Çarlık rejiminden, Ruslar dahil kimse memnun değildi. 1905 Rus-Japon Savaşı ve sonrası bağımsızlık amacıyla milli ve sosyal hareketler meydana geldi. Bu olaylar, genel manada; bağımsızlık isteklerinin ve sosyalist hareketin habercisi niteliğini taşıyordu. 1917'de başlayan Sosyalist İhtilal, esaret altındaki bütün milletlerin ayaklanmasına sebep oldu. Polonyalılar, Finler, Letonyalılar, Estonyalılar, Kırımlılar ve bütün Kafkasyalılar kurtuluş ümidiyle harekete geçtiler. Çarlığın kan ve ateşle tesis ettiği hudutlar içerisinde kalan esir milletler kendi milli hükümetlerini kurmaya başladılar. Kafkasya'da da, aynı duygular bütün bölgeleri sarmıştı.
Cumhuriyete doğru
Kuzey Kafkasya'da 3 Mayıs 1917'de, Terekkale'de (Viladikafkas) birinci büyük Halk Kurultayı toplandı. Aynı kader birliği içinden gelen, aynı kültürü paylaşan boyların temsilcileri davet edilmişti. Şehirde bulunan Tiyatro Salonu'nda 500 resmi temsilci bir araya geldi. Davetliler arasında Azerbaycan ve Gürcistan'dan gelen gözlemci heyetler de vardı.Kurultayda, Kuzey Kafkasya'nın geçici Milli Hükümeti özelliğini taşıyan; "Birleşik Kuzey Kafkasya ve Dağıstan Dağlıları Birliği Merkez Komitesi" adı verilen yüksek icra organı seçildi.
Temsilciler Meclisi içinden seçilen komisyonlar, kendilerine verilen konuları tartışmış, karara bağlamıştı. Bunlar, meclis tarafından onaylanmıştı. Toplantının beşinci günü; Dağıstan temsilcilerinden Hacı Süleyman kapanış konuşması yaptı. Herkesi son derece duygulandırdı. Hacı Süleyman, özetle şunları söyledi: "Bu beş gün zarfında yapılan müzakereler ve alınan kararların bizi, ülkemizi hürriyete ve refaha kavuşturması için Yüce Allah'a dua edelim. Birliğimizin ve kardeşliğimizin ebediyen devam etmesi için çalışacağımıza ant içelim." Hacı Süleyman'ın son sözleri, salonda bulunan herkesi heyecanlandırmıştı. Terekkale Kurultayı ve burada alınan kararlar, bütün bölgelerde heyecan yaratmıştı. Bölgeden bölgeye haber ve emir götüren postalar, sürekli hareket halinde oldu.
18 Eylül 1917'de, Andi'de ikinci kurultay toplandı. Kuzey Kafkasya Milli Müessesan Meclisi adını alan kurultay, büyük ilgi görmüştü. 1500 delege bir araya gelmişti. Onların dışında, davetsiz yüzlerce kişi toplanmıştı. Bu yüzden, Kurultay açık havada yapıldı.
Toplantıya Dağıstan, Kumuk, Salatay, Terek Vilayeti, Çeçen-İnguş, Asetin, Kabardey, Karaçay-Balkar, Adıge, Abhaz, Şetkale (Stavropol) bölgeleri delege göndermişlerdi.
Milli Meclis, anayasa niteliğinde olan şu kararları aldı 1- Kuzey Kafkasyalılar, tek siyasi birlik çatısı altında birleşecekler. 2- Bu birlik içinde, her boy (kabile), tam bir muhtariyete sahip olacaktır. 3- Birliğin iki yasama meclisi bulunacaktır. Birincisi Mebuslar Meclisi, diğeri Ayan Meclisi. 4- Her iki meclis; kendi arasından icra (yürütme) heyetini, heyet de gene kendi arasından bir başkan seçecekti. Başkan, siyasi birliğin reisi diğer deyimle, cumhurbaşkanı olacaktı. 5- Anayasanın korunması, devamlılığının sağlanması, meclislerin yapacağı kanunların, keza Bakanlar Kurulu'nun idari ve kazai işlerinin anayasaya uygun olup olmadığının denetlenmesi için bir Yüksek Divan tesis edilecekti.
