"hukuku yaşatan mantık değil, deneyimlerdir. insanların yönetileceği kuralları mantıksal çıkarsamalardan çok, çağın gerekleri, geçerli ahlak ve siyaset kuramları, kamu politikası ve bu politikanın temelleri, hatta yargıçların başkaları ile paylaştıkları önyargıları belirler. bir ulusun yüzyıllar içindeki gelişmesini ortaya koyan hukuk yalnızca bir matematik kitabıymış gibi ele alınamaz. hukukun ne olduğunu anlamak için hem tarihe, hem de bugünkü hukuk normlarına başvurmak gerekir. ama asıl zorluk her aşamada bu ikisinin neler yarattığını anlayabilmektedir. belli bir dönemde hukukunun özü, genellikle o sıradaki kabullere uygun düşer; biçimi, işleyişi ve istenen sonuçları verebilmesi ise daha çok geçmişine bağlıdır."
1882 yılında kendisi için kurulan weld kürsüsüne profesör olarak atandı ve aynı sene massachusetts eyalet yüksek mahkemesi yargıçlığını kabul etti. yirmi yıl sonra supreme court'a atandı ve otuz sene bu görevi sürdürdü. çağının en yetkin yargıçlarından biri olan holmes, karara karşı görüşlerini olağanüstü bir biçimde dile getirmesiye tanındı. muhalefet şerhi yazmanın belki de en önemli sanatçısı, yasamanın mahkemelerin işi olmadığına inanıyor, halkın seçtiği temsilcileri aracılığıyla yasama fonksiyonunun ifa edilebileceğini düşünüyordu. clear and present danger ilkesinin mucidini son bir anekdot ile bitirelim. yıl 1933, holmes yüksek mahkemeden emekliye ayrılmış, franklin roosevelt ile karşılaşmışlar. daha doğrusu roosevelt, 92lik genci platon okurken görmüş. esbabı mucibesini sorduğunda ise aldığı cevap oldukça açık olmuş; holmes kendini geliştiriyormuş da...