Onibaba (Film)

Kısaca: ''Onibaba'' (鬼婆, ''Türkçe anlamı: Şeytan Kadın''), 1964 Japonya yapımı fantastik korku filmidir. Film birçok ülkede genellikle özgün adıyla, ara sıra da özgün adının o dildeki anlamına karşılık gelen adlarla gösterilmiştir. Türkiye'de de birkaç kaynakta filmin adı ''Onibaba'' olarak belirtilmiş olmakla birlikte, tek bir kaynak filmin Türkçe adının ''Kadın Katiller'' olduğunu belirtmiştir. ...devamı ☟

Onibaba (film)
Onibaba (film)

Onibaba (鬼婆, Türkçe anlamı: Şeytan Kadın), 1964 Japonya yapımı fantastik korku filmidir. Film birçok ülkede genellikle özgün adıyla, ara sıra da özgün adının o dildeki anlamına karşılık gelen adlarla gösterilmiştir. Türkiye'de de birkaç kaynakta filmin adı Onibaba olarak belirtilmiş olmakla birlikte, tek bir kaynak filmin Türkçe adının Kadın Katiller olduğunu belirtmiştir. Japon folklorunda ihtiyar kadın görünümündeki insan yiyen canavarlara Onibaba adı verilmektedir, film adını bu efsaneden almıştır. Hiroshimalı Japon yönetmen Kaneto Shindō'nun senaryosunu yazıp yönettiği, Budist bir efsaneye dayanan cinsellik dozu yüksek bu lirik hayalet hikayesi, fantastik sinemanın dönüm noktalarından birini oluşturur.

