Sinema Tiyatro dergisinin açtığı yarışmada birinciliği kazanarak bu dergide yayımlanan ve ertesi yıl Gençlik Tiyatrosu`nda Yurdaer Ergen`in rejisiyle sahnelenen bu oyun, 1961 yılındaysa Ankara Devlet Tiyatrosu`nca Atina`da sergilendi.
Daha sonraları Ferit Tüzün tarafından bestelenerek operaya da uyarlanan eser başlangıçta tek perde olarak yazılmıştı.Yazar ilerleyen yıllarda yaptığı eklemelerle oyuna şimdiki halini vermiştir. Oyunlarında tarih ve mitologyadan sıkça yararlanarak tiyatromuza Akad`ın Yayı, Kurban, Troya İçinde Vurdular Beni gibi eserler kazandıran Dilmen`in bu oyunda yararlandığı Frig mitinin konusuna göz gezdirelim:
Kral Midas bir gün Tmolos Dağı`nın yamacında dolaşırken Apollon ile Pan`ın yarıştıklarını ve bu yarışmaya yargıç olarak dağ tanrısı Tmolos`u seçtiklerini görür. Apollon`un lirini de Pan`ın flütünü de dinleyen Midas, flütün sesini çok beğenir.
Tmolos Apollon`a verir ödülü ama yarışmaya tanık olan Midas flütü daha çok beğendiğini söyleyince Apollon Midas`ın kulaklarını uzatıp eşek kulağı haline getirerek intikamını alır ondan.
Midas eşek kulaklarını sivri külahı ile bir süre saklarsa da saçını sakalını her gün tıraş eden berberin görmesini engelleyemez.Berber kimseye açmadığı bu sırdan kurtulabilmek için toprağa bir delik kazar ve içine eğilerek “Midas`ın kulakları eşek kulaklarıdır.” diye fısıldar ama kazma vurduğu yerin çevresindeki otlar, kamışlar yel estikçe dile gelerek “Midas`ın kulakları eşek kulaklarıdır.” Diye yankılanmaya başlarlar.
Göngör Dilmen`in hareket noktası olarak aldığı bu Frig miti oyunun yalnızca bir bölümünü oluşturuyor. Yazarın elinde hacim kazanan bu öykü oyun ilerledikçe Midas`ın gülünç dramına dönüşüyor.
Mitte kişiliğinden bahsedilmeyen Kral Midas, oyunda karşımıza egoist, gururlu biri olarak çıkıyor. İki tanrının yarışına yargıç olarak seçilmiş ve bundan mutluluk duymaktadır. Bu yolla tanrılar katına yükseldiğini düşünmektedir. Zaten oyunun teması ve Kral Midas`ın trajik hatası bu noktadan doğuyor; hem gururlu, erişilmez tanrılar katında bir kral, hem de halktan yana görünmeye çalışan bir kişiliktir Midas ve bu tavrı yüzünden kendisine ve etrafına yabancılaşacaktır oyun ilerledikçe. Midas`ın sırrını açık ederek olaylar dizisinin ikinci kısmını başlatan berber ise bir kilit karakter olmanın yanında oyunun komiğinin de büyük kısmını üstlenen bir karakter. Halk tavrının tek bir kişide yoğunlaştırılmış hali gibi; meraklı, heyecanlı ve Kral karşısında birey olarak çaresiz.
Oyunun başında yaptıkları sanat için sanat, toplum için sanat tartışmasıyla oyundaki duruşlarını belli eden tanrılardan Apollon elit kesimin, Pan ise halk kesiminin temsilcisi gibi duruyor. Pan`ın bütün şen şakraklığına karşın Apollon gururlu ve hiddetli bir tanrı. Yenilmeyi hazmedemeyip Midas`ı cezalandırması da bu yüzden.
İçine tanrıların, satirlerin, kadınlar korosunun girdiği oyunun büründüğü neşeli, masalsı havayı dilin şiirselliği pekiştiriyor.Klasik dramatik yapı ile serim,düğüm,çözüm şeklinde gelişen oyunun dili ve yarattığı kıpır kıpır atmosfer, Antik-Yunan komedyalarını hatırlatıyor. Tutkunun sürüklediği, felakete doğru yol alan Kral Midas`ın hikayesi, bu perspektiften bakıldığında 40 yıldır etkisini kaybetmeyen -ve kaybedecek gibi gözükmeyen- bir siyasi hicvi de içeriyor.