Kuruluş
Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP), 10 Eylül 1994 yılında kuruldu. Kuruluş Kongresi (1. Kongre) belgeleri, onun teorik, siyasal ve örgütsel temellerini oluşturur. `Birlik devrimi` olarak ifade edilen bu tarihi gelişme, `komünistlerin birliği` düşüncesine sahip parti önceli örgütlerin, `89`dan itibaren örgütler içinde ve örgütler arasında yürüttükleri bir mücadelenin ürünüdür. 1991`de TDKİH ve TKİH birleşir. Yıllar süren mücadelenin sonucunda Eylül 1994`te TKİH ve TKP-ML Hareketi Birlik Kongresini toplarlar ve MLKP-K kurulur. Eylül 1995`te toplanan 1. Parti ve Birlik Konferansı, MLKP-K ile TKP-ML (YİÖ) arasındaki birliği sağlar ve `Kuruluş` ekini kaldırır. Böylece MLKP, dört komünist örgütün birleşmesiyle oluşur.MLKP`den önceki komünist hareketler
Türkiye`de ilk komünist örgüt, yani TKP, 1920 yılında Mustafa Suphi ve yoldaşları tarafından Baku`de kurulur. Komünist Enternasyonal`in desteğini alır. Teorisi ve eylemi ile Marksist-Leninist bir çizgide faaliyet yürütür. O dönemde, Türkiye`de emperyalist işgale karşı mücadele yürütmek için M. Suphi ve arkadaşları, Türk devleti ve Mustafa Kemal`in bilgisi dahilinde ülkeye girerler. Ne var ki, Ekim Devrimi ve sosyalizm pratiğinin yarattığı sempati ve çekicilik, Türk egemen sınıflarını da korkutur. Onlar, 29 Ocak 1921 tarihinde M. Suphi ve 15 yoldaşını Karadeniz`de boğdururlar. Bu, TKP için büyük bir darbeydi. M. Suphi`den sonra TKP, Türkiye`de burjuva Kemalist iktidarı destekler. Kürt sorunu karşısında sosyal şoven bir çizgide yürür. M. Kemal`den `demokratikleşme`, hatta `sosyalist devrim` beklentisi içine girir. TKP, bu yıllarda oportünist bir nitelik taşır.TKP, 1956`dan sonra modern revizyonizmin Türkiye kolu haline gelir. Devrim ve sosyalizm mücadelesinde dikkate alınır politik bir etkisi ve eylemi ortaya çıkmış değildir. O nedenle, 1921-1971 arası dönem, 50 yıllık TKP revizyonizminin pasifizm ve reformizm yılları olarak adlandırılır. Bu anlamda 1971 devrimci hareketi, 1921 M. Suphi önderliğindeki TKP`nin dışında kendi öncesinde ciddi bir devrimci miras alarak doğmamıştır.
1971 yılında devrimci örgütler olarak doğan THKO, THKP-C ve TKP-ML, 50 yıllık revizyonizmi, sınıf işbirliği ve reformizmi devrimci düşüncesi ve eylemi ile parçalarlar.
1960 yıllarda toplumsal farklılaşma ve sınıf çelişkilerinin derinleşmesi, Kürt ulusal bilincinin gelişmesi, dünyada 1968 antifaşist ve antiemperyalist gençlik hareketlerinin etkisi Türkiye ve K. Kürdistan`da da işçi sınıfı, emekçi yığınlar ve üniversiteli gençlik hareketi dalgasının gelişmesine yol açtı. Bu yıllarda gençliğin NATO ve 6. Filo`ya karşı mücadeleleri, işçi sınıfının 15-16 Haziran Direnişi, TİP`in 15 kişiyi parlamentoya göndermesi vd. olgular ilerici, devrimci ve sosyalist düşünceleri kitleler içinde maddi bir güç haline getiriyordu.
12 Mart 1971`de askeri bir darbe gerçekleşir. Bu faşist darbeyi ABD emperyalizmi destekler. İşbirlikçi Türk burjuvazisi ve generalleri, 1961 Anayasası`nın sağladığı kısmi hak ve özgürlüklerin `toplumsal harekete bol geldiğini` belirterek, baskı, yasak ve sınırlamalara yöneldiler. Yukarıda isimlerini verdiğimiz devrimci örgütler, eşitsiz güç ilişkileri koşullarında askeri faşist darbeye karşı savaşarak bir yenilgi aldılar. Onlar, Türkiye ve K. Kürdistan devrimi, devrimcileri ve komünistleri için zihinlerde silinmez devrimci değerler ve gelenekler, büyük bir miras ve kazanımlar bıraktılar. Onlardan bugüne taşınan devrimci irade ve mücadele kararlılığı, devrimci dayanışma ve siper yoldaşlığı devrimci hareketin mayası olmaya devam ediyor.
Şüphesiz ki, `71 yenilgisi ve Uluslararası Komünist Hareketin durumu, Türkiye devrimci hareketi saflarında da tartışılır. THKO`nun kadroları ve THKP-C`nin bazı kadroları kendi küçük burjuva maceracı çizgilerine, Kürt ulusal sorunu ve Kemalist iktidar dönemine ilişkin görüşlerine eleştirel yaklaşırlar. Sosyal emperyalist SB ve modern revizyonizme karşı mücadele yürütmeye karar verirler. ÇKP-AEP çizgisinde yer alırlar. TKP-ML ise baştan beri bu çizgide yer alır. 1970`li yılların ikinci yarısında THKO yerine TDKP kurulur. Aynı süreçte TDKP ile birleşen TİKB, ayrılarak yeniden grup olarak faaliyet yürütür. Yine TDKP`den 1980`li yılların ikinci yarısında TDKİH adlı başka bir grup ayrılır. THKP-C yerine ise THKP-C ML (daha sonra ismi TKİH olur) kurulur. TKP-ML, bazı teorik ve siyasal görüş farklılıklarından dolayı TKP-ML ve TKP-ML Hareketi olarak ikiye bölünür. 1978`de TKP-ML (YİÖ) ise, TKP-ML Hareketi`nden kopar. Diyebiliriz ki, devrimci hareketin bazı kaçınılmaz ayrışma ve saflaşmaları yanında, zorlama ayrılıklara dayalı kopuş ve bölünmeleri de yaşandı.
