Türk Dil Kurumu Tanımı
1 . Vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence.
2 . Kumar:
"Bazıları oyun başından kalkar kalkmaz her şeyi unuturlar."- P. Safa.
3 . Şaşkınlık uyandırıcı hüner.
4 . Tiyatro veya sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi.
5 . Müzik eşliğinde yapılan hareketlerin bütünü:
"Büyük annem yeni dansları eski kabakçı Arapların oyunu kadar bile güzel bulmuyor."- H. E. Adıvar.
6 . Sahne veya mikrofonda oynamak için hazırlanmış eser, temsil, piyes.
7 . Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma.
8 . Hile, düzen, desise, entrika:
"Atatürk hiçbir zaman onların oyununa kanmış değildir."- H. Taner.
9 . ( spor) (güreşte) Hasmını yenmek için yapılan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareket.
10 . ( spor) (teniste) Taraflardan birinin dört sayı kazanmasıyla elde edilen sonuç.
11. Herhangi bir sekilde vakit gecirmeye oyun adi verilmistir, bazi insanlar oyunu abarttigi anda sorunlar cikar, onlar kendilerini bilirler...
Daha ziyade eğlenme maksadıyla yapılan faaliyetler. Oyuncaklarla oynamaktan, spora ve bilgisayar oyunlarına kadar pekçok çeşidi vardır.
Oyun genellikle, oyuncuları, kendi hareketlerinin kontrolü altında tutması bakımından, diğer faaliyetlerden ayrılır. Oyuncu, kendi arzusu ile oyunu yönlendirebilir. Bu, daha çok, çocuk oyunlarında geçerlidir. Grup halinde oynanan oyunlarda ve sporda ise, oyunun seyrine her oyuncunun tesiri olmaktadır.
Oyunların bir diğer özelliği de hadiselerin, hızlandırılmış ve basitleştirilmiş olmasıdır. İki saatlik bir filmde bir insanın hayatı anlatılabilir. Yarım saatlik bir güreş müsabakasında parlak bir galibiyet elde edilebilir. Gerçek hayatta ise böyle çabuk başarılar pek nadirdir. Bu yüzden oyuncular daha hareketli ve heyecanlı olur.
Bazı ilkel cemiyetlerde oyun, kutsal kabul edilmiştir. Bu toplumlarda oyunların neticesine göre ölen kimseler veya kabilelerin geleceği hakkında hüküm verilir.
Zamanımızda ise, bütün gün fabrikalarda çalışan işçilerden bir kısmı için oyun, değişik bir vakit öldürme vasıtası olmakta, fakat oyunun neticesi pek önemli olmamaktadır.
Çocukların oyunlarına dikkat edilirse, yaşlıların hareketlerini taklit ettikleri görülür. Her çocuğun oyunlarında, içinde yetiştiği çevrenin tesiri vardır. Hayvan yavrularında da aynı durum görülür. Yetişkinlerin hareketlerini alıştırma şeklinde tekrarlarlar. Hatta kuşlar yavrularını uçurabilmek için onları zorlarlar ve yuvadan atarlar. Sonunda yavru çaresiz uçmayı öğrenir.
Oyunun seyri üzerinde oyuncuların tesiri çok az olduğu şans oyunları, gerçekle ulaşılamayan üstünlükleri yakalama fırsatı olarak görülmekte ve bu yolla bazı kimseler kendilerini tatmin etmeye çalışmaktadırlar. Strateji oyunları ise, diplomasi ile harp kliniğine benzer bir tarzda olup, oyuncuları stratejik düşünmeye zorlar.
Otomobiller, bilgisayarlar, bulaşık makinaları ve birçok otomatik kontrollu cihazların içinde yetişen bugünün çocuklarının oyunlarında da fikri yön ağırlık kazanmıştır.
Oyunlar, her yerde ve her zaman aynı olmazlar. Memleketten memlekete ve asırdan asıra değişirler. Bununla beraber bütün dünyada, her devirde yaygın olan oyunlar da az değildir. Çocukların, yetişkinleri taklidi, böyle oyunlara bir misaldir. Günümüzde apartmanlara sıkışıp kalan çocuklar sokakta oynamayıp, televizyondan gördüklerinin tesiri altında kalmaktadırlar.
Erkek ve kız çocuklarının oyunları da farklıdır. Erkekler ava çıkar, güreş yapar. Kızlar, çocukları terbiye ve evcilik oyunu oynarlar.
