Kültürel görelilik, görecilik ya da kültürel rölativizm bir kişinin inanç ve aktivitelerinin, o kişinin kültüründe yaşayan başka kişiler aracılığıyla, bu kişilerin gözlemlenmesi ile anlaşılması gerektiğini öne süren prensip.
Franz Boas tarafından 20 yüzyılın başlarında antropoloji'de bir aksiyom olarak ortaya atılan teori Boas'ın öğrencileri tarafından yaygınlaştırılmıştır. Boas'ın bu teoriye yönelik ilk açıklamaları 1887 yılına aittir: "...medeniyet mutlak bir şey değildir, ancak ... göreceli ve ... bizim fikir ve anlayışlarımız ancak ve ancak medeniyetimizin izin verdiği ölçüde doğrudur." Boas temel olarak kültürel görelilik kavramını açıklamasını vermiş olsa da, terimi bizzat kullanmamıştır.
Kültürel rölativizm teriminin ilk kullanımı 1924 yılında filozof ve sosyal teorisyen Alain Locke'un Oxford İngilizce Sözlük'e yazdığı bir madde ile gerçekleşir. Bu maddede Locke, Robert Lowie'nin 1917 yılında yayınlanan Kültür ve Etnoloji adlı eserinde bahsi geçen"aşırı kültürel rölativizm" kavramını açıklamaya çalışmıştır. 1942 yılında Boas'ın ölümünün ardından antropologlar arasında iyice yaygınlaşan terim, sentezlenerek toplumsal fenomenlerin açıklanmasında kullanıldı. Boas, kültürlerin tümünün bir şekilde alt kültürlerle ilişkilendirilmesi tezini doğru buluyor, ancak kültürler ve ırklar arası bir ilişkinin var olduğuna inanmıyordu. Kültürel görelilik belirli epistemolojik ve metodolojik iddiaları, bu iddiaların belirli bir ahlaki duruşu gerektirip gerektirmediğini tartışmaksızın içinde barındırmaktadır. Bu yönüyle kültürel göreliliği ahlaksal görelilik ile karıştırmamak gerekir.