Luciano Berio
Kısaca: (1925-) İtalyalı besteci Berio, 24 Ekim 1925'te, iki kuşaktan müzisyen bir ailenin çocuğu olarak Oneglia'da dünyaya gelir. Küçük yaşta babası ve dedesi ile müzik çalışmaya başlar; Milano Konservatuvarı'nda Paribeni ve Ghedini'nin öğrencisi olur. Berkshire Müzik Festivali'nde, Darmstadt'da, California, Harvard, Northwestern Üniversitelerinde ve Juilliard Müzik Okulu'nda öğretmenlik yapar. 1955 yılında Milano Elektronik Müzik Stüdyoları'nı kurar. Berio, İtalyan kimliğini yitirmeksizin elektroni ...devamı ☟
Berkshire Müzik Festivali'nde, Darmstadt'da, California, Harvard, Northwestern Üniversitelerinde ve Juilliard Müzik Okulu'nda öğretmenlik yapar. 1955 yılında Milano Elektronik Müzik Stüdyoları'nı kurar. Berio, İtalyan kimliğini yitirmeksizin elektronik aygıtları, Boulez-Stockhausen stilini, dizisel yöntemi ve rastlamsallığı müziğine katar.
Luciano Berio, insan sesi üstüne yaptığı incelemelerle, insan sesinin elektronikle birleşimindeki yaratıcılığı ile seçkinleşir. Müziğindeki düş benzeri ortam, çalgılarla insan sesini, çalgıların sesi ile konuşma sesinin sözcüklerini birleştirir. Örneğin, eşi, soprano Cathy Berberian için yazdığı solist ve orkestra için yapıtı Epifanie (1960) ya da arpçı ve vurmalı çalgı yorumcuları ile soprano için yazdığı Daireler gibi. Daireler'de soprano, yapıtın sonuna doğru müzik topluluğuna doğru ilerleyerek dramatik bir ortam yaratır. Bu yapıtta şarkıcılar notaya bağlı kalmak ya da yaklaşık söylemekte özgürdür.
Bestecinin 1965'te Dante'nin sözlerinden kaynaklanarak yazdığı Laborintus II başlıklı müzik kolajı, yeni türdeki müziksel dramatik bestelere örnek olur. Müzik tiyatrosu olarak anılan bu türde ses, metin ve jestler iç içe örülmelidir. Berio, 1970'teki Opera'sı ile o güne dek olan üslubunu değiştirir. Bu kez yine çok kaynaktan yola çıkar, Monteverdi'nin bir ezgisi ve Berio'nun önceki müziklerinden alıntılarla kola] tekniğini geliştirir. Bu yapıtlarda Berio, konser salonu sahnesine, tiyatro nitelikleri taşımaktadır. Solo rolündeki sanatçı yalnız çalgısının ustası değil, dramatik yetkinliğe de sahip olmalıdır.
Örneğin rastlamsal yöntemi içeren Secjuenza dizilerinden Sequenza IV'te piyanistin kusursuz bir tekniğe ve üstün bir el çabukluğuna sahip olması, jestleriyle bir anlatım getirmesi ve aynı zamanda ayaklarını da kullanması gerekmektedir. Kolaj tekniğini uyguladığı bir başka yapıtı da Mahler, R. Strauss, Wagner, Ravel'in yapıtlarıyla, kendine ait önceki çalışmalarından Laborintus II'yi caz öğeleriyle donatıp madrigal stiline uyarlayan Sinfonia'dır (1969). Coro (1976), 40 insan sesi ve çalgılar için yazılmıştır.
Berio'nun çağdaşı Arjantinli besteci Mauricio Kagel (1931-) ise onun tam tersine, kusursuzluğu değil, kusurluluğu sahnede sergilemekten yanadır. Bir bakıma kendi gününe değin birikmiş müzik tarihini kara mizah ile sorgular. Yapıtları olağan dışı teknikleri, yorum yeteneğinin deformasyona uğramış halini gerektirir. Tüm absürd (saçma) malzemeyi, dramatik ve müziksel etkinlik uğruna kullanır. Örneğin: Sahnede (Sur scene) (1960), 6 yorumcuyu gerektiren, konuşma, şarkı, mim ve müziği içeren çılgın bir pandomimdir.
1964'te yazdığı Maç, iki çello ve bir vurma çalgıyı gerektirir. Bu yapıt iki çello arasında bir tenis maçıdır. Vurma çalgı da hakem rolündedir. Sessiz sinema ve Dada akımı, Kagel'in başlıca kaynakları olmuştur. 1970'li yıllarda kocaman bir odayı dolduracak büyüklükte arp yaratması, Fluxus akımına örnektir. Alman besteci Karlheinz Stockhausen (1928), elektronik müzikle egzotik gelenekleri birleştirdiği yapıtlarında müziğin daha ruhsal boyutlarını araştırmaktadır.