1979 yılına kadar bu örgüt ve gruplar, ayrı durarak ama gerek UKH`te gerekse birbirlerinden etkilenerek paralel bir teorik ve siyasi gelişim çizgisi kaydettiler. Belki siyasal çizgileri, örgütsel çalışmalarında bazı ileri-geri farklılıklar taşıdılar; ancak, sosyal pratikleri aynı zemin üzerinde yürüdüklerini gösteriyordu.
Bu grupların bir bölümü, 1979`da ÇKP`nin ileri sürdüğü `3 dünya teorisi`nin reddi ve Mao Zedong Düşüncesi`ne karşı bir mücadeleden sonra kendisini komünist grup olarak ilan eder. Görüleceği gibi devrimci ve komünist hareket, dağınık, parçalı ve devrimci kendiliğindenci durumdayken askeri faşist cunta saldırılarıyla yüz yüze kalır.
MLKP
Türkiye`de bir devrimci savaş örgütü gibi örgütlenemeyen, örgütsel ve siyasal pratiği devrimci kendiliğindencilikle karakterize olan parti, grup ve örgütler, 1980 askeri faşist darbesi karşısında ideolojik, siyasi ve örgütsel sonuçları ağır olan ciddi bir yenilgi aldılar. On binlerce devrimci kadro ve militan tutsak düştü, yüz binlerce devrim taraftarı işkencelerden geçirildi, binlercesi katledildi. 1980-1987 yılları arasında devrimci çalışmada adeta bir `kesinti` yaşandı, ya da çok zayıf bir çalışma yürütüldü.Bu yıllarda devrimci ve komünist hareket ağır bir yenilgi almışken, Kuzey Kürdistan`da devrimci ulusalcı PKK önderliğinde Kürt ulusal hareketi, kısa bir cephe gerisi hazırlığı ve örgütlülüğü ile gerilla savaşı başlatarak yükselişe geçti.
İşte MLKP, kendiliğindenciliğin ya da tesadüfün ürünü değil, tamamen bu tarihsel dönemde sınıf mücadelesinin kaçınılmaz temel bir ihtiyacı olarak ortaya çıktı.
Zira, İstanbul`da 1987 Netaş grevi, adına Bahar Eylemi denilen 1989 işçi sınıfı hareketi dalgası ve Zonguldak maden işçilerinin genel grev ve direnişi, komünist bir önderlik boşluğuna ya da zayıflığına çarpıcı bir şekilde işaret ediyordu.
Kürt ulusal kurtuluş mücadelesi, bir devrim düzeyine erişmiş ve Türkiye`de `devrimci bir işçi hareketinin yaratılması` göreviyle birleşik devrimci bir mücadeleyi ilerletmenin koşulları doğmuştu. Kürt ulusal hareketiyle enternasyonal dayanışma görevi bütün yakıcılığı ile dayatıyordu. Şüphesiz ki, bu tarihsel ve siyasal görevleri yerine getirmek, ancak komünist hareketin dağınık, parçalı ve etkisiz durumuna son vermekle mümkün olabilirdi.
Bu siyasal koşullarda doğan birlik arayışı ve girişimi, aynı zamanda `89-`91`de SB, Doğu ve Orta Avrupa ülkelerinde modern revizyonist çözülme sürecinin yarattığı ideolojik ve örgütsel yıkıma ve emperyalist burjuvazinin sosyalizm teorisi ve pratiğine yönelik karşıdevrimci propagandasına yönelik devrimci bir irade ve duruş anlamına geliyordu.
Dolayısıyla MLKP, aynı zamanda ulusal kurtuluş devriminin ortaya çıkardığı tarihsel ve siyasal görevlerin yerine getirilmesi isteğidir. Kürt halkı ile işçi sınıfının devrimci öfkesinin birleştirilmesi ihtiyacıdır. MLKP, Batı`da ikinci bir cephe, işçi sınıfı cephesinin yaratılması tutkusu ve iradesinin eseridir. İşçi sınıfı ve emekçilerin birleşme talebi ve isteğine verilen bir yanıttır.
Parti önceli komünist gruplar, özgün bir birlik çalışması yöntemi ve planı geliştirdiler. Birlik mücadelesinin bu deneyimi, gerek tek tek ülkelerde komünist grup ve güçlerin birliği, gerekse de uluslararası komünist hareketin birliği bakımından önemli bir deneyimdir.
Öncelikle komünist hareketin nesnel bir değerlendirilmesinden hareket edildi. Ve başlıca belirlemeler yapıldı:
Türkiye`de komünist hareket (devrimci hareketin durumu da aynı) dağınık, parçalı, etkisiz ve devrimci kendiliğindencidir. Bu durum, siyasal ve örgütsel bir strateji ve taktiğe, devrimci bir iradeyle komünistlerin merkezileşmesi ve örgütsel birliği görevine işaret eder.
Komünistlerin birliği bir ilke sorunu ve güncel siyasal bir görevdir. Her komünist birey ve grubu ilke düzeyinde ilgilendirir ve geleceğe ertelenemez bir mücadeleyi gerektirir.
Komünist örgütler, yukarıdan ve aşağıdan mücadele ve iradi tartışma planlarıyla birlik iradesi ve eğilimini ortaya çıkarmalıdır.
Birlik çalışmalarında ayrılıklardan değil, aynılıklardan yola çıkılmalıdır. Her örgüt kendi içinde ve örgütler arasında tartışmalar örgütlemelidir. Her gruptan komünistler, bireyler olarak tartışmalara katılmalıdır.
