Milli Egemenlik

Kısaca: Milli egemenlik, Egemenliğin, yani devleti kuran, yöneten en üstün gücün, kişilere veya belli zümrelere değil, doğrudan doğruya millete ait olmasıdır. Cumhuriyetçilik ilkesini bütünler. ...devamı ☟

Milli egemenlik, Egemenliğin, yani devleti kuran, yöneten en üstün gücün, kişilere veya belli zümrelere değil, doğrudan doğruya millete ait olmasıdır. Cumhuriyetçilik ilkesini bütünler.

Gerçek cumhuriyet egemenliğin millete ait olduğu cumhuriyettir. Atatürk, TBMM`nin toplanmaya başladığı ilk günden başlayarak sırası geldikçe bütün gücün millette olduğunu belirtmiştir. O`na göre, ``millet her türlü isteğini yerine getirme gücüne sahiptir. Millet girişimlerinin önüne geçebilecek hiçbir kuvvet yoktur.``

Türkiye Cumhuriyeti, Türk Milleti`nin egemenliğini kendi eliyle kullanmasından doğup gelişmiştir. Egemenliği milletinin elinden almak artık düşünülemez. 

Anayasamızın "Egemenlik" başlıklı 6. maddesi aynen şöyle demektedir: "Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz."

Toplumda hiçbir kimse, hiçbir zümre, hiçbir sınıf ya da gurup, doğrudan üstün emretme gücüne sahip olamaz. Toplumda üstün emretme gücünün tek kaynağı ve tek sahibi milletin kendisidir.

Önemli olan, Milli Egemenlik fikrinin genç nesillerce, ruhunda ve anlamında gönülden benimsenmesi ve onu yaşatmasıdır.

Milli Egemenlik

Milli Egemenliğin en kısa tanımı şudur; "Egemenliğin tek meşru kaynağı ve sahibi Millettir." Millet iradesi, fertlerin iradelerinin bir araya gelmesinden ve kaynaşmasından oluşmaktadır. Milli egemenlik, milletin bölünmez iradesini temsil eder.

Atatürk'e göre, toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin devamlı şekilde sağlanması ve korunması ancak ve ancak tam ve kesin manasıyla milli egemenliğin kurulmuş olmasına bağlıdır. Bundan dolayı hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası milli egemenliktir.

Atatürk, "Türküm" diyen her insanın vatan toprakları üstünde ayrıcalıksız ve kaynaşmış bir Türk ulusunu temsil ettiğini özellikle vurgulamıştır. "Egemenlik Kayıtsız Şartsız Ulusun Olacaktır" ilkesi doğrultusunda hiç bir güç, hiç bir iç ve dış kuvvet bu hakkı ulusun elinden alamaz. Ulusumuz, en kutsal varlığı olan bağımsızlığını gerektiğinde canı pahasına korumuştur ve her zaman da koruyacaktır.

Misak-ı Milli

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ulusal sınırları içinde bir "ulus devlet"dir. Bu sınırlar, kurtuluş savaşının ardından "Misak-ı Milli" ile tespit edilen vatan topraklarının bütününü ifade eder.

Birinci Meclis'in temeli; "Müdafaa-i Hukuk"tur. Müdafaa-i Hukuk'un özü ise "Ulusal Egemenlik ve Tam Bağımsızlık"tır. Tam bağımsızlık, Kuva-yi Milliye anlayışı ile ruh bulur. "Ulusal Güçler" demek olan Kuva-yi Milliye ise, Türk Milleti'nin onurunu temsil eder.

Kongreler

Milletten alınan gücü esas kabul eden ve Türk Milleti'nin bağımsızlık mücadelesine önderlik eden Mustafa Kemal'e göre Kongreler ve Meclis demek, ulus demektir. Bu amaçla 1919'da Samsun'dan başlattığı halk hareketinin ardından gerçekleştirdiği Amasya, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile halkın iradesini Mustafa Kemal filizlendirmiştir.