1971'de yazdığı Yıldız Sesi (Sternklang) başlıklı yapıtı, gece, bir halk parkında temsil edilmek üzere düşünmüştür. Değişik köşelere yerleştirilmiş elektronik çalgı toplulukları astrolojik bir tören yaratmalı, müziksel imlerle ve meşale taşıyarak koşan insanlarla müziksel birliktelik sağlanmalıdır. Böylece müzikle tiyatronun halk içinde ve geniş bir ortamda birleşmesi, yeni bir dramatik etkinlik doğuracaktır. Fransız operasının tarih boyu taşıdığı yalın ve zarif karakteri, Poulenc ve Milhaud'nun yapıtlarıyla 20. yüzyılda da sürer.
Belçikalı besteci Henri Pousseur (1929-) Darmstadt'ın sürekli öğretim üyelerindendir. Rastlamsallık ilkesini en çok benimseyen öncü bestecilerinden biridir. Sizin Faust (Votre Faust) (1967) adlı, elektronik seslerle bezeli operasında olayların akışı, izleyici tarafından kararlaştırılmaktadır. İzleyiciyi sahneye katmak, sahne yapıtının oluşumuna ortak etmek, bestecinin yorumu çalgıcıya bırakmasına benzeyen yeni boyutlar doğurur.
İngiliz besteci Benjamin Britten'ın klasik ve romantik anlayışa bağlı kalan, ton duygusundan kaçmayan operaları, Stravinski, Bartok, Berg ve Japon No Tiyatrosunun etkisindedir. İngiliz geleneğinde Purcell'dan tam 250 yıl sonra ilk kez opera yazan Britten'ın İngiliz halk ezgilerini ve dilini kullanmadaki ustalığı, Peter Grimes ile doruğa ulaşır (1945). Bu tarihten sonra Britten, Tippett, Peter Maxwell Davies (l934-) ve birçok başka İngiliz bestecinin yapıtları, İngiliz operasının uzun süren suskunluğuna son verir.
Davies'in Deli Bir Kral için Sekiz Şarkı (1969) adlı yapıtı, Pierrot Lunaire etkisindedir. Ruhsal bunalımların uçurumuna yuvarlanmış tek bir karakterin çevresindeki oyun, küçük bir çalgı topluluğunun eşliğinde işlenir. Harrison Birtwistle (1934-), Davies ile Londra'daki Pierrot Oyuncuları grubunun kurucusudur. Müziğindeki lirik ve aynı zamanda güçlü uyarıcılık, ostinatolarm dramatik kullanımına ve tematik cümleciklerin sık sık yinelenmesine bağlıdır. Doıvn by the Greemuood Side (1969) adlı yapıtı, Stravinski'nin Bahar Ayini tarzındaki dramatik gerilimi andırır.
Amerika Birleşik Devletleri'nin de opera dünyasında sesini yükseltmesi epey zaman almıştır. Opera alanı, özellikle Avrupalılara aittir. 20. yüzyılda başarılı sayılan Amerikan operalarından Gershwin'in Porgy ile Bess'i bile 1980'e dek opera tanımına kavuşamamıştır. Copland'n The Tender Land'i, Mark Blitzstein'in solcu protesto eğilimindeki operaları, Gian Carlo Menotti'nin İtalyan tarzı operaları, bu dalın öncüleridir. Son yıllarda yeni opera kuruluşlarının desteği ile canlanan opera piyasası, Dominick Argento, Mario Davidovski, Norman Dello Joio ve Douglas Stuart Moore gibi imzaları yaratmıştır. Bir grup kadın bestecinin operaları da gündemdedir.
Örneğin: Libby Larsen, Joan Tower, Vivan Fine ve Pulitzer Ödülü sahibi Ellen Taaffe Zwilich gibi. Modern yöntemlerden minimalizm'i deneyen John Adams ve Philip Glass'ın operaları da büyük ilgi toplamaktadır. Barber ve Menotti, geleneksel Fransız ve İtalyan örnekleri üstüne akıcı operalar bestelerler. 1930'da Copland ve Thomson çağdaş Amerikan müziğinin zenginliğini, halk ezgileri, caz ve koral müziklerle birleştirir. Gershwin, Broadway ile klasik operaev-leri arasında bir köprü oluşturur: Şöyle ki, Porgy ile Bess operaevlerinde bir Büyük-Opera olarak sahnelenirken, Broadway'de bir müzikal olarak sahnelenebilmiştir.