Başkan Çermoy'un ekibi
Milli Meclis İcra Komitesi'ni yenileyerek, tam yetki verdi. İcra Komitesi Üyeleri, Abdülmecid Çermoy'u başkan seçti. Bu şekilde, görev bölümü yapılarak, "Bakanlar Kurulu" görevine başladı.Devlet Başkanlığı'na seçilen Abdülmecid Çermoy Çeçen idi. Rus askeri okullarında okumuştu. İmparator Nikola'ya yaverlik etmişti. Grozni'de petrol kuyularına sahip, Rus kültürünü benimsemiş, zevk ve eğlenceye düşkün uçarı bir prensti.
Bakanlar Kurulu'nda görev alanlardan Haydar Bammat ise Kumuk idi. Zeki ve iyi bir öğrenim görmüştü. Rusça'dan başka Fransızca ve Almanca biliyordu. Ali Han Kantemir, Asetin idi. Rusya'da okumuş, değerli bir hukuk adamı idi.
Vassan-Giray Cabağı, İnguş boyundandı. Yüksek tahsiline Petersburg'da başlamış, Almanya'da bitirmişti. Bakanlar Kurulu'nu oluşturan üyeler, genelde Rus okullarında okumuşlardı. Rusya'da mevcut çeşitli sosyal ve politik akımların etkisi altında kalmışlardı. Rusya'yı, Rus devlet yapısını çok iyi biliyorlardı. Eğer onları, duyguları yanıltmazsa, başarılı olabilecek özelliklere sahiptiler.
Bolşeviklerin Kafkas planı
Kuzey Kafkasya Halkları, siyasi birlik kurmak için çalışırlarken 7 Ekim 1917'de Bolşevikler iktidarı ele geçirmiş, iç savaş başlamıştı. Bolşevikler, uzun süreden beri çalışıyor, ihtilali nasıl gerçekleştireceklerini planlıyorlardı. Çarlık taraftarlarının oluşturacağı cepheyi bölüp parçalamak için, Rus olmayan milletlerin nasıl kullanılacağı konusunda hesaplar yapmışlardı. Bu maksatla, yoğun bir propaganda başlattılar. 2 Kasım 1917'de "Rusya Milletlerinin Hakları" başlığını taşıyan bir bildiri yayınladılar. İmparatorluğun her tarafında dağıttılar.Bildiride, şu ana başlıklara yer verilmiştir: 1- Rusya'da yaşayan milletler, egemenlik konusunda eşittirler. 2- Her millet Rusya'dan ayrılarak bağımsız devlet kurmak hakkı dahil, kendi geleceklerini tayin etmek konusunda serbesttirler. 3- Milli, dini bütün haklara konan ipotekler kaldırılmıştır. 4- Rusya Devlet sınırları içinde yaşayan bütün azınlıklar, her alanda serbestçe çalışabilir ve kendi aralarında birlik kurabilirler.
Bu bildirinin ardından 19.12.1917'de, Lenin ve Stalin tarafından imzalanan ikinci bir bildiri, Rusya Müslümanlarına hitaben kaleme alınmıştır.
İkinci bildiride, şu ifadelere yer verilmiştir. "Rusya Müslümanları, Volga Tatarları, Kırgızlar, Sibirya ve Türkistan Sartları, Kafkas Türkleri ve Tatarlar, Kuzey Kafkasyalılar! Rus Çarları ve zalimleri tarafından bütün camileri, minberleri yıkılmış, dinleri, adetleri çiğnenmiş olanlar; sizlere hitap ediyoruz! Dinleriniz, adetleriniz, milli ve harsi müesseseleriniz, bundan sonra her türlü tecavüzden masundur. Milli hayatınızı istediğiniz gibi tanzim ve idarede hürsünüz. Bu sizin hakkınızdır. Biliniz ki, gerek sizin ve gerek Rusya'da yaşayan diğer bütün milletlerin haklarını biz Sovyetler himaye ve müdafaa edeceğiz. Bu inkılaba ve onun hükümetine yardım ediniz!