Birlik tartışmaları, ortak eylem ve siyasal pratiğin geliştirilmesi süreci içinde yürütülmelidir. Komünistlerin birliğinin güvencesi politik atılım ve sıçramadır. Ancak gerçek ilişkiler üzerinde bir yakınlaşma ve güven ilişkileri, önyargı ve grupçu duvarları yıkabilir.
MLKP`nin, bu özgün birlik çalışması yöntemi ve deneyimi, uluslararası komünist hareket için bir kazanımdır.
MLKP NE İÇİN SAVAŞIYOR?
MLKP, kapitalizme, ücretli kölelik sistemine son vermek için, işçi sınıfı ve emekçi yığınları özgürlük ve sosyalizm mücadelesinde birleştirmeye, siyasallaştırmaya ve örgütlemeye önderlik eder; bütün ezilenlerin her türlü sorunu ve mücadelesine yüksek bir ilgi ve sorumluluk gösterir.
Kitlelerle çeşitli düzeylerde ilişki kuran MLKP, kapitalist sistemle emekçi yığınlar arasındaki irili-ufaklı her çelişkiyi kitle mücadelesine konu edinir, savaşır ve savaştırır. Kitlelerle ilişki tarzı, onları sürü gören ve aşağılayan burjuva düzen partileri ve yine, kitlelere yukarıdan bakan ve bürokratik ilişki kuran küçük burjuva devrimci parti ve grupların ilişki tarzından farklıdır.
Kuruluş Kongresi`nde, `... ortak, birlikte çalışma içinde dönüştürme` şeklinde tarif edilen bu tarz, kitlelerle mücadele içinde ilişki kurmayı, mücadele içinde değiştirmeyi ve mücadele içinde kitlelerden öğrenerek kendisini de değiştirmeyi kapsar.
MLKP`nin amacı, kapitalizmi yıkmak, sosyalizmi kurmaktır. İnsanlığın kurtuluşu olan proletaryanın kurtuluşu mücadelesine önderlik etmektir. Ve sınırsız, sömürüsüz, sınıfsız ve devletsiz bir dünya için savaşmaktır. Sosyalizm, işçi sınıfı ve emekçi yığınların bizzat kuracağı sistem olduğuna göre, onların, iktisadi, siyasi ve toplumsal yaşama katılmasına önderlik etmektir.
MLKP çalışmaları ve eylemiyle, ulusal ve toplumsal/sınıfsal çelişkilerin düğüm noktası burjuva iktidarın yıkılması ve işçi-emekçi iktidarının kurulması için; işçi sınıfı, emekçi köylülük, kent ve kır yoksullarını, emekçi kadınları, gençliği, Kürt halkını, aydınları sosyalizmi kurmak üzere, antiemperyalist demokratik devrim için savaşmaya çağırmaktadır.
MLKP`nin antiemperyalist demokratik devrim programı, ...İşçi-Emekçi Sovyet Cumhuriyetler Birliği`ne, Türkiye ve Kuzey Kürdistan halklarının gönüllü, özgür ve eşit birliğine dayanır.
MLKP, proletarya ve insanlığın kurtuluşu olan komünizm dünyasına varmak için, proletarya devrimi ve proletarya diktatörlünü savunur, onun için savaşır. Proletarya iktidarı altında restorasyon tehlikesine karşı sert sınıf mücadelesinin devam edeceğine, proletarya diktatörlüğünün gerçek bir demokrasi, sosyalist demokrasi olacağına inanır, bunu hedefler.
MLKP`nin programında Uluslararası Komünist Hareket`in durumuna ilişkin şu tespit yapılır:
`14- 1956`da Sovyetler Birliği`nde iktidarı ele geçiren modern revizyonistler sosyalizmi yıkma, kapitalizmi yeniden kurma sürecini başlattılar. Kruşçev`le başlayıp Brejnev yönetimiyle süren karşıdevrim, Sovyetler Birliği`ni, tekelci devlet kapitalizminin egemen olduğu sosyal emperyalist bir ülke haline getirdi. Proletarya diktatörlüğünün yerine bürokrat burjuvazinin diktatörlüğü kuruldu.
16- Marksist-Leninist teori, emperyalist kuşatma şartlarında sosyalist bir ülkede geriye dönüşü olanaklı görmüş; emperyalist saldırı, içteki karşıdevrimci ayaklanma ve partideki beyaz ihanet bunun nedenleri ve yolları olarak vurgulanmıştı. Sovyetler Birliği`ndeki karşıdevrim partideki bürokratik yozlaşma ve ihanet yoluyla gerçekleşti`
17- 1980`lerin sonunda patronluğunu Sovyetler Birliği`nin yaptığı revizyonist kamp çöktü ve bunu Sovyetler Birliği`nin dağılması izledi. Dünya burjuvazisi bu durumu azgın bir ideolojik saldırı fırsatı haline getirdi ve tüm imkanlarıyla `sosyalizm`in `öldü`ğü, propagandası için kullandı. Bütün bu gelişmelerin ve emperyalist faaliyetin doğrudan bir parçası olarak sosyalizmin çetin mevzisi Arnavutluk`ta da tasfiyecilik yoluyla geriye dönüş yaşandı`
19- Bugün, proleter dünya devriminin nesnel koşulları ile öznel koşulları arasındaki uçurumun doldurulması ve her ülkede işçi sınıfının komünist öncü müfrezelerinin oluşturulup pekiştirilmesi, yaşamsal bir önem taşıyor. Bu görevin yerine getirilmesi, burjuvazinin ideolojik saldırıları ve modern revizyonizmin yeni biçimlerinin yanı sıra Maoizm, Troçkizm ve her renkten revizyonizme karşı kararlı ve uzlaşmaz ideolojik savaşımdan geçmektedir` (Birlik Kongresi Belgeleri, s. 47-48)
MLKP, politik mücadelesinin ana çizgilerini kendi pratiği içinde geliştirdi. Politik taktik ve sloganlar, devrimci irade, öncü müdahale, politik refleks, kapsayıcılık ve birleştiricilik, etkin siyasal kampanyalar, dışa dönük politika, bütün mücadele araç ve biçimlerinin değerlendirilmesi bu ana çizgilerin bazılarıdır.
