Milli Birlik, Beraberlik ve Ülke Bütünlüğü

Kısaca: Millî Birlik ve Beraberlik ilkesi, Atatürk milliyetçiliğinin zorunlu bir sonucudur. Bu görüş ve anlayışa göre, millet ülkesiyle birlikte bölünmez bir bütündür. ...devamı ☟

Milli Birlik, Beraberlik ve Ülke Bütünlüğü
Milli Birlik, Beraberlik Ve Ülke Bütünlüğü

Milli Birlik ve Beraberlik ilkesi, Atatürk milliyetçiliğinin zorunlu bir sonucudur. Bu görüş ve anlayışa göre, millet ülkesiyle birlikte bölünmez bir bütündür.

Atatürk, Türk milleti bir bütün haline gelmeden Kurtuluş Savaşı`nı başlatmamıştı. Ancak bölücü, zedeleyici akımları ve ayaklanmaları bastırdıktan sonra başarı yolları kendisine açılmıştır. Atatürk konuşmalarında, sırası geldikçe, hem zaferin hem de inkılapların milli birlikle gerçekleştiğini belirtmiştir. O, hiçbir zaman vatanı milletten ayrı düşünmemiştir.

Madem ki millet aynı ideale bağlı insanların oluşturduğu bir birliktir, o halde insanların üzerinde yaşadığı vatan parçası da bir bütündür, kutsaldır. Bölünemez, parçalanamaz. Bunun aksini düşünmek milliyetçiliği inkar etmek olur. Milliyetçilik inkar edilecek olursa Türk varlığı da sona ermiş olur. Atatürk İlkeleri

İlhami Sayan - 3 yıl önce
Ülkenin birliği milli menfaatler açısından anlaşılabilir mantıklı bir tanımlamadır ancak "ülkenin bütünlüğü" tabirinin bir milletin ufkunu daraltan. iddialarını küçülten, uluslararası ilişkilerde ve güç dengelerinde, konjonktürel fırsatlarda yeni imkanlara kavuşmada ve milli havsalanın oluşumunda olumsuz sonuçlara netice verecek bir tabirdir. "Ülkenin bütünlüğünden" bahsetmek, bütün olduğunu iddia etmek eksiksizdir, başka parçası yoktur demektir. Oysa bir insan ömrü kadar zaman önce kaybettiğimiz Batı Trakya, Kafkasya, Kerkük, Halep, Batum, Kıbrıs, 12 Adalar ve sair yerler bu bütünün daha düne kadar bir parçası idi. Ülkenin bütünlüğünü iddia ettiğimiz tarihlerde Hatay dahi bu bütünlüğün içinde değildi. Peki Hatay ek midir, yoksa bütünün yeniden dahil edilen parçası mıdır? Bu sebeplerle "ülkenin bütünlüğü" tabirinin ufuk açısından sakıncalı olduğunu düşünüyorum. Cismini kaybettiklerimizin bari ismini kaybetmeyelim, gerçekliğini kaybettiklerimizin bari hayalini ve arzusunu kaybetmeyelim derim. Osmanlı Devleti Kırım'ı Rusyaya kaptırınca oradaki yazlık sarayına gelen Rus İmparatoruna uzun yıllar her yaz "Hoş Amedi"ye, hoş geldine elçilerini göndermiştir. Yani bugün sende olabilir, ev sahibi biziz hatırlatması...Biz de bu küçük Asya çıkıntısında değil, 3 kıtada sonradan gelenlere "Hoş Geldiniz" diyebilelim...

Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.