Arkadaşlar! Yükselttiğimiz bayrakla her mahkum millete hürriyet götürüyoruz. Müslümanlar! Sizden maddi, manevi yardım bekliyoruz."
Bolşevik planı tutmadı
Sovyet liderleri, bu aslı olmayan vaatlerle milletleri kandırmak istiyor, zaman kazanmaya çalışıyorlardı. Ancak, yüzyıllardır Rusların yalanlarına tanık olan Kuzey Kafkasyalılar, verilen sözlerin aslında bir tuzak olduğunu biliyorlardı. Kafkasyalı biliyordu ki, kıyafet değiştirmekle, karakter değişmeyecekti. Kuzey Kafkasya Merkez Komitesi 20 Kasım 1917'de, Rusya'dan ayrıldığını ve bağımsız bir devlet olduğunu ilan etti.Yeni hükümet askeri, mali, zirai ve idari gibi, bir devlet için gerekli her alanda düzenlemelere başladı. Çarlık Dönemi'nin emperyalist müstemlekeci siyasetinin vaktiyle Kafkasya'ya sürüklediği Slav muhacirler, hükümetin aldığı karar ve uygulamalar karşısında rahatsız oldular. Öteden beri birbiriyle anlaşamayan Kazaklar, Mujikler (Rus köylüleri), Ukraynalılar monarşiden komünizme kadar çeşitli ideoloji peşinde koşan bütün gruplar, birdenbire anlaşıp birleştiler. Yeni hükümete karşı bir cephe oluşturdular. Diğer taraftan komünist ajanları ülkenin her tarafına sızmışlardı. Oluşan birliği bozmak, taraftar toplamak için sinsi bir propaganda başlatmışlardı.
Slav Muhacirler, Kafkasya'nın en mümbit topraklarına yerleşmişlerdi. Kimi idareci, kimi teknik adam, kimi çiftçi kisvesi altında, kendilerine tanınan ayrıcalıkla yıllardan beri refah içinde yaşamışlardı. Şimdi ise; yeni hükümetin, eşit vatandaşlık teklifi onları tatmin etmemişti. Daha doğrusu, Slavlık damarları kabarmıştı. Komünist rejim geldiği takdirde başlarına geleceği düşünmeden, sözde kendilerini ve haklarını korumak için, savaşçı birlikler oluşturmaya başladılar.
Cumhuriyete destek arayışları
Hükümetin durumu giderek ağırlaşıyordu. Birliği korumak konusunda güçlük çeki-yordu. Bölgeler arasında, hizmetlerin akışı durma noktasına gelmişti. Yeni bağımsız devletin, dışardan güçlü bir desteğe ihtiyacı vardı. Bunu da, Türkiye'den başkası yapamazdı. Türkiye'nin ve müttefiklerinin desteğini sağlamak üzere; Abdülmecid Çermoy ve Haydar Bammat başkanlığında bir heyet oluşturuldu. Yola çıkarıldı. Boş kalan devlet ve hükümet başkanlığına, VVassan-Giray Cabağı vekalet edecekti. Heyetin yetki belgelerini o imzaladı.Heyet, Tiflis'te, Batum'da Trabzon'da görüşmeler yaparak, yoluna devam etti. 6 Mayıs 1918'de İstanbul'a ulaştı. Birinci Dünya Savaşı ufukta göründüğünde, Türkiye'deki Kuzey Kafkasyalılardan yararlanmak için bir cemiyet kurulmuştu. İttihat ve Terakki Hükümeti'nin, özellikle Enver Paşa'nın özel ilgi gösterdiği cemiyet, bilgi akışı bakımından kaynak görevi yapıyordu.
