Kumıklar, Kumuklar veya Kumuk Türkleri, Kuzey Kafkasya`da bir Kıpçak lehçesinde Türkçe konuşan topluluk.2002`de Rusya Federasyonu (RF) içinde 422.409 Kumuk bulunuyordu.Bu nüfusun 365.804`ü RF üyesi Dağıstan Cumhuriyeti`nde yaşıyordu (2002`de 2.576.531 olan Dağıstan nüfusunun % 14.2`si).Kumuklar Sünni/Şafii Müslümandırlar.Kumukça Dağıstan`daki resmi dillerden biridir,Kiril alfabesiyle yazılır.
Kumuk Türkleri, bugün büyük çoğunluğu (1992 tahminine göre 250000 kişi) Rusya Federasyonuna bağlı Dağıstan Özerk Cumhuriyetinde, geriye kalan kısmı (yaklaşık 50000 kişi) Çeçenya ve Kuzey Osetya-Alaniya Özerk Cumhuriyetleri yaşayan, Azerbaycan Türklerinden sonra Kafkaslardaki en kalabalık Türk kavmidir. Kumukların bir kısmı, Çarlık Rusyasının Kuzey Kafkasya`yı istilası yıllarında ve bilhassa Şeyh Şamil`in esir düşmesinden sonra Osmanlı Devletine sığınmışlardır. Bunlar halen belli başlı olarak Tokat`ın Üçgözen ve Kuşoturağı, Sivas`ın Yavu Beldesinde ve Çanakkale`ye bağlı Biga (Doğancı-Tepeköy-Geyikkırı ve Akköprü köyleri) ilçesinde yaşamaktadırlar.
Kumuk Türkleri Kuzey Kafkasya`daki Kumuk ovasının ve Dağıstan`ın dağlık kesiminin yerli halklarındandır. Etnik bakımdan Kıpçak ve Oğuz boylarının bu sahada kaynaşmasından meydana geldikleri ileri sürülen Kumuk Türklerinin dillerindeki Kıpçak ve Oğuz grubu özellikleri bu görüşü desteklemektedir.
Kumuk adının geçtiği en eski kaynak, Mahmud Kaşgari `nin Divan-ı Lügati`t-Türk adlı eseridir. Mahmud Kaşgari , Kumuk kelimesinin karşılığı olarak "Bir zaman yanında bulunduğum Beylerden birinin adı" der. Açıkça anlaşılıyor ki Kumuk Türkleri, daha XI. yüzyılda kendi adlarıyla tarih sahnesindedirler.
Kumukların ülkesi VII. yüzyıldan itibaren Hazar Devleti`nin sınırları içine alınmıştır. Bugün Kumuk bilim adamları da Kumukları, Hazar Devletinin kurucuları olarak göstermektedirler. Hazar Devletinin son başkenti Semender, Kumuk ülkesi sınırları içindeydi. Kumuklar arasında yayılmış olan "Anci-name", "Derbent-name", "Karabudaxkent-name" adlı tarihi abideler, Hazar Devleti devrinden bahseder. Hatta, Hazarlar arasında yaşamış olan Ebu Hamid el-Garnati`nin tespit ettiği ve Hazar sözü dediği bütün kelimeler bugün Kumuk Türklerince kullanılmaktadır.
Zeki Velidi Toğan`ın verdiği bilgilere göre Kumuklar, Oğuz destanının Müneccimbaşı tarafından istifade olunan bir rivayetinde, Oğuz Han zamanında Derbent`in muhafazasıyla memur edilen Kıpçakların bir boyu olarak zikredilmiştir. Toğan`a göre, Azerbaycan ile Derbent Arapların idaresinde iken de Kumukların burada bulundukları, Tarih al-Bab va`l-Abvab`dan anlaşılmaktadır.
