Luigi Ferdinando Marsigli

Kısaca: 1680 yılında bir gün, sabahın erken saatlerinde, Luigi Ferdinando Marsigli adlı genç bir İtalyan, İstanbul açıklarında Boğaz’a demirlenmiş bir gemide, aşağıya ağırlık sarkıtıyordu. ...devamı ☟

Luigi Ferdinando Marsigli
Luigi Ferdinando Marsigli

1680 yılında bir gün, sabahın erken saatlerinde, Luigi Ferdinando Marsigli adlı genç bir İtalyan, İstanbul açıklarında Boğaz’a demirlenmiş bir gemide, aşağıya ağırlık sarkıtıyordu. Bütün denizciler Karadeniz’in Boğazlardan kuvvetli bir akıntıylabatıya doğru aktığnı ve Marmara Denizi ile Çanakkale Boğazını geçerek Akdenize ulaştığını bilirler ve daima bilmişlerdir. İÖ üçüncü yüzyılda, Rodoslu Apollonios, İason’la Argonotların teknelerini Boğazdan geçirip akıntıya karşı mücadele ederek nasıl doğuya doğru gittiklerini, “iki tarafı engebeli kayalıklarla çevrili rüzgarlı bir geçitten, alttan akan güçlü burgacın suları ilerliyen gemiye çarparke” Karadeniz’e kürek çektiklerini anlatır. Şimdi aynı akıntı Marsigli’nin teknesini demirini zorlayarak uzaktaki Akdeniz’e doğru çekiyordu. Marsigli denize attığı ipe aralıklarla beyaz boyalı mantar işaretler bağlanmıştı. Önce ipi serbest bıraktı, işaretlerin, Karadenizden gelen akıntıyla batıya yönelip kıça doğru sürüklenişini seyretti. Ama sonra, azimle aşağıyı gözlemleyerek, görmeyi umduğunu gördü. Daha derindeki işaretler, aşağıda parıldıyarak, ters yönde ilerlemeye başlamışlardı. Yavaş yavaş teknenin altından geçecek kadar ilerlediler ve ağır ip, yüzeye yakın yerde batıya yönelirken, daha derinlerde doğuya dönüp yay şeklini almıştı. Şimdi biliyordu. Boğaz’a iki akıntı vardı, tek değil. Üstte bir akıntı, bir de daha derinde karşı yönde bir akıntı vardı; Akdeniz’in derinliklerinden Karadeniz’e akıyordu. Marsigli henüz yalnızca yirmi bir yaşındaydı. Uzun, maceralı ve verimli bir yaşamı olacaktı. Viyana’da kısa süre Tatarlara esir düşmüş, Habsburg ordusunda, Tua’da subaylık yapmış ve daha sonra Avrupa’nın ilk oşinografi araştırma merkezini Fransa’nın güneyinde Cassis’de kurmuştu. Ama daha sonra yaptığı hiçbir iş Boğaz’ın alttan geçen akıntısını keşfetmesi kadar önemli değildi. Bu buluş, yöntem ve etkileriyle yeni deniz biiminin tarihinde bir dönüm noktasıydı. Ayrıca, çevresinde tuhaf insanların yaşadığı bir kıyı şeridi olarak değil, denizin kendisi olarak, Karadeniz araştırmalarının da ilk adımıydı. Hemen bütün keşifler başarılı bir tanıtma ögesi içerirler. Alttan geçen akıntı (Marsigli’nin verdiği adla Corrento Sottano), Marsigli’nin de mertçe itiraf ettiği gibi, boğazın sularında çalışıp yaşamını kazanan insanlar tarafından biliniyordu. Buluşuyla ilgili ilk açıklamasında “Bu tasavvurum yalnızca kendi kafamdan doğan düşüncelerin biçimlendirilişiyle canlanmadı, ama birçok Türk balıçının anlattıklarıyla, hepsinden önemlisi Majesteleri İngiltere Krlının Babıali elçisi ve doğa incelemeleri konusunda büyük bir alim olan Signor Cavalier Finch’in John Finch teşvikleriyle de yönlendirildi diye yazar, “bu düşünce ona ilk kez gemilerinden birinin kaptanı tarafından, belkide zamansızlık nedeniyle deney yapamadığı için kesin bir sonuca varamadan dile getirilmişti...” Marsigli’nin gerçek görkemi, ilk deneyinde izlediği ve başarıya ulaştığı yoldan kaynaklanır. Derinliği ölçtükten sonra farklı derinliklerden örnekler aldı ve alttan geçen akıntının suyunun, Karadenizden gelen akıntıdan daha yoğun ve tuzlu olduğunu kanıtlamayı da başardı. Sonra bunu gösterecek bir düzenek inşa etti: Dikey olarak derecelendirilmiş bir su tankının bir yarısını tuzlu ve boyalı deniz suyuyla, öteki yarısını tuzu daha az suyla doldurdu. Tankı ayıran bölmede bir kapak açarak, iki suyun karışmasını gözlemledi; boyalı deniz suyu, gözle görünür biçimde tankın dibine akarak burada tabaka oluşturdu. Ve Marsigli, gerçekten ne yaptığının tam farkında olmadan, oşinografinin temel olgularından birinide keşfetmişti: Akıntılar, ırmakların akması gibi, akışkanlar mekaniğinin ilkelerince belirlenen başka kuvvetlerle, bu durumda basınç etkisiyle hareket ederler, yerçekimiyle değil. Daha ağır Akdeniz suyunun Karadeniz’e doğru akması, daha hafif suyu ters yönde hareket etmeye zorluyordu. Marsigli’den sonra başka bilim adamları da, çoğu Rus olmak üzere, Karadenz’in tuhaf ve inatçı doğasını incelemeye başladı. Marsigli bu denizin suyunun Akdeniz kadar tuzlu olmadığını ve yoğunluğunun daha az olduğunu göstermişve bir mucizeyi açıklamıştı: Deniz seviyesi Boğaz’dan suların akmasına karşın niçin düşmüyordu. Ama Karadeniz’i bütün öteki denizlerden ayıran temel özelliği keşfedecek olanlar başkalarıydı: Karadeniz nerdeyse ölü bir denizdir.

Kaynaklar

Vikipedi

İlgili konular

ansiklopedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Luigi Ferdinando Marsigli Resimleri