29 Ocak 1954 günü ABD`nin Mississippi eyaletindeki Kosciusko kasabasında doğdu. Çok sayıda Emmy ödülü kazanmış olan sanatçı sunuculuğunun yanısıra kitap eleştirmenliği, Oscar ödülüne aday gösterilmiş olması ve tirajı yüksek bir derginin yayımcılığıyla da tanınmıştır. Forbes dergisine göre 20. yüzyılın en zengin siyahi Amerikalısı ve 2004 yılı itibarıyla dolar bazında dünyadaki tek siyahi milyarderdir.
Çocukluğu
Winfrey Protestan bir mezhep olan Baptist mezhebinden bir çiftin kızı olarak doğdu. Anne ve babası evlenmemiş gençlerdi. Aslında doğduğunda İncil`de adı geçen Orpah ismiyle isimlendirilmişti. İsminin nasıl Oprah`a dönüştüğüne ilişkin çelişen raporlar vardır. Academy of Achievement`le 1991`de yaptığı bir söyleşide doğduğu günlerde hiç kimsenin Orpah`ın nasıl doğru telafuz edileceğini bilmediğinden doğum sertifikası dışında her yerde p harfinin yanlışlıkla r harfinden önce yazıldığını ifade etti. Oysa doğumu yaptıran ebenin nüfus bildirimini harfleri yanlış sırada yazarak doldurduğu da öne sürülmüştür. Annesi, Vernita Lee bir hizmetçi, babası Vernon Winfrey ise bir madenciydi ve daha sonra belediye konseyi üyesi olmadan önce berberdi. Winfrey`nin babası Oprah doğduğunda silahlı kuvvetlerin bir üyesiydi. Doğumundan sonra, Oprah`ın annesi eyaletin kuzeyine taşındı ve Oprah yaşamının ilk altı yılını kırsal kesimde büyükannesi Anita Mae`nin yanında yoksulluk içinde geçirdi. Winfrey`nin büyükannesi Oprah`a üç yaşındayken okumayı öğretti ve onu semtin kilisesine beraberinde götürmeye başladı. Ezberden İncil`deki ayetleri okuyabildiğinden daha küçük yaşta a€˜vaiz` lakabı ile tanınırdı. Oprah küçükken ev işlerini yapmadığı ya da bir şekilde yaramazlık yaptığında büyükannesi onu ince bir ağaç dalıyla döverdi.
Altı yaşındayken büyükannesinden daha az destekleyici ve teşvik edici olan annesi Oprah`ı yanına alıp Milwaukee kentinin yoksul bir mahallesine taşındı. Winfrey, kuzeni, amcası ve bir aile dostu tarafından tecavüz edildiğini belirtmiştir. Evdeki sağlıksız koşullara rağmen Oprah iki sınıfı (2. ve 8.) okumadan atladı ve onüç yaşına geldiğinde kentin banliyölerinde beyaz öğrencilerin gittiği prestijli bir lisesinin bursunu almaya hak kazandı. Okulda başarılı olmasına karşılık isyancı bir tutum gösterdi. Defalarce evden kaçtı. Sonunda ondört yaşındayken annesi onu babasının yanına Nashville, Tennessee`ye gönderdi. Vernon sert fakat teşvik edici bir insandı ve eğitimini bir öncelik haline getirdi. Winfrey iftiharlı bir öğrenci oldu. Winfrey lisesinin konuşma takımına katıldı ve ülke çapında dramatik yorumda 2.lik aldı. Bir konuşma yarışmasını kazanarak, tarihsel olarak bir siyahi okul olan Tennessee Eyalet Üniversitesi`ne tam burs aldı ve orada İletişim konusunda öğrenim yaptı. Winfrey onsekiz yaşındayken a€˜Miss Black Tennessee Beauty Pageant`(Bayan Siyahi Tennessee güzellik gösterisi)ı kazandı.
Winfrey`in büyükannesi Oprah`ın konuşmayı öğrendiğinden beri sahneden inmediğini ifade etmiştir. Gençliğinde mısır koçanlarından yaptığı bebekler ve ailesinin arazisini çevreleyen çitin üzerine konan kargalarla söyleşi yapardı. Ama Oprah`ın gerçek meyda kariyeri onyedi yaşında Tennessee Eyalet Üniversitesi`nde öğrenciyken yerel bir radyoda çalışmasıyla başladı.
Yerel medyada çalışırken hem en genç haber sunucusu hem de Nashville`deki WTVD-TV`nin ilk siyahi kadın haber sunucusuydu. 1976`da altı haberlerini sunmak üzere Baltimore kentinin WJZ-TV`sine co-anchor olarak yerleşti. Richard Sher`in WJZ-TV`deki 14 Ağustos 1978`de yayına başlayan ``People Are Talking`` şovuna co-host olarak işe alındı. Ayrıca ``Dialing for Dollarsa sunuculuk etti.
Kariyer ve Başarı
Televizyon
1983`te Winfrey Illinois eyaletindeki Şikago kentinde çok izlenmeyen yarım saatlik bir sabah talk şovu olan AM Chicago`yu sunmak için yerleşti. İlk kısımı 2 Ocak`ta yayınlandı. Winfrey iş başına geçtikten sonra birkaç ay içinde şov en alt sıradayken birden Şikago`nun en yüksek izlenirlik oranını elde ederek, Donahue`yı geride bıraktı ve şovun ismi değiştirilerek ``The Oprah Winfrey Show`` adı altında 8 Eylül 1986 tarihinden başlayarak ülke çapında tam saat yayını başladı. Donahue`ı zaten yerel markette geçmiş olan Winfrey ulusal izleyici sayısını kısa zamanda ikiye katladı; şovu gündüz yayınlanan şovlar arasında Amerika`da bir numaralı şov haline geldi. Bu iki ünlü şov arasında süregelen yarış büyük bir merak konusu haline geldi.
TIME dergisi, çok az kişinin bu kadar kısa zaman Oprah Winfrey`in zirveye tırmanarak en popüler talk şovu sunucusu haline geleceğini tahmin edebildiğini yazdı. Beyaz erkeklerin egemen olduğu bir alanda, o cüsseli bir siyahi kadındı. Aslında bir ropörtajcı olarak Phil Donahue`yi yerinden zorlaması mümkün bile değildi. Gazetecilik kabiliyetindeki eksikliğini açıksözlü yaklaşımı, şaka kabiliyeti ve samimi empatisiyle dolduruyordu. Acıklı hikayelerini anlatmaya gelen şovunun konukları sık sık Oprah`ın gözlerini yaşartabiliyorlardı. Buna karşılıkta konuklar hiç kimseye anlatmayı akıllarından bile geçirmeyecekleri bazı sırlarını çekinmeden ifşa edebiliyorlardı. Bir bakıma Oprah`ın şovu Grup terapi seansı gibi bir talk şov haline geldi.” diye yazmıştı.
Televizyon köşeyazarı Howard Rosenberg “O bir lokomotiflere mahsus yuvarlak bir bina, tam öğün yemek, büyük, pirinç kaplama, yüksek sesli, agresif, hiper, gülünür, can yakın, duygulu, yumuşak, low-down, incelikten yoksun, karnı acıkmış. Phil Donahue`nin boynuna ait yolu bilebilir.” diye yazmıştı.
Newsday`in Les Payne`si “Oprah Winfrey Donahue`den daha keskin, daha akıllı, daha samimi, ve izleyicisine ve belki de bütün dünyaya çok daha uyum sağlamış bir insan.” diye ileri sürmüştü.
misafir - 9 yıl önce