omuz omuza
1 . Çok sıkışık bir durumda, yan yana:
"Omuz omuza durup kapıdan bahçeyi seyre çalışan bir bedevi kümesi yolunu kesmişti."- R. H. Karay.
2 . mecaz Dayanışma içinde, birlikte:
"Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza, Taksim'e doğru akıyorlardı."- Y. Z. Ortaç.