MLKP, Mart 1995`te emekçi semti İstanbul-Gazi başkaldırısında, hazırlık düzeyi ve ayaklanmayı yayma perspektifiyle bir adım öne çıkar. Faşist rejim, Kurucu Kongre delegesi Hasan Ocak`ı gözaltında katleder. Parti, H. Ocak şahsında gözaltında kayıplara karşı mücadele kampanyası yürütür. Sürecin sloganları, önce, `sağ aldınız, sağ istiyoruz`, sonra `kaybedenlerin listesini istiyoruz`, `Susma, sustukça sıra sana gelecek` biçiminde belirlenir.
Kayıplar kampanyasıyla faşist rejimi köşeye sıkıştıran Cumartesi Anneleri eylemleri başlar. Ve bu mücadele 1996 Martında toplanan Uluslararası Gözaltında Kayıplar Kurultayı ile enternasyonal bir düzeye sıçratılır. Böylece, Uluslararası Gözaltında Kayıplarla Mücadele Komitesi (ICAD), dünyada kayıplar mücadelesinin bir mevzisi olur. Coğrafyamızda kaybetme saldırıları bir dönem geriletilir.
14 Eylül 1995`te Mert FM radyosu, MLKP kızıl müfrezeleri tarafından basılır. 40 dakika boyunca işçi ve emekçi yığınlar parti saflarına çağrılır. MLKP kuruluş bildirisi okunur.
Gazi başkaldırısının yıldönümünde `96 Martında Sultanbeyli ilçesine (İstanbul) MLKP müfrezeleri baskın düzenler, devlet bina ve kurumları uzun süre ateş altında tutulur, tahrip edilir.
MLKP, işçi sınıfı içinde kendisini oluşturmak, işçi sınıfı hareketinden beslenen siyasal bir güç haline gelmek ve farklı kanallardan akışını sürdüren işçi sınıfı hareketiyle komünist hareket arasındaki kopukluğu gidermek için `95 yılı sonunda `1. İşçi Konferansı`nı toplar. Konferans illegal koşullarda gerçekleşir. İşçi Konferansı, katılan kadroların ideolojik, politik ve örgütsel kavrayış düzeylerinin yükselmesine, kapitalizmin güncel eleştirisi ve sosyalizm kavrayışlarının geliştirilmesine, işçi sınıfının iktisadi ve siyasi mücadele bağı arasındaki ilişkinin kavranmasına önemli katkılar sağlar, etkin bir kadrolaşma aracı olarak işlev görür. 2005 yılında ise büyük kentlerde gerçekleşen İşçi Kurultayları, işçilerin özgür kürsülerde kendi sorunlarını tartıştıkları, dile getirdikleri, çözüm arayışlarına girdikleri önemli platformlar olur.
1996 1 Mayıs`ında, kitle hareketinin yükselişte olduğu bir sürece denk düşen parti çalışması ve 1 Mayıs`a yapılan çağrı üzerine 15 bin emekçi MLKP kortejinde yerini alır. Parti, genç bir komünist işçiyi, Hasan Albayark`ı polisle yaşanan çatışmada şehit verir. Partili militanlar, gösterinin ardından patlak veren çatışmaların en kitlesel gücünü oluştururlar.
1996 yılı üniversiteli gençlik mücadelesinde KGÖ, öncü bir müdahale ile gençlik hareketine itiş verir. Genç yapıcılar, diğer gençlik gruplarının `herhangi bir, üstelik de pasif eylem` olarak eleştirip omuz vermedikleri açılık grevini devrimci bir irade ve inatla sürdürürler. Protestoculuğun aşılması anlamına gelen bu eylem, tüm üniversitelere yayılmaya başlar. Ve açlık grevleri, gençlik hareketinin uzun yıllardır biriktirdiği öfke ve enerjiyi açığa çıkarır. 4 Şubat`ta 5 bin genç, yasaklı bulunan İstanbul Taksim Meydanına girer. 5 Şubat`ta ise 3 bin genç Ankara Kızılay meydanını zapt eder. KGÖ, gençliğe yürümesi gereken yola işaret eder: `sokağa, eyleme, özgürleşmeye!`
Gözaltında tecavüz ve taciz, politik kadınlara karşı faşist rejimin sıkça başvurduğu bir saldırıdır. Asiye Zeybek`in bu saldırıya maruz kalan kadınlardan biri olarak başından geçenleri kitaplaştırması, taciz ve tecavüz saldırısına karşı bir mücadelenin kaldıracı yapılır. Komünist kadınlar tarafından 2000 yılında bu konuda bir kurultay örgütlenir. 6 ay süren politik bir çalışmanın ardından Haziran ayında Gözaltında Cinsel Taciz Ve Tecavüze Hayır Kurultayı gerçekleşir. Kurultay, gözaltında, savaşlarda işkenceye, tecavüze uğrayan, cinsellikleri aşağılanan Türk ve Kürt kadınlarının büyüyen onuruna ve sesine ve cesaretine tanıklık eder. Kadınlar maruz kaldıkları tecavüzü haykırarak, işkenceci devleti yargılar. Geniş yankı uyandıran ve bine yakın kadının katıldığı kurultay, devletin tecavüz işkencesini büyük oranda gerileterek amacına ulaştığını gösterir.
