Bir uzman doktor, bakire ve bakire olmayan kızı, vaginanın ağzını bir dereceye kadar örten kızlık zarını kontrol etmekle ayırdedebilir. Herhangi bir kimse de, bir noktaya kadar aradaki ayrımı anlayabilir.
Örneğin ilk birleşimde kanama oluşup, oluşmayışı bunu gösterebilir. Kızlık zarı, kızlık çağındaki spor faaliyetleri ya da vücut hareketleri yüzünden, bir dereceye kadar yırtılmış olabilir, fakat öte yandan, o kadar da esnek olabilir ki, cinsel birleşimden sonra bile hiç yırtılmadan kalabilir. Erkeğin cinsel deneylerinin olup olmadığı tıp açısından tesbit edilemez.
Bu avantaj sayesinde birçok erkek kendilerinin cinsel ilişki kurmalarını önemsemez; oysa ki evlenecekleri kızın bakire olmasını ister. Bu isteğe karşılık, bakire olmayan kız, kendisine biraz deneyin yararlı olacağına inanır. Eskiden yeni evli kadın geniş görüşlüydü; kocasının başka kadınlarla olan evlilik öncesi ilişkilerinin, evlilikte yararlı olacağını düşünürdü.
Çağ geliştikçe her iki cinsin de aynı haklara sahip oldukları görüşü, gitgide kuvvetlendi. Evlenilecek kızın mutlaka bakire olması gerektiği düşüncesine karşı sesler yükselmeye başladı. Kadın hakları savunucuları, erkeğe meydanı boş bırakmanın, buna karşılık hangi koşullar altında olursa olsun, kadının kızlığını yitirmesi durumunda toplumda küçük görülmesinin, haksızlık olduğunu ileri sürmektedir.
Bugünkü genç kuşağın namus üzerine düşünceleri insanı ürkütmektedir. Fakat bunda daha da ürkütücü olan, böyle düşünceleri dejenere eden, yetişmekte olan kuşatır. Geçenlerde gördüğüm bir gazete resminde, bir direnme yürüyüşünde taşınan pankarttaki şu yazıyı okudum: "Namus denen şeyi bırakalım!" ve gene genç kızların taşıdığı bir pankartta da, "Namus: Saçmalık!" yazılıydı.
Bu, eşit haklar kavramının dışına çıkmaktadır. Bu, sırf direnmek için bir direnmedir. Kadınlar yönünden bu davranış, daha önce belirtilen pettinge bağlanabilir. Petting sınırları aşılırsa yukarda değinildiği gibi, bu eşit haklar düşüncesinin yanlış şekilde yorumlanışı doğar.
Kısaca söylemek gerekirse, kadın hiç bir devirde bakire olduğunda, değerinden yitirmemiştir. Günümüzde tek ayrım, bakireliğin evlenme konusunda başlıca koşul olmayışıdır.
Erkeklerin çoğu, eşlerini kadın yaptıkları ve eşlerini seven ilk erkek oldukları için mutludur ve bundan gurur duyar. Bu tatmin ve gurur duygusu, mutlu bir evlilikte önemli rol oynar.
Kadınlar şunu bilmelidir: Bekar bir erkek, bakireliğin ve namusun değerini, kendi çıkarı için küçültmek eğilimindedir. Fakat kendi evliliği için, büyük bir olasılıkla bakire olan bir kızda diretecektir. Erkek cinsel deneyleri olmadığını savlayabilir.
Bakirelik, değerini kendi içinde taşımaktadır; bu ancak, daha sonra pişmanlık duyulmayacaksa, erkeğin ve kadının birbirlerini gerçekten sevdiklerine emin olunduğunda feda edilmelidir. Kadın, sevdiği erkeğe herşeyi verdikten sonra, o erkeği yitirse bile, hiç bir şekilde suçluluk duygusu duymayacak, eleştirilere aldırış etmeyecektir. Sevdiği erkeğin anısı onda değerini koruyacak ve kadın onu sevdiği için pişmanlık çekmeyecektir.