Ancak polyester çabuk eridiği için giysi yapımında kullanmaya uygun değildi. Du Pont`un polyester yerine poliyamid kullanmasıyla, bildiğimiz naylon ip 1938`de , ilk naylon çorap ise aynı yirket tarafından bir yıl sonra üretildi. İlk satışın gerçekleştirildiği 1940 yılının Mayıs ayında dört günde tüketilen çorap miktarı 4 milyon adetti. Daha sonra II. Dünya Savaşıyla birlikte Du Pont şirketi naylonu paraşüt,ip ve çadır yapımında kullanmaya başladı.
Tabakalar halindeki naylonların birleştirilmesiyle üretilen arkası dikişli naylon çoraplar, son derece seksi bulundu. Dikişli naylon çorap bulamayan kadınlar ise bacaklarının arkasına kömür ve göz kalemi ile yukarıdan aşağıya doğru dikiş çizgisi çizmeye başladılar.Külotlu çorabın da ortaya çıktığı 1960`larda ipek ip karıştırılarak kullanılmaya başlanan Likralı çorap`lar ise daha esnek, hafif ve zarif görünümlüydü. Bugün ideal esneklikteki çoraplar yüzde onbeş ila yüzde yirmi oranında ipek içermektedirler.
Gün boyunca bacakların şeklini alan çorapların eski formuna gelmesi ve dayanıklı olması için her akşam soğuk suda , sabunla elde yıkanması ve kendi kendine kurumaya bırakılması yeterli olmaktadır.
Çabuk kaçan naylon çoraplara karşı Japonlar 2003 yılında sprey çorap geliştirmiştir. Türkiye`de bulunan ve 50 gramlık kutularda toz halinde satılan sprey çoraplara, bacaklar yukanmadıkça bir şey olmamaktadır. Naylon çorap ülkemizde ise genellikle Türkiye`de ilk üretim yapan Parizien markasıyla girdiğinden dolayı bu isimle de anılmaktadır.
Naylon çorapların pek çok farklı çeşidi üretilmiştir. Selülit önleyi çoraplarda A vitamini, kafein ve mentol bulunurken, nemlendiricili çorap çeşitleri ise E vitamini içermektedir. Antibakteriyel çoraplar ise her türlü bakteri ve mantara karşı koruma sağlamakta ve koku oluşumunu engellemektedir. Her üç çorap çeşidi de 30 yıkamaya kadar özelliklerini yitirmemektedirler.