2001 yılında işçi sınıfına yeni kölece çalışma koşulları dayatan yeni iş yasası, sendikaların ve muhalefetin sessizliği ortamında Meclis`ten geçer. MLKP, bu kölelik yasalarına karşı `bayrak yürüyüşü` adlı yoğunlaştırılmış bir çalışma başlatır. Mavi renkli, üzerinde `kölelik yasalarına hayır` sloganı yazılı bayrak, şehirden şehre, fabrika, işçi havzası ve emekçi semtlerde dalgalanır. Bu aydınlatma çalışmasının yaydığı ışık, ufuk açan ve işçi sınıfı mücadelesinde enerji uyandıran, kamçılayan ürünler ortaya çıkarır.
MLKP, 3 Kasım 2002 ve son olarak da 28 Mart 2004 seçimlerine devrimci bir müdahale gerçekleştirir. Yasadışı ve gizli temelde örgütlenen MLKP, yasal ve açık çalışma ve mücadele olanaklarını dıştalamadan seçimleri, işçi ve emekçilerle buluşmanın ve sosyalizm seçeneğini işçi ve emekçilere taşımanın bir anı olarak değerlendirir.
MLKP`nin, burjuva parlamentoyu ve `burjuva yasallığı`nı her şey haline getiren reformist partilerle arasında kalın ilkesel, politik çizgileri vardır. Ve yine Türkiye devrimci hareketinin seçimlere katılmama ve boykotu `değişmez` bir taktik olarak algılamasına karşı da mücadele yürütür. Seçim dönemlerini, devrim ve sosyalizm propagandası yürütmenin bir aracı olarak gören parti, `burjuva yasallığı`nı meşru yollardan zorlar ve aşar. Bağımsız sosyalist adaylar aracılığıyla seçim mitingleri düzenler, ses araçlarıyla kendileri dolaşır, kitle ajitasyonuyla yığınları aydınlatır.
MLKP, Ortadoğu`ya yönelik emperyalist saldırganlık ve işgale karşı coğrafyamızda etkin siyasal mücadele yürüten devrimci örgütlerin başında gelir. Haziran 2004`te İstanbul`da toplanan NATO zirvesine karşı yürütülen büyük mücadelede devrimci hareketin merkezinde durur. Hazırlık düzeyi, an`a ilişkin taktik belirlemeleri ve ufuk açıklığıyla 29 Hazirandaki barikat savaşına ve sokak çatışmalarına damgasını vurur. İki ay boyunca NATO zirvesine karşı her türlü mücadele aracı ve biçimiyle etkin bir kavga yürütür. NATO toplantısı iptal edilemedi, ama İstanbul NATO`ya dar edildi. MLKP, 2004 yılında kuruluşunun 10. yıldönümünü de politik faaliyeti büyütmenin, işçi, emekçi, genç ve kadınları partiye çağırmanın vesilesi yapar.
Özet olarak denilebilir ki;
Devrimci iradenin gücüyle komünistlerin birliğini gerçekleştiren MLKP, devrimci iradenin rolünü pratiğinde test eder. Ve sonrası siyasal ve örgütsel çalışmasında ve ortaya çıkan sorunların çözümünde devrimci irade ve eylemi yaşamında temel bir kavram yapar. Politik mücadelede atılım ve sıçrama, etkin çalışma planları, öncü müdahale tarzı, siyasi refleks, örgütsel yaşamda eleştirinin devrimci şiddeti, devrimci kendiliğindencilik ve bürokratizme karşı mücadele, özgüven ve politik cüret, kadroların kendini devrimci örgütlemesi ve kendisine rol biçmesi vb. devrimci iradenin başarılarıdır.
MLKP önceli komünist örgütlerin kendilerini feshederek, sınıf mücadelesinin ihtiyacı olan güçlü bir partiyi oluşturmaları; aynı zamanda amaçlaştırılan ve idealize edilen örgüt fikrine karşı pratikte bir eleştiridir. Bu eleştiriyle araç-amaç ilişkisini doğru kavrayan MLKP örgütleri ve kadroları, sınıf kavgasında çeşitli mücadele araç ve biçimlerini, taktik ve sloganları büyük bir başarıyla kullanmaya başlarlar.
MLKP, siyasal ve örgütsel faaliyette sürekli sınırları zorlar. Doğru yolda, ilerleyiş, harekete geçme, coşkulu yürüyüş, koşma, sıçrama, kitlelere hücum vb. kavramlarla, statükoculuğu ve idareciliği aşar.
MLKP`nin, bölgesel antiemperyalist mücadele koordinasyonu ve konferansları düşüncesi ve çalışmaları, enternasyonal kitle hareketine devrimci ve etkin müdahalesi önemli politik bir faaliyettir.
MLKP`de karşıdevrimci şiddete karşı, grupsal ve kitlesel devrimci şiddet eylemleri politik mücadelenin meşru ve etkin araçlarıdır.
MLKP, örgütlülük düzeyini yükseltir; örgütlülüğünü yayar ve genişletir. Eldeki örgütleme araçlarını çoğaltır, ya da daha etkili kullanır. Çalışmalarını kesintisiz sürdürür. Yeni örgütleme merkezleri ve mevzileriyle esnek ve dolaylı örgütlemelerle ilerler. Gazete ve çeşitli kurumlarıyla genişliğine ve derinliğine bir çalışma yürütür. Devrimci çalışmasında işbölümü ve uzmanlaşmaya dayalı bir derinleşme süreci yaşamaktadır.
MLKP, kendi hazır güçlerini örgütleme ve yönetme pratiğinden, işçi ve emekçileri, kitleleri örgütleme ve önderlik etme hattında `öncü partiden önder partiye` şiarıyla ilerlemektedir.