Türk hükümeti, ilerde Rusya ile Türkiye arasında duvar ve engel görevini üstlenecek, bir Kuzey Kafkasya Devleti'nin kurulmasına sıcak bakıyordu. Bu nedenle Şimali Kafkasya Cemiyeti Siyasiyesi kurulmuştu. Hükümetten maddi yardım alıyor, O'nun güdümünde çalışıyordu. Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti heyeti İstanbul'a geldiğinde, cemiyet üyeleri hükümetle yapılacak görüşmelerde aracı oldular. Türk hükümeti ile yapılan görüşmelerden sonra, Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti'nin bağımsız bir devlet olduğu kabul edildi. 11 Mayıs 1918 tarihinde; Kuzey Kafkasya'nın bağımsız bir devlet olduğu, bir nota ile bütün batılı devletlere duyuruldu.
Türkiye, Bağımsız Kuzey Kafkasya Devleti'ni hemen tanıdı. Abdülmecid Çermoy ve Haydar Bammat imzasını taşıyan notada şu ifadelere yer verilmiştir: "Kuzey Kafkasya Halkları'nın kurduğu hükümetin yetkili temsilcileri; şu hususları, bütün hükümetlere arz etmekten şeref duymaktadırlar.
Kuzey Kafkasya halkları, kurallara uygun şekilde bir milli meclis seçmişlerdir. 1917 yılı Mayıs ve Eylül aylarında toplanan bu meclis, Kuzey Kafkasya birliğini ilan etmiş, vekiller heyetini kurmuş ve şu kararları almıştır.
1- Kuzey Kafkasya Halkları birliği, Rusya'dan ayrılarak bağımsız bir devlet kurmuştur. 2- Yeni devletin hudutları, Dağıstan, Stavropol, Terek, Kuban ve Karadeniz vilayeti ve sancakları dahil, Hazar'dan Karadeniz'e kadar uzanan bir coğrafyayı içine almaktadır. Güney Kafkasya Hükümeti ile yapılacak görüşmelerden sonra, güney hududu daha sonra belirlenecektir. 3- Bizler, Kuzey Kafkasya Birliği'nin Hükümeti tarafından, Devletimizin bağımsız-lığını ilan etmeye yetkili kılındık.
Kuzey Kafkasya Devleti'nin bağımsız bir devlet olduğunu imza ederek arz ediyoruz." (Haydar Bammat, Abdülmecid Çermoy)
Birlik için diplomatik manevralar
Prens Lvov, Rusya Başbakanı olarak iktidarı ele aldığı zaman, Duma'da üye olan Azeri, Gürcü ve Ermenilerden oluşan bir heyet, kendisini ziyaret ederek, bağımsız olmak istediklerini bildirdiler. Ardından; "Hususi Güney Kafkasya Komitesi'ni" kurdular. Rusya'nın Kafkasya Genel Valisi'nin görevlerini üstlendiler.Komitenin amacı, Güney Kafkasya'da federe bir devlet kurmaktı. Federe devlet, daha kuruluşunu tamamlamadan, Osmanlı Devleti'nden bazı isteklerde bulundu.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Rusya, Kars, Ardahan ve Batum'u işgal etmiş ve buralardan çıkmamıştı. Birinci Dünya Savaşı'nda, Bolşevik İhtilali başlayınca, Rus ordusu geri çekilmiş, Türk ordusu da boşaltılan bu üç vilayeti geri almıştı.
Güney Kafkasya komitesi, bu illeri geri istiyordu. Aslında bu istek, Ermeni ve Gürcülerden geliyordu. Güney Kafkasya komitesi temsilcileri ile Rauf Bey başkanlığındaki Osmanlı heyeti, Batum'da bir araya geldiler. Osmanlı delegasyonu, konunun Rusya'yı ilgilendirdiğini, kendileriyle bunu konuşamayacaklarını bildirdi. Henüz devlet olmamış bir komiteyi muhatap kabul etmelerinin söz konusu olamayacağı, nedenleriyle anlatıldı.
Gürcistan, Türkiye'nin tehdidi altında olduğunu söyleyerek, görüşme masasını terketti. Alman heyeti ile bir anlaşma imzaladı. 26 Mayıs 1918'de, Güney Kafkasya Federasyonu'ndan ayrılarak bağımsızlığını ilan etti.