Bernstein ve Sondheim gibi sonraki kuşaklar Amerikan popüler şarkısı ile opera dilini birleştirirler. İkinci Dünya Savaşı ardından üniversitelerde merkezleşen opera çalışmaları ve bölgesel opera kumpanyaları pek çok Amerikalı besteciye destek sağlamıştır. Robert Ward, Stephen Paulus, Thomas Pasatieri ve Dominick Argento, operanın geleneksel yapısı ile yeni akımları birleştirerek yaşatan besteciler olmuştur.
1960'ların başında John Cage (1912-1992)'in sahne sanatlarına getirdiği yenilikler, 20. yüzyıl müzik tarihini sarsan olaylardır: Cage, değişik ortamları birleştirerek görsel ve işitsel sanatlara yeni bir giysi sunar. Canlı elektronik müzik yorumu ile ışık etkinliğini birleştirdiği HPSCHD, yeni bir çıkış noktası olur. Rastlamsal tekniğe dayanan çalışmalarından, 1958-68 arasında gerçekleştirilen Çeşitlemeler dizisinden bazıları, dans, film, televizyon görüntüleri, ışık etkinliği, efekt, ses ve sahneleme öğelerini kapsar. Yetmişli yılların başında bu tür karışık ortam gösterileri, özellikle Amerika ve Almanya'da önem kazanır.
Amerikan bestecilerinin minimalist operaları ise günümüzde bir başka ilgi ile izlenmektedir: Philip Glass'ın Einstein Kumsalda (1976); Satyagraha (1981); Akhnaten (1984) gibi yapıtları, oyuncuların sahnede hareketsiz tablolar oluşturmasıyla tiyatronun gereklerini değil, görsel sanatların öğelerini kullanarak, özellikle müziksel renklerin etkinliğini öne çıkarır. Batı müziğinin dışında, Uzakdoğu ve Asya normlarını müziğe taşıyan bu operalar, hipnotize edici bir etkinin peşindedirler.
Modernist besteciler listesi
6 yıl önce(1866-1925) Germaine Tailleferre (1892-1983) Edgard Varèse (1883-1965) Luciano Berio (1925-2003) Alfredo Casella (1883-1947) Niccolò Castiglioni (1932-1996)...
Modernist besteciler listesi, Alban Berg, Arnold Schoenberg, Benjamin Britten, Bí©la Bartók, Claude Debussy, Dmitri Shostakovich, Erik Satie, George Gershwin, Giacomo Puccini, Igor StravinskySıdıka Özdil
6 yıl önce1988. Bulutların Boyutları (keman konçertosu), 1988. İlk seslendirme: Luciano Berio Festivali’nde Royal Academy of Music Senfoni Orkestrası, 1989. Kibele...
Ludovico Einaudi
3 yıl önceyıl Luciano Berio tarafından verilen bir orkestrasyon dersi aldı ve Tanglewood Müzik Festivali'ne burs kazandı. Einaudi'ye göre, "Luciano Berio Afrika...
Fenice Tiyatrosu
3 yıl önce1955: Ognenny angel (Ateş meleği) (Sergej Prokofyev) 1959: Allez-hop (Luciano Berio) 1961: Intolleranza 1960 (Luigi Nono) 1964: Hyperion (Bruno Maderna)...
Zaide
3 yıl önceparçalarından toplanmış bir pastiş kullanılır. Ayrıca modern zamanlarda Luciano Berio ve Chaya Czernowin adlı besteciler yazılmaması ek parçalar için kendi...
Obua
3 yıl önceBellini, Concerto in E♭, for oboe and string orchestra (before 1825) Luciano Berio, Sequenza VII (1969), also Chemins IV (on Sequenza VII), for oboe and...
Obua, Abanoz, Flüt, Gül, Oktav, Orkestra, Sedir, Sol anahtarı, Çalgı, Åimşir, Kromatik27 Mayıs
3 yıl önceMaurice Richard, Kanadalı buz hokeyi oyuncusu ve koç (d. 1921) 2003 - Luciano Berio, İtalyan avangart besteci, orkestra şefi, kuramcı ve öğretmen (d. 1925)...
27 Mayıs, 27 MayısMills Koleji
6 yıl önceplanda deneysel müzik ve beste çalışmaları için yapılmıştır. Besteci Luciano Berio 1962-1964 arasında Mills Müzik Fakültesinde bulunmuştur. Mills'de 10...