Bu hadisler ravilerinin durumuna göre ``mütevatir`` veya ``ahad`` olabilir. Bununla birlikte, diğer mezheplerden farklı olarak, Hanefi Mezhebi`ne göre ``mütevatir``, ``ahad`` veya ``meşhur`` olabilir; diğer mezhepler ``meşhur`` hadislere ``ahad`` hadislerin altında yer verdiği için (ahad hadislerin bir alt-bölümü) bu tip bir ayrıma gitmezler.
Kısaca mütevatir, yalan olması mümkün olmayacak şekilde farklı topluluklarca aynı şekilde ortaya konulan hadise verilen isimken, ahad bir topluluğun bir raviden veyahut bir ravinin bir topluluk ya da bir diğer raviden naklettiği hadislere verilen isimdir. İtikad, ibadet ve muamelatta hüccet olan mütevatir sünnet, mutlaklık arz eder. Mütevatir sünnetle açıklanmış bir hususa namaz rekatları örnek olarak verilebilir. í‚had hadisler ise kati (kesin) değil, zanni bilgi ifade ettikleri için ancak ibadet ve muamelatta kullanılabilir. İslam hukukuna göre bu (yani ahad) hadisleri inkar eden kişi, örneğin, tekfir edilmez (yani dinden çıkmış sayılmaz) yalnızca bid`atçı olduğu (ehl-i bi`dattan olduğu) kabul edilir. Meşhur hadisler ise, Hanefilerde mütevatir ve ahadla birlikte sayılan, üçüncü gruptur; bununla birlikte daha önce de belirtildiği gibi diğer mezhepler meşhur hadisleri ahad hadisler altına almakta ve bu şekilde incelemektedir. Meşhur hadis peygamberden sadece bir veya iki kişinin rivayet ettiği fakat özellikle hicri 2. ve 3. yüzyıllarda ünlenmiş ve genel kabul görmüş hadislere verilen isimdir. Zan mertebesinde bulunsalar da a€˜meşhur` oluşları sebebiyle ayrı bir yerleri vardır ve örneğin meşhur hadisleri inkar eden kişi fasık sayılır.