Türkiye ve K. Kürdistan, sert sınıf mücadelesinin verildiği bir coğrafyadır. Özgürlük ve sosyalizm savaşımı eşitsiz güç ilişkileri koşullarında yürütülüyor. İşbirlikçi tekelci burjuvazi ve büyük toprak sahipleri, militarizm ve savaş makinesinin gücüyle şimdilik iktidarlarını yürütüyorlar ve güvenceye alıyorlar. Sömürgeci faşist Türk rejiminin tarihi, işçi sınıfı ve halklarımızın siyasal öncüleri devrimci ve komünist kadrolara yönelik saldırı, işkence ve katliamlarla doludur. Karşıdevrimci şiddet ve baskı onun temel politikasıdır. O nedenle devrimci irade ile karşıdevrimci irade arasındaki çarpışmada halklarımızın on binlerce seçkin evladı şehit düşer.
Kendi tarihini kendisi yapan MLKP de siyasal mücadelede onlarca kadro ve militanını şehit verir. Onları, yarattıkları değerler ve geleneklerle kavgasında yaşatıyor. Parti kadroları ve militanları, her bir şehit yoldaşımızdan öğrenmeye devam ediyor.
H. DEMİRCİOÄLU, MLKP Merkez Komite üyesi iken cezaevlerinde süren `96 Ölüm Orucu eyleminde şehit düştü. O devrimin öğretmeni; işçi sınıfı ve emekçilerin zafere kilitlenmiş iradesinin sembolüydü. İşçi sınıfı ve emekçi yığınları teslim almak için önce devrimci öncüleri tecrit etmesi gerektiğini bilen devletin saldırısına, önce kendisi eylemiyle karşı durdu. Bulunduğu cezaevinde ölüm orucu eylemine girecek MLKP kadrolarını belirlemeden önce `ilk ben olmalıyım` diyerek kendisi öne çıktı. Açlığa yatırdı bedenini ve emekçiler için mücadele ederek sonsuzluğa uğurlandı. Son sözü biji Azadi (Yaşasın Özgürlük) oldu.
Gazi komutanı Hasan OCAK, gözaltında katledildi. O, işkencede karşıdevrimci iradeyi yerle bir etti, uslanmaz bir direniş destanı oldu. Hasan Ocak, faşizme karşı Gazi halkının özgürlük ve kardeşlik çağrısıdır.Gazi barikatlarında, sokak çarpışmalarında ve kayıplar mücadelesinde tanır onu Türkiye`nin emekçi halkları. İşkenceciler Gazi ayağa kalkışının intikamını almak için O`nu katlettiler. Ayaklanmaya önderlik eden partisine gözdağı vermek istediler. Ne var ki, Hasan`ın kaçırılıp katledilmesi katiller sürüsünü vuran bir silaha dönüştü.
Süleyman YETER, komünist bir işçi önderiydi. Küçük yaştan beri devrimci mücadelenin birçok görevini bükülmeden omuzladı. İşçi grevlerine ve direnişlerine önderlik etti.Varoşlar, barikatlar onu bağrına bastı. İstanbul proletaryası onu çok iyi tanıyordu. O, işçi sınıfını siyasallaştırma ve örgütleme mücadelesinde dikkatleri üzerine çekti. Sömürgeciliğe karşı bir isyan çağrısıydı. Kürtlere yönelik siyasi ve ulusal linç girişimleri karşısında en önde savaştı. İşkencede partiyi, devrimi, sosyalizmi ve halkların kardeşliğini savundu, işkencecileri kendi inlerinde yendi. İşkencede direnişin sembolü oldu.
Tuncay YILDIRIM, 2000 ölüm orucu direnişi sürecinde şehit düştü. 21 Mart 2001`de bayraklaştı.O, Kürtlerin bayramı Nevroz günü şehit düştü. Sınıf savaşımı bakımında bir yeniden diriliş ateşi oldu. Ölüm orucu direnişi cezaevlerinde sürdürülürken, dışarıda ölüm orucu direnişinin iradesi kırılmıştı. Ölüm orucunu sürdürürken tahliye olan Tuncay Yıldırım, direnişini dışarıda da sürdürerek kırılan iradelere bir kararlılık mesajı verdi. O, partinin ayağa kalkışının bir sembolü olarak tarihe geçti. T. Yıldırım`ın yeniden alevlendirdiği mücadele ateşi, partinin çoğalan ve çelikleşen gelişimine ışık saçıyor.
MLKP, komünist grupların birleşmesiyle ortaya çıkan devrimci bir güç, irade ve eylemdir. O nedenle birleştiricilik ve kapsayıcılık onun mayasında vardır.
MLKP, `71 devrimci geleneği ve değerlerini savunur, sahiplenir. Sahiplenici, birleştirici ve kapsayıcı pratiğiyle geliştirilmesini sağlar. Devrimci parti ve gruplar arasında oluşmaya başlayan yabancılaşma ve ilgisizliğe bir müdahale anlamına gelen `siper yoldaşlığı` kavramı, ilişkilerde birleştirici bir ideolojik çimento alarak varlık kazanır. Bunda MLKP`nin öncü tutumu, gurur kaynağıdır. Devrimci güçler arasında, `birleşik mücadele` ya da `güç birliği`ni geliştirme yönündeki arayış ve girişimleri önemli devrimci hamlelerdir.
1996`da Cezaevleri Merkezi Koordinasyonu, Gençlik Platformları ve emekçi semtlerde gerçekleşen platformlar, birleşik devrimci önderlik yaratmanın ilk adımlarıdır.
Haziran 1998`de kurulan Birleşik Devrimci Güçler Platformu, Kürt ulusal kurtuluş mücadelesi ile Türkiye devrim ve sosyalizm mücadelesinin birleştirilmesinde önemli bir deneydir.
Irak işgaline karşı kurulan `Irak`ta Savaşa Hayır Koordinasyonu`, `NATO ve Bush Karşıtı Birlik`in kurulmasında birleştirici olur.
MLKP KÜRDİSTAN ÖRGÜTÜ
MLKP Kürdistan Örgütü özerktir. Kendi özgün taktiklerini ve örgütlenmesini oluşturur. Devrimci çalışması ve eylemini Kuzey Kürdistan`ın çelişkileri ve özgünlükleri doğrultusunda yürütür.