Dağıstanlı Kumuk alimlerinden S. M. Aliyev, M. R. Mahammadov`dan; Dağıstan`ı Arapların işgal etmesiyle Hazarların İdil boyuna çekilmelerinden sonra Hazar denizi kıyısında ve Temirkazık Dağıstan`da liderlik rolünün Kumuklara geçtiğini naklediyor ve bu bilginin birinci kısmına katıldığını belirtiyor; fakat onun Kumukları Hazarlardan ayrı göstermesine karşı çıkıyor. Aliyev`in fikrince Hazarlar ile Kumuklar, tarihi bakımdan da, kültürel bakımdan da aynı kavimdir.
Tarihi durumları ve menşe`leri hakkında pek çok faraziye ileri sürülen ve hatta ekseriya Sovyet antropologları tarafından olmak üzere bazı Kafkas kavimlerinin Türkleşmesi sonucu meydana geldikleri dahi söylenen Kumukların; dil, edebiyat, din, yaşayış tarzı, örf ve adetler ve diğer kültür unsurları bakımından ele alındılarında ve yukarıda özetlenen tarihi verilerin ışığında bakıldığında, gerçek bir Türk kavmi olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.
Hazar Devleti`nin yıkılmasından sonra Kumuk Türkleri`nin kurdukları ilk müstakil teşkilat, 1578`de Sultan But`un kurduğu ve tamamıyla milli bir Kumuk beyliği hüviyetinde olan emarettir. Bu beyliğin Dağıstan`ın en kuzeyinde yer alması sebebiyle, Kazan ile Astırhan hanlıklarının yıkılmasından sonra daha güneye inme imkanı bulan Ruslarla Kumuklar karşı karşıya gelmiş oldu. Kumuk Türkleri, 1594 yılından itibaren başlayan Rus saldırılarına ve işgal hareketlerine karşı, diğer Müslüman Kafkas kavimleriyle birlikte XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar kahramanca mukavemet ettiler. Ancak Ruslara karşı sürdürülen mücadelenin son bayraktarı Şeyh Şamil`in 1859`da esir edilmesiyle Dağıstan ve diğer Kafkas bölgeleri hızla Rusların eline geçmeye başladı. Zaten yüzyıllar süren savaşlar Kumukları ve diğer Kafkas kavimlerini bitab düşürmüştü. Böylece Ruslar 1867`ye kadar bütün Kafkasya`yı istila ettiler.
Rus Çarlığının 1917`de yıkılması sırasında Rusya`da meydana gelen iç karışıklıkta hürriyet ve istiklalleri için ayaklanan Kuzey Kafkasya Türk ve Müslüman camiası içinde Kumuklar yine ön safta yer alırlar. Osmanlı devletinin de desteğiyle Dağıstan, 11 Mayıs 1918`de Dağıstan ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti adı altında bağımsızlığını ilan etti. Kuzey Kafkasya kabilelerinin bu sırada yapılan milli kurultaylarında Kumuk Türkçesinin, yalnız Dağıstan için değil, bütün Kuzey Kafkasya için birleştirici, müşterek bir dil olarak kabul edildiğini de bu arada vurgulamak isteriz. Dağıstan ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti henüz toparlanamadan Mondros Mütarekesinin imzalanması sonucu Osmanlı Ordusu Kafkasya`yı tahliye edince, Dağıstan Kızılordu`nun istilasına uğradı. 20 Ocak 1921`de Rusya Federatif S.S.C.`ne tabi Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu. 1936 Sovyet Anayasası, Kafkasya`nın etnik çeşitliliğini yansıtmayan bir siyasi ve idari bölümlenmeyi belirledi. Bu bölümleme sonucunda Kumuk Türklerinin büyük bir kısmı Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinde, bir kısmı da Çeçen ve Osetya bölgelerinde kalmış oldu. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra Dağıstan, Rusya Federasyonuna bağlı bir özerk cumhuriyet haline geldi.
Kaynakça
- Bu yazı Yeni Türkiye -Türk Dünyası Özel Sayısında yayımlanmıştır: Cilt: II-, Sayı: 16, Yıl: 3, Temmuz-Ağustos 1997, s. 2062-2066
- cpekacar.sitemynet.com