İki gün sonra 28 Mayıs'ta Azerbaycan ile Ermenistan da bağımsızlıklarını ilan ederek, Gürcistan'ı izlediler.
Türkiye mevcut hudutları kabul etmek şartıyla; 8 Haziran 1918'de, yeni kurulan üç cumhuriyetin bağımsızlık haklarını tanıdı. Ayrıca, dostluk ve iyi komşuluk anlaşması imzaladı. Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti, güneydeki yeni cumhuriyetlere, "Kafkas Konfederasyonu" şeklinde, birleşme teklifinde bulundu. Almanya, Türkiye'nin müttefiki olduğu halde, gizli emeller peşindeydi. Gürcü ve Ermenileri, nüfuz sahasına almak istiyordu. Ermenistan'ın Türk toprakları üzerinde hak iddia etmesi buna eklenince, taraflar arasında güvensizlik ortamı meydana geldi. Konfederasyon olayı gerçekleşemedi.
Kuzey Kafkasya 1919 yılında, konfederasyon teklifini tekrar gündeme getirdi. Ancak, Güney Kafkasya Hükümetleri, birleşme basiretini gösteremediler.
Oysa, güneydeki cumhuriyetler için, Kuzey Kafkasya son derece önem arz ediyordu. Komünist Rusya'dan gelecek bir saldırıyı, geçmişte olduğu gibi, önce Kuzey Kafkasya göğüslemek zorunda kalacaktı. Yıllar önce yukarıda anlatıldığı gibi, Türkiye'de yaşayan Kafkasyalılar, ülkelerinin geleceğini düşünerek bir siyasi birlik kurmuşlardı. 1908 yılında kurulan bu birliğe; "Osmanlı Ülkesi'ndeki Kafkasyalı Göçmenler Siyasi Komitesi' adını vermişlerdi.
Komite, Aralık 1915'te, Fuat Paşa (Adıge) başkanlığında bir heyet oluşturmuş, Almanya ve Avusturya Hükümetleri ile görüşmek üzere yola çıkarmıştı.
Heyetteki üyeler bütün Kafkasya'yı temsil edecek şekil de seçilmişlerdi. Prens Matchabeli (Gürcü), Kamil Toghinidze (Gürcü), İsa Paşa (Lezgi), Selim Benutof (Azeri), Aziz Meker (Adıge) idi. Heyet üyeleri, Alman ve Avusturya devlet adamları ile görüştüler. Kafkas halklarının, Rus yönetimi altındaki dayanılmaz durumunu anlattılar. Bağımsız olmak istediklerini söylediler. Görüldüğü gibi iki yıl öncesine kadar, kader birliği içinde olmayı düşünenler bugün, fırsatlar kapıya gelmişken anlaşmakta güçlük çekiyorlardı.
Bu bilinci muhafaza eden tek cumhuriyet Azerbaycan oldu. Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti'ni güçlendirmek için elinden geleni yaptı.
Çarlık Dönemi'nde Azerbaycanlılar, orduya alınmamışlardı. Askerlik deneyimleri yoktu. Bu yüzden, silahlı destekte bulunamadılar. Buna karşılık, manevi ve mali yardımda bulundular. Elli Milyon Manat yani yaklaşık 2.5 Milyon İngiliz Lirası verdiler.
Kuzey Kafkasya 1919'da, konfederasyon için ikinci teklifini yaptığı zaman, bazı olumlu adımlar atılmıştı. Dört Kafkasya Devleti'nin temsilcileri, Tiflis'te bir araya gelerek konuyu tartışmış, bir protokol imzalamışlardı. Gerektiğinde askeri kuvvetlerin birleştirilmesi, diplomatik faaliyetlerde bilgi alış-verişinin yapılması, gümrük ve para emisyonu birliğine gidilmesi konularında anlaşmışlardı.
Ancak, Ermeniler; daha savaş içinde, Rusların etkisiyle, Türklere karşı düşmanca bir tavır almışlardı. Toplantılara katılmalarına rağmen, konfedere devlet yapısına sıcak bakmıyorlardı. Ağır alarak ve sudan bahaneler uydurarak, gelişmekte olan birliği bozdular.