Sömürgeci Türk faşist rejiminin boyunduruğu altındaki Kuzey Kürdistan`da devletin geleneksel inkar ve imha politikasına karşı mücadelesini kararlılıkla sürdürür. Zira Kürt sorununun Türkiye`de gericilik ve faşizmi besleyen temel sorunların başında geldiğini; Kürt halkı özgür olmadan Türkiye`de siyasal özgürlüğün kazanılamayacağını; antiemperyalist demokratik devrimin temellerinden birinin Kürt ulusunun özgürlük sorunu olduğunu bilir.
Kürt ulusunun ulusal demokratik istemlerinin haklı ve meşru olduğunu vurgulayan MLKP Kuruluş Kongresi, diğer temel sorunların çözümünün, `Kürt ulusunun kendi geleceğini belirleme, yani devlet kurma hakkının tanınmasıyla olanaklı hale geleceğini` ilan eder.
MLKP, Kürt ulusal özgürlüğünü, Türk ve Kürt emekçilerinin ortak Sovyet Federasyonunu savunur ve bunun için mücadele eder. Kürt halkının ulusal kurtuluş mücadelesinin bileşeni ve aktif eylemli destekçisi olarak konumlanır.
MLKP, Türk işçi ve emekçi saflarındaki şovenizme karşı olduğu kadar, ilerici ve devrimci örgütlerdeki sosyal şovenizme karşı da mücadele yürütür. O, devrimci partileri, 1990`nın ilk yarısındaki gelişme düzeyiyle `Kürt devrimini anlayamamak`la eleştirir.
MLKP, PKK`nin İmralı çizgisini mahkum eder. Ulusal hareketteki ideolojik teslimiyeti, politik irade kırılmasını ve tasfiyeciliği eleştirir. PKK`nin ulusal reformist bir parti haline geldiğini ilan eder. Fakat aynı zamanda Kürt halkının ulusal ve demokratik talepleri uğruna bağımsız ya da eylem birliğine dayalı bir mücadele yürütülmesi görevini yerine getirmeye çalışır. Kürt devriminin yenilmesini, Kürdistan`ın sosyal yapısını göz önünde bulundurarak; ulusal sorun yanında sınıfsal sorunları da öne çıkarır.
MLKP-Kürdistan örgütü, sosyalist görüş açısıyla Kuzey Kürdistan`da siyasal ve örgütsel bir gelişim seyri içindedir.
MLKP`NİN ENTERNASYONALİZM ANLAYIŞI VE PRATİÄİ
MLKP, `...proletarya enternasyonalizmi ilkesine bağlıdır. Dünya komünist hareketinin yaşadığımız coğrafya`daki koludur.` Sınıf mücadelesinin `özünde enternasyonal bir mücadele` olduğuna; emperyalizmin şiddetlenen çelişkilerinin, bugün bölge ve dünya devriminin toplumsal maddi koşullarını daha çok olgunlaştırdığına, yeni olanak ve dinamikler ortaya çıkardığına inanır.
MLKP, enternasyonal çalışma ve ilişkilerini iki eksen üzerinde yürütür.
Birincisi, komünist parti ve hareketin sorunları:
MLKP, 3. Kongresi`nde bugün, `Uluslararası Komünist Hareketin ideolojik ve örgütsel bir kriz yaşadığı`nı belirtir. Ve bu alandaki çalışması ve pratiğini, bu sorunun etkin bir müdahaleyle aşılmasına ve yeni bir Enternasyonal`in kurulması amacı ve perspektifiyle ele alır. Komünist ve devrimci parti ve örgütler arasında yeni bir enternasyonal ilişki tarzının geliştirilmesi ve yerleştirilmesine inanır.
Buradan hareketle komünist ve `geçiş süreci`ndeki parti ve gruplarla ikili görüşmeler sürdürür; uluslararası ve bölgesel düzeyde çeşitli parti ve grupların oluşturduğu kümelenmelerde yer alır.
Yeni enternasyonal ilişki tarzı:1) Partiler arası ilişkilerin eşit, şeffaf, bağımsız ve yoldaşça eleştiri-özeleştiriye dayalı yürütülmesini, 2) Enternasyonal ilişkilerin soyut ve genel değil, somut ve eylemli, siyasal pratikle koparılamaz bağı içerisinde ele alınmasını, 3) Partiler arası karşılıklı değerlendirme ve güven ilişkilerinin `gerçek ilişkiler üzerinde` kurulmasını, 4)İdeolojik mücadeleyi gölgeleyen faktörler ve ulusalcı eğilimlerden uzak durulmasını içermesini ister.
İkincisi, antiemperyalist mücadelenin sorunları:
Uluslararası ve bölgesel antiemperyalist mücadelenin sorunları MLKP`nin ilgisi ve görevleri arasındadır. Emperyalist küreselleşme karşıtı eylemlerde, Sosyal Forum ve emperyalist savaşa karşı platformlarda yer alır. Antiemperyalist devrimci bir odak yaratmayı ve bu hareketin radikal unsurlarıyla buluşmayı hedefler.
Bölgesel antiemperyalist mücadele birliği ya da koordinasyonlarının kurulması perspektifiyle hareket eder. Çünkü, a) Bunun zemini güçlü, dinamikleri, olanakları ve koşulları gelişkindir. b) Ortak bir platform zemininde çeşitli ilerici, antifaşist ve antiemperyalist, devrimci ve komünist parti ve gruplarla buluşmak mümkündür. c) bölgesel antiemperyalist mücadele koordinasyonları, yerel ve uluslararası antiemperyalist mücadelenin yükseltilmesine önemli katkı sunar. Ve d) Devrimci ve komünist partiler, gruplar arasında ilişkilerin güçlenmesi ve geliştirilmesine hizmet eder.
