Kuşsarayı Köyü (eski adı ile Bekirhüseyin) Fırat Nehri üzerindeki en büyük demiryolu köprüsünün Elazığ tarafındadır ve Elazığ`ın Baskil ilçesine bağlıdır. 1990`lara kadar, tek ulaşım imkanı trenken şu an Malatya-Elazığ karayolunda Kömürhan Köprüsü`nü geçtikten hemen sonra sola girilerek ulaşılan bir karayolu da vardır.
Ekonomik geçim
Köylü, genel olarak, geçimini buğday ve kayısı üretiminden sağlamaktadır. Fakat 2006 yılı itibarı ile yeni yeni sulak arazinin artmasıyla sebze seracılığıda yapılmaya başlanmıştır. Ancak köyün en verimli toprakları Karakaya Barajının gölünün altında kaldığı için tarıma elverişli topraklarında azalma olmuştur. Bundan ötürü de köy çok sayıda göç vermiştir.Demografik yapı ve Nüfus
Köyün yerleşimcileri, çevredeki birçok köyde olduğu gibi Kürt kökenlidir ve ana dilleri Kürtçe`dir. Kürtçe`nin Kurmanci lehçesini kullanırlar.Nüfusu 184`tür.2000 yılı nüfus sayımı
Sözlü Tarih
Köyün belli bir yazılı tarihi olmamasına rağmen köyün yaşlıları ve yine bu köyü ilk kuran Bekir ve oğlu Hüseyinin soyundan olan Fazlı oğlu Osman Erbey ve kardeşi Fahri Erbey tarafından köyün kuruluş öyküsü aşağıdaki gibi anlatılmaktadır:Köyün ilk yerleşimcileri 1600`lü yılların başında Cizre Botan Aşiretinden ayrılıp gelmiştir. İlk olarak geldiklerinde göçebe olmalarının da etkisiyle Fırat Nehri kenarına değilde daha yukarıya köyün şimdi günümüzde (2006) sırtını dayadığı dağın yüksek noktalarına "Harebe" denilen bölgeye yerleşmişlerdir. İlk yerleşimciler göcebe olduklarından koyun ve keçi sürüleri beslerlermiş.
Daha sonra göçebe yaşam tarzından yerleşik yaşam tarzına geçtiklerinde köyün günümüzdeki (2006) yerine yerleşmişler. Oraya geldiklerinde, Fırat Nehri kenarında günümüzdeki adıyla Kadıköy`de yerleşik olan ve bölgenin aşiret ağası bu yeni yerleşimcileri görüp 40 atlı savaşçıyı niyetlerini anlamak için bu yeni yerleşimcilerin yanına göndermiş. Ancak köyün orjinal Bekirhüseyin ismine de adını vermiş olan Bekir dede, gelen bu 40 atlı savaşçıya çok çok iyi ve güler yüzlü davranarak onları öğle yemeğine davet etmiş ve her bir atlı için birer adet olmak üzere tam 40 kuzuyu kesip çevirip önlerine sunmuş. Bölgenin 1600`lü yıllardaki ağasının adamları olan bu atlı savaşçılar, kendi ağalarından bile görmedikleri bu ilgili ve onurlu yaklaşımı çok beyenmişler ve hayran kalarak Bekir dedenin yanından ayrılıp Ağanın yanına varmışlar.
Gelen yeni yerleşimcilerin niyetinin kötü olmadığını anlayan bölgenin aşiret ağası ertesi gün kendisi Bekir dedeyi ziyaret etmeye gemiş ve buraya yerleşebileceklerini söylemiş hatta bir rivayete göre "Ben ağayım ama sen benden de ağasın!" demiştir.
Böylece köye ilk yerleşim 1600`lü yıllarda olmuştur. Köy eski adı olan Bekirhüseyin`i ise köye ilk gelen yerleşimcilerin önderi olan Bekir ve onun oğlu Hüseyin`den almıştır.2006 Ağustos ayında Fazıl Erkan Erbey tarafından köydeki kişilerle yapılan görüşmeler.