Kuvasar

Kısaca: Kuvasar Yakın zamanda keşfedilen, güçlü ışık saçan gök cisimleri. Fiziki yapıları normal bir yıldız gibi görülürse de, yakın incelemelerle yıldızdan çok, bir galaksi olduğu zannedilmektedir. Kuvasarın mevcudiyeti, 1960’larda dev teleskoplarla gözlemi yapılan parlak radyo kaynaklarının, optik olarak tespiti ile fark edildi. 15 Eylül 1983’te keşfedilen PKS 2000-330 isimli kuvasar, dünyamızdan 15 milyar ışık senesi uzaktadır. Ancak en büyük teleskopların görebildiği bu gökcismi, Yay takım ...devamı ☟

Kuvasar Yakın zamanda keşfedilen, güçlü ışık saçan gök cisimleri. Fiziki yapıları normal bir yıldız gibi görülürse de, yakın incelemelerle yıldızdan çok, bir galaksi olduğu zannedilmektedir.

Kuvasarın mevcudiyeti, 1960’larda dev teleskoplarla gözlemi yapılan parlak radyo kaynaklarının, optik olarak tespiti ile fark edildi. 15 Eylül 1983’te keşfedilen PKS 2000-330 isimli kuvasar, dünyamızdan 15 milyar ışık senesi uzaktadır. Ancak en büyük teleskopların görebildiği bu gökcismi, Yay takım yıldızında mavimtrak ve çok küçük bir nokta olarak gözükmektedir. Ancak bu noktanın bir kuvasar olup olmadığı bir radyo teleskopunu o noktaya doğru yöneltmekle anlaşılabilmektedir. En büyük teleskop merceklerinin çapı en çok üç metreyi aşmazken modern teleskop sistemlerinde mercekler birbirine eklenerek toplam çapları 20, 30 hatta 50, 100 metreye çıkartılabilmektedir.

Kuvasarlar akıl almaz uzaklıkları ve parlaklıkları yüzünden fezada (uzayda) bulunan diğer gök cisimlerini ışıklandırmakta projektör vazifesi görmektedir. Astronomlar kuvasarların fezanın en diplerinde bulunan fenomenler olduğunu öne sürüyorlar. Bize en yakın olan kuvasarın, dünyaya ortalama iki milyar ışık senesi ötede bulunduğu sanılmaktadır. Buna bir istisna gözüyle bakılıyor. Zira kuvasarlar ekseriya dünyadan beş on milyar ışık senesi uzaklarda bulunmaktadır. Bazı kuvasarların yaydığı ışık, Samanyolu’ndaki 200 milyar yıldızın toptan yaydığı ışıktan 100 kat, neşrettiği radyo dalgası ise bir milyon kat daha fazladır. Şimdiye kadar 683 kuvasar keşfedilmiştir. Fakat daha 15 milyon kadar kuvasarın var olduğu tahmin edilmektedir. Kuvasarlar ile galaksiler arasında bulunan bariz farklardan birise de, bu ikincisinde etrafa yayılan şuaların (ışınların) merkezine doğru aşağı yukarı eşit biçimde yoğunlaşması, birincisinde, yani kuvasarlar da ise enerji şualarının bir tek merkezden, yani ufak bir noktadan kaynaklanmasıdır. Kuvasarlar’dan yayılan şualara radyo dalgaları denmektedir, zira dalga ölçüleri santimetre ila kilometre arasında değişmektedir. Kuvasarların radyo grafiğinde görülen tipik sivri merkezinde bulunan küçücük bir odak noktasından, son derece güçlü bir radyasyonun intişar ettiği anlaşılmaktadır. Bu enerji merkezinin potansiyeli bir galaksinin bütününün enerjisine eşit olduğu, fakat kapladığı saha yönüyle galaksinin ancak milyarda birine benzetilebileceği ileri sürülmektedir. Kuvasar araştırmacıları bunun açıklamasını yapmakta uzun seneler aciz kalmışlardır.

Neticede bilim adamları, kuvasarların neşrettiği olağanüstü enerjinin kaynağını anlamakta çaresiz kaldıkları gibi, bunca uzak mesafede bulunmalarının sebebi hikmetini de anlayamıyorlardı. Normal bir ampul geceleyin on metre ötesini aydınlatmazken, nasıl oluyordu da kuvasarlar bütün fezayı arkadan birer far gibi aydınlatıyorlardı? Acaba nokta gibi bir merkezden kaynaklanan bu muazzam enerji kaynağı hangi bilinmeyen bir formül neticesinde meydana gelmişti? Belki de milyarlarca seneden bu yana, fezanın diplerinde, son derece güçlü ve mahiyeti henüz anlaşılamayan enerji santralleri durmadan çalışıyordu. “Kuvasarlar dünyasında” seneler hatta ışık seneleri bile bir yerde anlamsız oluyordu. Gerçi kuvasarlar şekil itibarıyla bir galaksiye benzetilebilir, ama niçin tam merkezlerinde güçlü bir enerji kaynağı (parlaklık) bulunuyor? Belki de kuvasarların bütün sırrı bu parlak “delikler” veya başka bir ifadeyle kara deliklerdedir. Bütün bu suallere mantıklı cevaplar araştıran bilim adamları son zamanlarda şu neticeye varmışlardır: Kuvasarların merkezinde bulunan parlaklığın sırrını tam tersinde aramalıdır. Zira bu parlaklığın perde arkasındaki zifiri karanlıkta bir yıldız girdabı bulunmaktadır. Aşırı derecede bir hızla devamlı dönen bu girdap çevredeki yıldızları kendine doğru çekmekte ve içine almaktadır. Yıldızlar, kuvasar “santralına” doğru yaklaştıkça, maddeleri, kendi ekseni etrafında hızla dönen bir yuvarlak levha halini almakta, daha sonra da bu levha aşırı basınç altında kaynar hale gelmektedir. (Bkz. Kara Delik)

Bir görüşe göre de kuvasarlar, kara deliklerde kaybolan enerjilerin tekrar meydana çıkmalarından başka birşey değildir.

Bilim adamları faal galaksileri incelerken, bunların da merkezinde aynen bir kuvasar gibi bir parlak noktanın mevcudiyetini keşfetmişlerdir. Yapılan çeşitli tecrübelerden sonra, kuvasarların, galaksilerin bir erken safhasını teşkil ettiği anlaşılmıştır.

Kuvasarlar üzerinde yapılan çalışmalardan ortaya çıkarılan bir husus da kuvasar çekirdeğinde güneşin 1000 milyon katı bir kütlenin çekimine eşdeğer kara delik bulunduğudur. Kuvasar uzmanlarının ortak fikri kuvasarların enerji santralını bir kara deliğin meydana getirdiği üzerine toplanmaktadır. Samanyolu galaksisi dışında olduğu 1963 senesinde anlaşılan 3C-273 kuvasarının teleskopla çekilen resminde merkeze doğru uzanan gaz hüzmeleri görülmüştür.

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.