1919 Amasya Bildirisi ile ilan olunan, "Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" parolası, Erzurum ve Sivas Kongreleri'nde de benimsenmiş ve kurulacak olan Büyük Millet Meclisi'nin temel dayanağını oluşturmuştur.

İlk Meclis

Mustafa Kemal'in Anadolu'da toplanmasını istemesine karşın, 12 Ocak 1920'de İstanbul'da toplanan Meclis, Erzurum ve Sivas Kongreleri'nin esaslarını Misak-ı Milli ilkesi doğrultusunda kabul ve ilan etmiştir.

16 Mart 1920'de İstanbul'un İtilaf Devletleri tarafından fiilen işgali edilmesi üzerine Meclis dağılmış ve Milletvekillerinin bir kısmı İngilizler tarafından tutuklanmıştır. Bunun üzerine Mustafa Kemal, valiliklere ve kolordu komutanlıklarına talimat vererek, Ankara'da toplanacak fevkalade yetkilere sahip bir meclise yeni temsilciler seçmelerini bildirmiştir.

Bu çağrının neticesinde, 23 Nisan 1920'de yurdun her bölgesinden gelen millet temsilcileriyle Ankara'da Büyük Millet Meclisi açıldı. Mustafa Kemal, millet iradesini ve egemenliğini temsil eden bu Meclis'e başkan seçilerek, artık Türk bağımsızlık mücadelesinin her bakımdan, askeri, siyasi ve sosyal lideri olmuştur. Egemenliğin padişaha, bir sınıf veya zümreye değil, Türk Milleti'ne ait olduğu gerçeğini devlet hayatımıza kazandıran Atatürk'tür.

Artık Türk Milleti'nin iradesi, kararları ve sesi, onun yegane temsilcisi olan Büyük Millet Meclisi aracılığıyla bütün dünyaya duyurulmuş olmaktaydı. Büyük Millet Meclisi ile Türk Milleti, varlığını ve kaderi üzerindeki hakimiyetini resmen ilan etmiştir.

Milli mücadele, Türk ulusunun bağımsızlığına olan düşkünlüğünün ve zafere duyduğu sarsılmaz inancın tam desteğiyle, Birinci Meclis'in önderliğinde kazanılmıştır.

20 Ocak 1921 tarihinde hazırlanan ilk Anayasamız'da da, hakimiyetin kayıtsız şartsız milletin olduğu ilkesi esas kabul edilmiştir. Halkın kendi kaderini kendisinin tayin etmesi en tabi hakkıdır. Kanun yapmak ve yürütmek yetkileri, milletimizi temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde toplanmış ve buradan tecelli etmiştir. 1921 Anayasası ile, Amasya genelgesinden itibaren gelen ve yerleşen maneviyat ve kanaat resmi bir nitelik kazanmış ve bu Anayasa metni ile artık hukuki hüvviyete bürünmüştür.

Cumhuriyet

Milli hakimiyetin tesis edilmesini takiben, sıra, yeni kurulan Türk Devleti'nin sağlam, demokratik ve çağdaş temeller üzerine oturtulmasına gelmişti. 29 Ekim 1923'de Cumhuriyet'in ilan edilmesinin ardından Atatürk, en kısa zamanda bunun gereği olan demokrasiye geçilmesini öngörmekteydi. Büyük önder Atatürk'ün bundan yıllarca evvel Cumhuriyet'e dair ifade ettiği düşünceler, bugün hala bazı batılı ülkelerin ulaşmaya çalıştıkları idealleri temsil etmektedir.

Cumhuriyet'e sahip olmaktan ziyade asıl önemli olan, Cumhuriyet'in ilkelerine layık olmaktır. Bağımsızlığın, milli egemenliğin ve demokrasinin kıymetini bilen, erdemli ve özverili Cumhuriyet gençlerine sahip olmak, Türkiye'nin en büyük hazinesidir. Şehitlerimiz pahasına, yokluklar ve acılar pahasına savaş alanlarında kazanılan zaferler; siyasi, ekonomik ve kültürel zaferlerle pekiştirilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin ebedi ilerleyiş yolu işte bu noktadan geçmektedir.

Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti, bu fikirler, bu düşünceler üzerine kurulmuştur. Mutlu ve güçlü Türkiye ülküsü, bu görüşlerin yaşamasına ve kuşaktan kuşağa canlı bir meşale olarak devredilmesine bağlı bulunmaktadır.

Mustafa Kemal ATATÜRK diyor ki:

"Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir. Ben milletimin ve büyük ecdadımın en kıymetli mirasından olan istiklal aşkı ile yaratılmış bir adamım. Çocukluğumdan bu güne kadar ailevi, hususi ve resmi hayatımın her safhasını yakından tanıyanlarca bu aşkım bilinir. Bence bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın yerleşmesi ve yaşaması mutlaka o milletin hürriyet ve istiklaline sahip olmasına bağlıdır. Ben şahsen bu saydığım özelliklere çok ehemmiyet veririm ve bu özelliklerin kendimde varlığını iddia edebilmek için milletimin de aynı özellikleri taşımasını şart ve esas bilirim. Ben yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri gerektirdiği takdirde insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet gereğinden olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin de bu arzusundan vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım."


(23 Nisan 1921 Hakimiyet-i Milliye Gazetesi)

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Ulusal egemenlik
3 yıl önce

Ulusal Egemenlik ya da millî hâkimiyet, devletin gücü olan egemenliğin doğrudan doğruya ulusa ait olmasıdır. Millî egemenlik, ulus egemenliği ya da hâkimiyetimilliye...

Ulusal egemenlik, Ulusal egemenlik
Milli Egemenlik Partisi
3 yıl önce

Milli Egemenlik Partisi, 19 Temmuz 2002 tarihinde "Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi" (CDP) adıyla Anayasa Mahkemesi eski başkanı ve geçmişte Atatürkçü Düşünce...

Millî Egemenlik Stadyumu
6 yıl önce

Milli Egemenlik Stadyumu, önceden Alanyaspor'un günümüzde Alanya Kestelspor'un kullanmakta olduğu ve 2011 yılına kadar 3.750 seyirci kapasiteli olup 2011...

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
3 yıl önce

Konseyi, bu bayrama resmî olarak "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" adını verdi. Hâkimiyet-i Milliye Bayramı (önceleri 1 Kasım, sonra 23 Nisan), saltanatın...

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 11 Ekim, 13 Eylül, 16 Mart, 18 Eylül, 1919, 1920, 1921, 1922, 1923, 19 Mart
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir
6 yıl önce

“Ulusal Egemenlik ve Tam Bağımsızlık”tır. Tam bağımsızlık, Kuvâ-yi Milliye anlayışı ile ruh bulur. “Ulusal Güçler” demek olan Kuvâ-yi Milliye ise, Türk...

Egemenlik, kayıtsız, şartsız milletindir!, Türkiye Cumhuriyeti
Meclis parkı
6 yıl önce

Ankara'nın Çankaya ilçesinde bulunan bir şehir parkıdır. Resmi adı Milli Egemenlik Parkı olsa da, Türkiye Büyük Millet Meclisi arazisinin etrafını çevrelemesinden...

Ulus devlet
3 yıl önce

Buradan hareketle egemenliğin kraldan alınarak halka verilmesi süreci içinde milliyetçi akımların güç kazanması, milli egemenlik fikrinin kitlelerde...

Atatürk Bulvarı, Ankara
3 yıl önce

ve Sanatkarlar Konfederasyonu binası önü TBMM Ata Kompozisyonu TBMM Milli Egemenlik parkı içi Öpüşenler Kuğulu Park içi Su Perilerinin Dansı Kuğulu Park...