Konusu

Ortaçağ Japonyasında iç savaşlar sırasında geçen bu doğaüstü dramda, oğlu savaşa gidip dönmemiş yaşlı bir kadının, geliniyle birlikte yaşadıkları bataklıklarda gelip geçen yaralı askerleri tuzağa düşürerek öldürmeleri, sonra da silah ve teçhizatlarını yiyecek karşılığında satarak geçimlerini sağlamaları konu edilmektedir. Bir erkeğin beklenmedik bir şekilde devreye girmesiyle olaylar bir karakter çatışmasına dönüşür. Çekildiği zamanın çok ilerisinde olan bu cesur film, insan doğası, cinsellik, Freudyan sembolizm, din, tabu, erdem üzerine ilginç altmetinler barındırmaktadır. Onibaba, kendi ülkesinde "en iyi görüntü yönetimi" ve "en iyi yardımcı kadın oyuncu" (Jitsuko Yoshimura ) dallarında Blue Ribbon Shou ödüllerini kazanmıştı. Konusu 14. yy'da Japonya'da Nanboku-chō döneminde Kuzey ve Güney hükümdarlıkları arasında uzun süreden beri devam eden iç savaş sırasında zorla askere alınan ama bir daha geri dönmeyen savaşçı Kichi'nin yaşlı annesi (Nobuko Otowa) ve karısı (Jitsuko Yoshimura), insan boyundaki yabani otlarla (susuki otları) kaplı bataklık bir bölgede fakirlik içinde hayatta kalmaya çalışırlar. Kichi'nin dönmesini beklerken o bölgeden gelip geçen, yolunu kaybetmiş yaralı askerleri sazlıklarda tuzağa düşürerek öldürürler, sonra da üzerlerinde ne var ne yok soyarlar, çıplak cesetlerini de bataklıktaki derin bir kuyuya atarlar. Askerlerin değerli silah ve zırhlarını da yiyecek karşılığında civardaki bir tüccara satarak geçimlerini sürdürürler. Bir gün oğluyla birlikte savaşa gitmiş olan komşularından Hachi (Kei Sato) savaştan kaçarak gelir ve yaşlı kadına oğlunun öldüğünü kendi gözleriyle gördüğünü söyler. Gelinini yanında tutan tek şeyin oğlunun bir gün çıkıp geleceği umudu olduğunu çok iyi bilen yaşlı kadın bu haberle yıkılır. Yakınlardaki kendi kulübesine yerleşen bu güvenilmez, çıkarcı asker kaçağı gelinine asılmaya başlar, gelin de ona karşı ilgisiz değildir. Her üçü birlikte askerleri öldürüp soymayı sürdürürlerken gelini ve Hachi arasında başlayan cinsel yakınlaşma yaşlı kadını kaygılandırır. Gelini kendisini terkettiği taktirde bu işi yalnız başına sürdüremeyip aç kalacağı endişesine kapılan yaşlı kadın bu birlikteliğe engel olmak için çareler aramaya başlar, hatta bu hoyrat, kaba saba adama gelini yerine kendisiyle yatmasını bile teklif eder ama ret cevabı alır. Bir sonraki aşamada ise gelinine, yaptığı zina yüzünden (Kichi'nin ölüp ölmediği bile kesin değildir) cehennemde çekeceği ızdıraplarla ilgili korkunç hurafeler anlatmaya başlar, yani onu elinde tutabilmek için dini inançlarını kullanmaya kalkar. Bu da fayda etmeyince ikilinin geceleri buluşmalarını engellemek ve gelinini adamdan uzak tutmak için son bir çözüme baş vurur: öldürdüğü Samuraylardan birinin korkutucu maskesini alarak kendi yüzüne takar. Maske sayesinde gece karanlığında şeytani bir yaratığın görünümünü kazanan yaşlı kadın, ölmüş kocasını aldattığı için cezalandırılacağı inancına kapılan gelinini korkutmayı başarır. Ama bu kez daha da garip bir şey olur ve maske kadının yüzüne yapışır kalır. Oyuncu kadrosu Film hakkında notlar * William Friedkin 1973'te The Exorcist (Şeytan) filmini çekerken kullandığı beyaz suratlı iblis makyajı için "Onibaba" daki şeytani maskeden esinlenmişti. Temalar ve tarz Şoke edici ölçüde sert vahşi sahnelerle dolu olan film ilk planda, savaş şartlarının ve bunun getirdiği kargaşa ve kıtlığın insanları vahşileştirerek zalimleştirmesi temasını işler. Filmde de Ortaçağ Japonyasında çok uzun süren ve kimin kazandığı hemen belli olmayan bir iç savaşın bir avuç insanı nasıl etkilediği üzerine yoğunlaşılmıştır. Uzun süren savaş ve zorla askere almalar nedeniyle tarımsal üretim neredeyse durmuştur. İnsanlar hayatta kalabilmek için temel dürtüleriyle hareket ederler. Ortada bir cehennem tasviri vardır. Yaşlı kadın ve gelininin içinde yaşadığı bataklık bölge susuki otları adı verilen insan boyunda yabani sazlarla kaplıdır. Sürekli olarak rüzgarla dans edercesine dalgalanan bu otlar filmin karakterlerinden biri gibidir ve filmin klostrofobik atmosferini başarıyla oluştururlar. Filmin siyah beyaz çekilmiş olmasının da bu iç karartıcı, korkutucu atmosfere katkısı vardır. Hiçbir konuşmanın olmadığı filmin ilk 10 dakikalık bölümünde iki kadının iki yaralı askeri soğukkanlılıkla öldürüp üzerlerindekini soymaları ve onları yine bu otların arasına gizlenmiş derin bir kuyuya çıplak olarak atmaları hep bu sazlığın içinde kimse görmeden olup biter, onlar işlerini görürken sazların rüzgarla dans edişi bir bakıma alevleri andırır ve seyirciye cehennemin yeryüzünde de mevcut olabileceğini hatırlatır. İnsan doğası, cinsellik, Freudyan sembolizm, din, tabu, erdem üzerine ilginç altmetinler barındıran filmde cesetlerin atıldığı derin kuyu kadın cinsel organını simgeler. Gelinle adamın bataklıkta çırılçıplak koşmaları Adem ve Havva'yı çağrıştırır. Cinsellik de tıpkı cinayet gibi en doğal, saf haliyle betimlenir filmde. Karakterlerin ruh halini, sıkışmışlıklarını simgeleyen maske ise bir yerde II. Dünya Savaşı'nın Japon halkına getirdiği olumsuz etki ile oluşan bastırılmış ruh halininin dışavurumu olarak yorumlanabilir. İnsanlığın bugüne kadar oluşturmuş olduğu hiçbir değer bu bataklıkta geçerli değildir, insanlar asalet duygularıyla davranmazlar, üzülmezler, yas tutmazlar, sevinmezler. Sadece ölmemek, hayatta kalabilmek için çabalarlar. Öncelikle temel dürtüleri doğrultusunda yemek bulmak için davranırlar ve daha sonra da ikincil dürtüleri olan cinsel dürtüleriyle hareket ederler. Yaşlı kadın, gelininin cinsel dürtülerine yenik düştüğünde kendisini terkedeceğini bilir. Bu terketme yaşlı kadın için ölüm demektir, çünkü kendi başına kaldığında yiyecek bulması imkansız olacaktır. Bunu önlemek için de tabuları kullanır, kendi çıkarı için inanç istismarına başvurur. Savaşın kendisi filmde doğrudan gösterilmemekle birlikte "Onibaba" savaş karşıtı bir filmdir aynı zamanda. Dış bağlantılar * * allmovie.com'da "Onibaba"

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.