş, demir, bakır, antimon, tungsten ve manganez gibi madenler Patani’deki diğer önemli yer altı kaynaklarındandır. Yine birçok bitki türünün yetiştiği bölgede Hindistan cevizi ve bambu en yaygın ağaç türleridir. Pirinç, tahıllar arasında en fazla üretimi yapılan tarım ürünüdür. Narativat’ın Tomok bölgesinde zengin altın madenleri ve deniz suyundan tuz üreten çok sayıda tesis bulunmaktadır. Bunun yanında Patani’nin kıta sahanlığında 2000 km2’lik bir alanı kaplayan 180 bin m3’lük doğal gaz ve petrol yatakları da mevcuttur.
DEMOGRAFİK YAPI
Patani Malayları, Tayland’da, Çinlilerden sonra ikinci büyük etnik gruptur. 65 milyonluk Tayland’ın (2005 sayımlarına göre) %4’lük bir kısmını teşkil eden Malay Müslümanlar, Tayland genelindeki tüm Müslümanların %80’ini oluşturmaktadır. Benzer şekilde; Patani, Yala ve Narativat’taki toplam nüfusa oranları da %80’dir. Satun ve Songla eyaletleri de göz önünde bulundurulduğunda bölgedeki toplam Malay nüfus 3 milyon civarındadır. Bu nüfusun eyaletlere göre dağılımı aşağıdaki şekildedir:
Yüzölçümü Müslüman (2000) Malay Müslüman BudistNarativat 4.227 km2 %82 %80,4 %17,9 Patani 2.109 km² Veri yok %88 Veri yok Yala 4.716 km² %68,9 %66,1 %31,1 Satun 2.669 km² %67,8 %9,9 %31,9
Patanilileri Müslüman olan ve olmayan diğer azınlıklardan ayıran en önemli özellik, bu bölgenin yerli halkı olmalarıdır. Tarihte, Güneydoğu Asya’nın en önemli Müslüman krallıklarından olan Patani’nin, bu topraklardaki geçmişi 15. yüzyıla dayanmaktadır. Bu yüzden Tayland nüfusu içerisinde sayıca az olan Patani Malayları, anavatanları olan bu bölgede çoğunluğu oluşturmaktadır. İslam’ın Budizm’den sonra ikinci din olduğu Tayland’da, Patani Malaylarının yanında çok farklı etnik kökenlerden Müslümanlar da yaşamaktadır. Tay etnik kökeninden olan Tay Müslümanları, komünist rejim sonrası buraya yerleşen ve Çamlar olarak bilinen Kamboçyalı Müslümanlar, 12. yüzyıldan itibaren ticaret yoluyla Tayland’a gelen İran ve Arap kökenli Müslümanlar, Tamiller, Pencabiler, Bengalliler, Arakan Müslümanları, Endonezyalılar, Çinli Hua Müslümanları da Tayland topraklarında yaşayan diğer Müslüman halklardandır. Sayıca az olan Tay-Malay karışımı Samsamlar ise, Patani’nin Satun ve Songla bölgelerinde yaşayan diğer bir Müslüman topluluktur. Çok uzun süre önce buralara yerleşmiş olan bu Müslümanlar, Patani Malaylarına göre büyük ölçüde, Tay kültürüne ve toplumuna entegre olmuş durumdadırlar. Tayland’ın en fakir bölgesi Patani’de, şehirlerdeki Malay nüfusu oldukça azdır. Patani Malaylarının %80’i, denize kıyısı olan Patani ve Narativat’ın kırsal kesimlerinde yoğunlaşmış durumdadır. Şehir nüfusunun çoğunluğunu ise, geçmişte buralara yerleştirilmiş Tay Budistler oluşturmaktadır. Patani’deki eğitim düzeyi ise, Tayland genelinde en düşük seviyelerdedir. Bölgenin fakirliğinin yanı sıra, bölge halkının Tayca eğitim veren devlet okullarına çocuklarını yollamamaları, eğitim seviyesinin düşük olmasındaki bir diğer önemli etkendir. Patanililer genellikle çocuklarını İslami okullar olarak bilinen ve köklü bir tarihe sahip olan pondok medreselerine göndermeyi tercih etmektedirler.