EMEKÇİ KADIN HAREKETİ MLKP`Yİ İYİ TANIR
MLKP, demokratik ve komünist kadın çalışmasıyla işçi kadının, ev emekçisi kadının, üniversiteli ve liseli kadının, dili ve kimliği yasak Kürt kadınının yanında ve eyleminde yer alır. Türkiye devrimci hareketi içerisinde kadının özgürlük mücadelesinin öncü kurmayı olur. Kadını devrimin ve yaşamın öznesi görür. Sınıflı toplumlarda kadının yok sayılan emeğini, bilincini ve yeteneğini sahiplenir, ileriye taşır ve açığa çıkarmaya çalışır. Toplumsal özgürlüğün ancak kadının özgürleşmesiyle gerçekleşeceğini bilir, kadının özgürlük mücadelesine önderlik eder.
MLKP, önceli örgütlerin gerçekleştirdiği Emekçi Kadınlar Kurultayı`nın ürünü demokratik kadın örgütlülüğü ve çalışmasının başlıca emekçisi olur. Kadın kurumunun yerel ve merkezi kurultaylarıyla bu çalışmayı sürdürür. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü`nün bu coğrafyada sokaklarda devrimci bir çizgide, kızıl bayraklar altında kutlanmasına öncülük eder. Analar Kurultay`ı ile tutsak ve kayıp yakını emekçi kadınları, mücadelenin öznesi haline getirmeye çalışır. Gözaltında Taciz Ve Tecavüze Hayır Kurultay`ı ile cüreti ve dayanışmayı örgütler.Töre cinayetleri ve gericiliğin baskılarına karşı mücadele bayrağını yükseltir. Genç kadınlar çalışmasını, kadın çalışmasının önemli bir unsuru haline getirir.
MLKP, kadının erkeklerle her alanda eşit olacağı bir sistem için savaşır. Bu sistem sosyalizmdir. Sosyalizm, özel mülkiyeti kaldırdığı için, kadının da ev köleliğinden ve toplumsal kölelikten kurtuluşunun şartlarını hazırlar.
MLKP, sosyalist toplumda gerçekleşecek kadın-erkek ilişkilerini daha bugünden örgütlemek için mücadele eder. Saflarında geleceğin özgür kadın ve erkeğinin prototiplerini yaratır. Bu militan, savaşçı, özgür, yeni kadın simgelerinden biri şehit Şengül Boran`dır.
MLKP`NİN YILDIZI KOMÜNİST GENÇLİK ÖRGÜTÜ (KGÖ)
MLKP, gençliği, özgür bir gelecek, eşit, adil bir toplum için savaşmaya çağırır. Bu kavgada KGÖ, devrimci iradesi ve eylemi ile gençlik hareketinin en önünde savaşır. Gençliğin düzene itirazlarını ve öfkesini yeni, adil ve özgür bir dünya için mücadeleye sevk eder.
KGÖ, 1994 yılında kurulur. İdeolojik olarak partiye bağlı, örgütsel olarak bağımsız gençlik örgütlenmesidir. Akademik mücadelesinden özgürlük mücadelesine kadar gençlik hareketine önderlik eder. Gençlik hareketinin temel önder güçlerinden birisi olarak, önemli atılım ve çıkışlara imza atar.
1994`te, canlı ve etkin bir kampanyanın ardından, yüzlerce liseli öğrencinin katıldığı Demokratik Lise Kurultayı`nı örgütler. Kapitalizmin harç saldırısına karşı, 1995 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi`ni işgal ederek başlattığı açlık grevini, 4-5 Şubat 1996 günlerinde binlerce gencin katıldığı kitle gösterileriyle taçlandırır.
Üniversiteleri sermayenin boyunduruğuna sokacak yeni YÖK tasarısına karşı 18 Mayıs 2001`de binlerce gencin Ankara Kızılay`da polis barikatlarını aşarak yaptığı eyleme önderlik eder. Kürtçe seçmeli ders için yürütülen kampanyada yer alır. Genç Kadınlar Konferansını örgütleyerek genç kadınların özgürleşmesi mücadelesini ilerletir.
KGÖ, mücadele tarihi içinde 3 Kongre toplar, kendi önderliğini seçer. Sosyalist demokrasi uygulamasının etkin örneklerini yaşar. Gençliğin devrimci yeteneği ve gücünü açığa çıkarmaya devam eder. Saflarından Özgür, Şengül, Erkut ve Aynur gibi yiğit savaşçılar çıkarır.
KGÖ`nün gençliğe çağrısı: Liseli, üniversiteli, işçi, işsiz gençler, genç kadınlar; partili kavgayla geleceğinizi yaratmak, eşit, özgür ve adil sosyalist toplumu kurmak için KGÖ saflarına!
PARTİLİ MÜCADELEDE KÜLTÜR-SANAT CEPHESİ MLKP, kültür ve sanat cephesinde devrimci ve çekici bir alternatif oluşturur. Sanat ve kültürü sokak, halk ve hayatla buluşturma çizgisinde yürür. Sanatı kent merkezlerinin elit mekanlarında hapsetmeye karşı, sanatı varoşlara, taşra kentlerine ve dağ köylerine taşır.
Devrimci hareketin sanat cephesine genel yaklaşımını aşarak, kültür kurumunu güçlü bir üretim merkezi haline getirir.
Kültür ve sanat alanındaki çalışmalar ve panellerle on binlerce insanı eğitir. Kısa film alanında politik sinema eserleri yaratır. Müzik ve tiyatro atölyeleriyle çekici olur.
MLKP, kültür ve sanat cephesini aynı zamanda politik mücadelenin somut gündemlerine aydınların müdahalesini örgütlemek için bir kanal olarak örgütler.
`Toplum için sanat, insanlık için bilim, özgürlük için politika` sloganı, onun görev ve sorumluluklarını belirler.