Osmanlı Döneminde Yahudiler ve Filistin
Esasen Osmanlı Devletinde yahudilerin nufusu kuruluş ve yükselme dönemlerinde fethedilen yerlerde yaşayan yahudilerle sınırlıydı ki bu oran tahmin edileceği üzere genel nufusa oranla çok azdır . Osmanlı devletindeki yahudi nufusundaki belirgin bir nufus artışı 1492 ve akabindeki yıllara tekabül eder.Zira bu dönemde yukarıdada zikredildiği üzere Avrupada örülen yahudi düşmanlığı "anti-semitism" neticesi ile Avrupadan bir çok yahudi kovularak yeni yurt aryışına girdiler Öyleki bu dönemde sadece spanyada öldürülen yahudi sayısı 100.000. i bulmuştu işte bu sırada onlara Osmanlılar kucak açtı . Yahudiler Osmanlı imparatorluğunda azınlık olmalarına rağmen önemli mevkiilerde kendilerine önemli görevler verilmiştir .Bir dönem gerek dışişlerinde tercümanlık yaparken bir dönemde Osmanlı ticaretinde hatırı sayılır bir nufüza sahiplerdi.
Yavuz Sultan Selim 'in hükümdarlığı döneminde Filistin 1516 yılında Mercidabık zaferiyle Osmanlı hakimiyetine girdi. Kanuni Sultan Süleyman çevresiyle birlikte bölgenin fethini tamamladı. Özellikle İslam dini açısından bölgenin ,özellikle Kudüs'ün ve çevresinin kutsal olması nedeniyle başta Kubbetüs-Sahra olmak üzere bu bölgede imar faaileyetleri yapıldı. Bu durum idari değişikliklere de yol açabilecek bir takım badireler atlatmalarına rağmen 1. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar devam etti.
Yavuz Selim'in hükümdarlığından itibaren Filistin'e Avrupa Ülkelerinden yahudi göçleri başlamış ve bu göçler müteakip yıllar artarak devam etmiştir. 19.yüzyılın sonlarına doğru ise Avrupa'da yeniden başlayan yahudi düşmanlığı bir yandan Filistin'e dalgalar halinde yahudi göçlerinin yeniden başlamasına öte yandan Siyonizm denen bir yahudi birliği hareketinin doğmasına sebep olacaktı.
Osmanlı döneminde Filistin'de bulunan Araplara , Yahudilere ve onların kutsal yerlerine daha önceki Müslüman idarelerin gösterdiği hoşgörüyü ve korumayı Osmanlı'larda göstermişlerdir. Osmanlı arşiv belgeleri Filistin'deki idarenin orada yaşayan Yahudilerin dini vecibelerini yerine getirme hususunda ne kadar serbest bıraktığını açık bir şekilde göstermektedir. Yine Osmanlı "Millet Sistemi" ile Yahudi ve Hristiyan'ların kurumlaşma talepleri arttı.19. yüzyıldan itibaren özellikle Kudüs'te yoğun olmak üzere çeşitli Hristiyan mezhepleri bütün kurumları ile birlikte ortaya çıktılar. Bu mezhepler gerek üç büyük dince kutsiyet addedildiği gerekse o günün şartlarında çok önemli stratejik konumda görüldüğü için bu bölgede misyoner okulları kurma açısından bir çok imtiyaz elde ettiler. Bu gelişmeler ise kutsal yerler ve buralara hakim olma konusunda yoğun çıkar çatışmalarına neden oldu ki bunun en güzel örneği 1854-1856 arası Kırım Savaşı'nda görülmektedir.
Yukarıda değinildiği üzere kutsal yerler sorunu ve stratejik bakımdan önemi bu sorunun Avrupalı güçlü devletlerce devamlı istismar edilerek bölge üzerinde söz sahibi olmalarını sağlayan bir unsur olarak kullanılmıştır. 19. yüzyılın sonlarına doğru çeşitli ülkelerde dağınık durumda bulunan Yahudilerin devamlı yerleşmek üzere "Siyon"a ( dünyada cenneti sembolize eden topraklar) dönmelerini sağlayan Siyonizm doğdu. Bu hareket 1870'lerden itibaren Avrupa'da kök salmaya başlayan milliyetçilik dalgasının Yahudilere yansımasıdır.Avrupa milliyetçiliğinin bir ürünü olan Anti-semitizm özellikle 1880-1890 'larda Yahudilere yapılan zulüm ise bu hareketi hızlandırdı. 1882-1903 yılları içinde Filistin'e ilk önemli Yahudi göçü "Aliyah" gerçekleşti . Bunu 1905-1914 yılları arasında 2. Aliyah izledi.
Osmanlı yönetimi Filistin'de Yahudi varlığını tanımış ve zaman zaman göçlere izin vermişti. Topu tahrir defterlerine göre burada mevcut bir Yahudi topluluğu zaten vardı ki bu topluluğun adı Yishuv 'dur. Osmanlı tabiiyetinde bulunan bu küçük topluluk , yerli halkla bir hayli kaynaşmış Seferdi ve Eşkenazi Yahudilerinden oluşmaktaydı. Bunların pek azı ticaretle, çoğunluğu ise dünya yahudilerinin gelenekselleşmiş bağışı olan "halukka" ile geçinmekteydiler. Aliyah hareketiyle sistemli olarak gelip yerleşen yeni göçmenlerin durumu ise çok farklıydı. Zira Siyonizm hareketi ortaya çıktığı zaman Filistin'in Osmanlı yönetiminde bulunması siyonistlerin bütün girişimlerinin Osmanlı Devleti yöneticilerinin üzerinde yoğunlaşmasına neden oldu.