SOSYO-EKONOMİK DURUM
Tayland, ihracat ürünlerinin %35’ini Patani’den sağlamaktadır. Buna rağmen Patani, Tayland genelinde ekonomik olarak en fakir bölge konumundadır. Ekonomik koşulların yetersizliğinden dolayı, çoğunluğu kırsal kesimde yaşamakta olan Patanili Malayların %80’i tarımla uğraşmaktadır. Pirinç üretimi en yaygın tarım faaliyetleri arasında gelmektedir. Patanililerin pirinç üretiminin ülke üretimi içindeki oranına dair kesin veriler olmamakla beraber bazı yerel kaynaklar, Patani’nin Tayland’ın pirinç üretiminin %10’unu, yani yıllık olarak 50 bin tonunu karşıladığını belirtmektedir. Diğer önemli tarım ürünü olan kauçuk ise, ülke içerisinde en fazla burada üretilmektedir. Bunun yanında bu bölgede Uzak Doğu’ya ait rambutan, düryan, mangustin gibi tropik meyvelerin üretimi de küçük ölçekli tarım faaliyetleri arasında yer almaktadır. Yine de bütün bu tarım faaliyetleri, Patani Malaylarının günlük ihtiyaçlarını karşılamaktan öteye geçmemektedir. Bunun en önemli sebebi ise, Patani’nin özellikle 1950’li yıllardan bu yana Tayland tarafından ekonomik olarak ihmal edilmiş olmasıdır. Zaman zaman bölgenin ekonomik olarak iyileştirilmesi için ortaya konan projeler, yatırımların yetersiz olması ve genelde başka alanlara aktarılması yüzünden bugüne dek pek çok kez sekteye uğramıştır. Bu yüzden bölge halkı, bugüne kadar kendi imkanlarıyla ekonomik problemlerinin üstesinden gelmeye çalışmıştır. Fakat bu sefer de ilkel yöntemlerle üretilen tarım ürünleri düşük kaliteli oldukları gerekçesiyle, Tay hükümeti tarafından rağbet görmemektedir. Bu yüzden Patanili çiftçiler maliyetini hiçbir şekilde karşılamayan tarım ürünlerini çok ucuza Çinli ve Tay tacirlere ya da Malezya ve Singapur’a satmaktadırlar. Tarımın yanında diğer önemli geçim kaynağı balıkçılıktır. Tarım sektöründe olduğu gibi balıkçılıkta da genelde Malezya ve Singapur’la ticaret yapılmaktadır. Fakat son yıllarda, yine Çinlilerin ilerlemiş tekniklerle balıkçılık sektörünü ele geçirmesiyle Patani’nin önemli bir gelir kaynağı daha tehlikeye girmiş durumdadır. Patani’de diğer bir potansiyel gelir kaynağı olan fakat bazı Çin ve İngiliz şirketlerin hakim olduğu maden ocakları ise halka büyük ölçüde kapalıdır. Çin ve İngiliz şirketleri buralarda çalıştırılmak üzere bölge insanı yerine, Tayland’ın kuzeyinde yaşayan Çinlileri ve Tayları tercih etmektedir. Kendi topraklarında ekonomik olarak her yönden mağdur edilen Patanililer ise, çareyi komşu ülkeler Singapur ve Malezya’da çalışmakta bulmaktadırlar.