Birbuçuk yaşına kadar çocuklar için oyun çok lüzumludur. Bu devrede çevresini tanımaya çalışırlar. Ayrıca, kendi özelliklerini de keşfederler. Emekleme, ayakta durma, yürüme, tırmanma ve koşma gibi hareketler ortaya çıkar. İki yaşındaki çocuklar taklide başlarlar. Önce yeme, uyuma gibi kendi hareketlerini, daha sonra da başkalarını taklit ederler. Bu çağda anne babalar da çocukları ile çeşitli oyunlar oynarlar. Ebeveyni kendisiyle çok oyun oynayan çocukların oyuna daha düşkün oldukları müşahede edilmektedir.
Başlangıçta kendi başlarına oynamayı tercih eden çocuklar, iki üç yaşlarına gelince diğer çocuklarla oynamaya başlarlar. Dört yaşlarında gruplar halinde oyunlara katılırlar. Altı yaşlarında oyunlarda hayalin rolü artar. On yaşlarında ise, sonunda kazanma ve kaybetme bulunan oyunlar (güreş, futbol, zıp zıp gibi) önde gelir.
On beş yaşından sonra çocuk oyunlarının yerini çeşitli sporlar alır. Bunlar takım halinde yapılan sporlar olabildiği gibi, ferdi sporlar da olabilmektedir (kayak, güreş gibi).
Yetişkinlik çağının başlangıcından itibaren artık oyun için fazla vakit ayıramayanlar, ya amatör sporlarla meşgul olurlar veya haftada birkaç saatlerini, seyirci olarak spora ayırırlar.
Çocuk oyunlarının çoğu, doğrudan veya dolaylı yolda hayata alıştırma vazifesi görürler.
Çocuk oyunları, yetişkinlerde de benzer maksatlarla devam eder. Küçük çocuklar, kendi kabiliyetlerini ortaya koyan oyunlara meylettikleri gibi, yetişkinler de, dağcılık, jimnastik, dalgıçlık gibi, kendi maharetlerini gösterecek, oyunlardan hatta araba ve motosiklet yarışları gibi tehlikeli eğlencelerden hoşlanırlar. Çocukların oyunlarındaki rekabet, yetişkinlerde gelişerek devam eder.
Yetişkinlerin oynadığı an’anevi oyunlar, tarih boyunca milletlere göre değişmiştir. Eski Yunan’da en meşhuru, olimpiyat oyunlarıdır. Bu oyunlarda atletizm, boks, güreş gibi bugün de bilinen oyunlar vardı. Tabii ki oyun kaideleri daha değişikti. Mesela güreşte o zamanlar rakibini üç defa yere düşüren, oyunu kazanırdı.
Romalılarda ise en revaçta, olan oyun, gladyatör döğüşü idi. Gayet vahşice oynanan bu oyundan başka Romalılar, araba yarışları da yaparlardı. Çok hafif ve zayıf olan yarış arabaları çarpışır veya devrilirse sürücü ölür veya ağır yaralanırdı.
Türklerin an’anevi oyunları, harbe hazırlık maksadıyla yapılan güreş, cirit, okçuluk, kılıç-kalkan gibi oyunlardı.
Hayvanlarda oyun: Kuşlar ve memelilerde bazı oyunlara rastlanmaktadır. Omurgalıların daha alt cinslerinde ise oyun görülmez. Her tür hayvanın da kendine has oyun özellikleri vardır. Mesela kediler, daha çok av oyunları oynarlar. Köpeklerde, değişik cinslerin oyuna ilgileri çok değişiktir. Av köpekleri oyuna çok düşkünken, kurtlarda oyuna ilgi orta derecede, çakalda ise hiç yoktur.
Hayvanlarda oyun miktarı, beslenme ile de yakından ilgilidir. Yiyecek azaldıkça oyun da azalmaktadır. Oyun, korku ile de azalır. Civarda yırtıcı hayvanlar varsa oyun durur.
İslamiyet, bedeni ve zihin gelişmelerini sağlayan, düşman ile harpte lüzumlu olan oyunlara, kumar şeklinde olmamak şartı ile, izin vermiştir. Yarış oyunlarının ve diğer oyunların kumara vesile edilmesi yasaklanmıştır.
Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem, yalnız erkeğin hanımı ve çocukları ile oynamasının ve harp oyunlarının helal olduğunu haber vermiştir. Nitekim hadis-i şerifte; “Ok atmasını ve ata binmesini öğreniniz.” buyruldu. Diğer bir hadis-i şerifte; “Oyunun faydası olmaz. Yalnız, ok atmayı öğrenmek ve atını terbiye etmek ve ailesi ile oynamak haktır.” buyruldu. Yani faydalı ve lüzumludur. Bu hadis-i şerifler, bütün harp vasıtalarının hazırlanmasını ve kullanılmalarının sulh zamanında öğrenilmesini emir ve teşvik buyurmaktadır. İslamiyet, zararlı olan ve boş yere vakit geçirmeye sebep olan oyunları yasaklamaktadır.