Türk darbukası çalarak başlamış, kendini geliştirmek üzere "bu müziğin en iyi icra edildiği yere", Mısır`a gitmiş, Omar Khayrat, Mohammad Fuad, Fethi Seleme, Amr Diab gibi Mısır`ın en ünlü ve usta müzisyenleriyle çalışmış ve kendine özgü bir teknik yaratmıştır. Bu teknik özellikle imkan verdiği hızla çok ilgi çekmiştir.
Mısır`dan dönüşünde "Mısırlı" lakabını almıştır ve dünyada da böyle tanınmaktadır. Mısır`da ise "Ahmed-i Türki" adıyla anılmaktadır. Mısır`dan sonra gittiği İspanya`da flamenko müziğini de tarzına dahil etmiştir. Mısırlı Ahmet`in teknik ve ritmleri caz, flamenko, Latin Amerika, Hint ve Arap müziğine pek çok müzik türünden izler taşımaktadır.
Mısırlı Ahmet, müziğe bakışını ve Mısır tecrübesini 14 Aralık 2005 tarihli Milliyet Pazar`a şöyle özetlemiş;
Mısırlı sanatçıların CD`lerini dinleye dinleye bozdum. Adamlar uçmuş. Ben onlara yeni ne diyeceğim! "Vardır Ahmet, senin de diyeceklerin, vardır" diyerek başladım. Böylece yeni bir teknik yarattım. Bu darbukada bir milattır. Sonra onu geliştirdim.Çölde o sessizlikte çok ilginç tonlar duydum. Orada kalbinizin sesini duyabiliyorsunuz çünkü. 90`lardan sonra darbukada bana feyz verebilecek bir şey kalmamıştı. Doholle çalmaya başladım. Dohollede çıkan sound`ları ben de şaşkınlıkla seyrediyorum. "Allahım vakit yetecek mi? Ben ölmeden bu mevzuyu toparlayabilecek miyim?" diyorum. O kadar kısa bir ömrümüz var ki. Hiç zamanım yok. En büyük idealim ölmeden önce muhteşem bir solo yapmak. Yani "Daha iki saat önce acayip çaldı, rahmetli oldu. Buyrun atleti de burada, hala kurumamış" demeleri.
Solo Albümleri
- Great Masters of Mediterrenean / Natural Moments (2005)
- The Search (2001)
- Mel de Cabra (2000)
- Oriental Dance and Percussion (1993)
}