SOSYAL YAŞAM
Genel olarak kırsal kesimlerde yaşayan Patanililer, şehirlerden büyük oranda izole olmuş durumdadırlar. Şehir hayatına Tay ve Çinlilerin hakim olduğu Patani’de, Malaylar kent merkezlerine alışveriş ya da tayinler haricinde uğramamaktadırlar. Tay devlet politikasının bir sonucu olan bu durum, Patanililer ile Taylar arasındaki etkileşimi oldukça kısıtlamıştır. Böylelikle mekansal dışlanmanın yanında sosyal olarak da Tay toplumundan soyutlanmış olan Patani halkı, Tayland’a ilhakından bu yana ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmüştür. Tayland’ın Patani’yi ilhak ettiği 1900’lü yıllardan günümüze kadar uzanan bu süreçte, Tay hükümetinin bilinçli uygulamalarıyla Patani halkı, topluma, bu toprakların yabancısı göçmenler (haek) olarak lanse edilmiştir. 19. yüzyıl sonlarında Patani Malaylarını tanımlamada kullanılan bu ifade daha sonraları Malaylar için onları rencide edici bir nitelik kazandı ve Patanililerin Tay toplumuna, asayişi bozan ayrılıkçılar olarak empoze edilmesine imkan verdi. 1940’lı yıllarda başlayan milliyetçilik akımıyla haek kullanımı “Tay Müslümanları” ifadesiyle değiştirilerek Malay Müslümanların Tay ırkına mensup olduğu vurgulanmaya çalışılmıştır. Bu ifade Müslümanlar tarafından kısmen “haek”e göre daha çok kabullenilse de, Patanililerin Tayları, topraklarını işgal eden sömürgeciler olarak görmelerini değiştirmemiştir. Bugün itibariyle de, toprakları içerisine katıldığı yıllardan bu yana Patani’yi bir kangren olarak gören Tayland’ın, bölge halkını “Tay Müslümanları”, bölgeyi de “Güney Tayland” olarak tanıtması, birçok Pataniliyi rahatsız etmektedir. Bu yüzden “Tay Müslümanları” ifadesiyle halka ismen sahip çıkan Tayland’ın manevi olarak dışladığı bu halk, Tay Hükümeti’ne büyük öfke duymaktadır. Patani Malaylarının gözünde Tay kavramı Budizm’le; Malay kavramı ise İslam’la eşdeğerdir. Bu nedenle Patanili Müslümanlar, Tay ismiyle anılmak istememekte ve tarihsel bağlarına da vurgu yapan Malay Müslümanlar ifadesiyle bilinmeyi tercih etmektedirler.
TARİHİ SÜREÇ
» Patani'nin Siyam Krallığı Hakimiyetine Girmesi Patani Krallığı’nın Siyam’la olan mücadelesi, son olarak hakimiyeti altına girdiği 1786 yılından çok daha öncelere dayanmaktadır. Siyam Krallığı Ayuthaya, 1564 yılında Burma’nın tehdidi altındaydı. Burma’nın saldırılarına maruz kalan bu krallık Patani’den askeri destek talep etti.
» Tayland'ın Patani'yi İlhakı Tayland (Siyam Krallığı), 19. yüzyılın sonlarına kadar güneyindeki tüm Malay sultanlık ve krallıklara hakim konumdaydı. Fakat Avrupalı sömürgeci güçlerin yayılmasıyla Tayland, sahip olduğu bu toprakları kaybetmeye başladı. Tüm Güneydoğu Asya bölgelerinde var olan sömürgecilik Siyam Krallığı’nı doğrudan etkilemese de, zayıflatmakta ve etkisi altına almaktaydı.
» 1950 Sonrası Patani Direnişi Asya’da Soğuk Savaş politikaları etkili olurken, Tayland da 1953 ve 1973 yılları arasında modernleşme sürecine girdi. 1953 yılında Pibul askeri rejimini devirerek yine bir darbeyle göreve gelen yeni askeri yönetimin ana hedefi, sosyo-ekonomik gelişmeyle ülkedeki etnik grup ve sınıfların yine kral, millet ve din üçlüsü altında birleşmesiydi.
Güneydoğu Asya’da 15. yüzyılda bir İslam krallığı olarak ortaya çıkan Patani’nin kökeni, Malay takımadasının en eski Malay krallıklarından olan Langasuka’ya dayanmaktadır. Patani başta olmak üzere bugün Malezya’nın Patani’ye sınır olan Tiringano Kılantan ve Kuzey Kıdah eyaletlerini de içine alan Malay-Hint Krallığı Langasuka, birinci yüzyılın sonlarında kuruldu. Langasuka, 4. yüzyıla kadar, bugünkü Malakka limanı henüz bir yerleşim yeri ve ticaret merkezi olmadan önce, Güney Vietnam sahillerinden Malay yarımadasına doğru uzanan Siyam (Tay) körfezindeki ticaret gemileri için son derece önemli bir liman konumundaydı. 7. yüzyıla kadar ise Güneydoğu Asya’da Budizm’in önemli bir merkezi haline geldi. 14. yüzyılın sonlarına doğru bölgedeki diğer güçlü krallıkların saldırılarına maruz kalan Langasuka bu yüzyılın sonunda çöktü. Aynı topraklar üzerinde, 15. yüzyılın başında Patani İslam Krallığı tarih sahnesine çıktı. Malay yarımadasındaki en nüfuzlu krallıklardan biri olan Patani’ye, İslam’ın ne zaman ulaştığı tam olarak bilinmemekle beraber, 9. yüzyıl başlarında Çin’e ticaret yapmaya giden Yemenli Arap ve Hint tüccarlar sayesinde bölgeye ulaştığı tahmin edilmektedir. Çin’e giden ticaret kervanlarının ve gemilerinin güzergahı üzerinde olması sebebiyle, o tarihlerde Langasuka yani Patani, bölgede stratejik olarak büyük bir önem arz etmekteydi. Arap ve Hint Müslüman tüccarlar, 12. yüzyıldan itibaren Açe ve Malakka başta olmak üzere Patani’yi de içeren Malay takımadasına yerleşmişlerdi. İslam, Langasuka’nın ticari merkezlerine yerleşen bu ufak Müslüman toplulukla, 300 yıl sonrasında tüm bölgeye yayıldı ve bu topraklar 1457’de Patani İslam Krallığı olarak anılmaya başlandı. Patani’nin İslam’ı kabul etmesiyle buradaki Malay halk, etnik olarak farklı oldukları Budist Taylardan, dini anlamda da büyük ölçüde farklılaştı. Böylelikle Patani Malay Krallığı, İslam’ın tüm Malay takımadası ve diğer Müslüman devletler arasındaki bu birleştirici rolünden aldığı güçle, 17. yüzyılın sonlarına kadar Budist Siyam (Tay) Krallığı’nın emperyalist yayılmacılığına karşı direniş gösterdi. Malakka’nın 1511’de Portekizlerin eline geçmesiyle Güneydoğu Asya’da Açe’den sonra en önemli ticaret merkezi haline gelen Patani, Arap ve Asyalı tüccarlar dışında, Avrupalılarla da yapılan ticaretle hem nüfus hem de zenginlik açısından Malay yarımadasının en büyük krallığı haline geldi. Bölgedeki iki önemli hanedanlık olan Patani ve Kılantan Hanedanlığı’nın birleşmesinden meydana gelen Patani Krallığı’nın 1584 yılında başlayan yükselişi 1688’e kadar sürdü. Bu yıllar arasında Patani dört kadın hükümdar tarafından yönetildi. Bunlardan ilk ikisi (1584–1624) Raca Ijau (Yeşil Kraliçe) ve Raca Biru (Mavi Kraliçe) devirlerinde, Patani’nin, tarihinin en parlak dönemine ulaştığı rivayet edilmektedir. Son kraliçe Raca Kunning (Sarı Kraliçe) döneminden sonra, 1688’e kadar Patani Hanedanlığı’nda olan siyasi güç, Kılantan Hanedanlığı’na geçti. Fakat Patanili bazı aristokratlar, krallığın Kılantan Hanedanlığı’na geçmesinden oldukça rahatsızdı. Son hükümdar Alung Yunus zamanında, görev dağılımından rahatsız olan aristokratlar ve Patani halkı ayaklandı. Böylelikle Patani 1729’da bir iç savaşa sürüklendi. Bu kaos ortamında Alung Yunus tahta geçişinden sekiz ay sonra öldürüldü ve Kılantan Hanedanlığı çöküş sürecine girdi. Bu arada oldukça zayıflamış olan Siyam Krallığı, bugüne ulaşan Çakri Hanedanlığı bünyesinde tekrar yükselişe geçmişti ve iç savaşlarla boğuşan Patani’ye yavaş yavaş hakim olmaktaydı. Uzun süren iç savaş sonrası Patani’nin Mayo bölgesinden aristokrat bir tabakadan olan Sultan Muhammed burada tekrar istikrar sağlayarak, Patani’yi, resmi olarak Siyam Krallığı’nın idaresi altına girdiği 1786 tarihine kadar yönetti.
misafir - 9 yıl önce