Türk boylarından biri; Altınordu devletinin kuruluşundan önce XI. yy.dan XV. yy.a kadar Güney Rusya bozkırlarında göçebe olarak yaşadılar. Volga nehrinin aşağı bölgesinden başlayarak Don ve Dnieper nehirleri arasında kalan bu bölgeye Arap ve Fars kaynaklarında Deşti-Kıpçak adı verildi. Müslüman yazarlarca Kıpçak, Ayrupalılarca genellikle kuman ("sarışın") yıllıklarında koman veya kuman, Rusça kaynaklarda polovest v.d. diye adlandırılan bu Türk boyu, gerçekte sonradan kaynaşan iki ayrı Türk boyudur.
Kumanlar 1017'de Karahıtayların baskınıyla batıya doğru göçtüler; 1050 yıllarına doğru Doğu Avrupa'ya yerleştiler. Daha önceden Karadeniz'in kuzeyine yerleşen oğuz ve Peçenek gruplarıyla kaynaştılar. Kıpçak topluluğuna katılan Türk boyları arasında Yimekler ile Kimekler de vardı. Türk kavimlerini birbirine düşürmek isteyen Bizans, Peçeneklere karşı Kumanlar ile anlaktı. Kumanlar, Peçenekleri yendilerse de, 1103'te Rus kuvvetlerinden ağır bir darbe yediler. Bu yenilgiden sonra dağılan Kumanlar, yerlerini doğudan gelen yeni bir Türk kavimine, Kıpçaklara bıraktılar.
Bazı bilginler Kıpçakların 1054 ile 1120 yılları arasında tarih sahnesine çıktıklarını ileri sürerler. Kıpçaklar, XIII. yy.daki Moğol istilası sırasında, işgal ettikleri bölgeyi terketmediler; Kıpçak hanlığını kurdular. Kıpçak hanlığı XIV. yy.dan itibaren sınırlarını Kırım'dan Saray şehrine kadar genişletti. Kıpçakların yayıldığı alanı kesin olarak belirtmek bugünkü bilgilerle mümkün değildir. Kıpçakların yerleştikleri bölgede Rus tarihçilerine göre Torkı, Uzi gibi başka Türk boyları da yaşadı. Ruslar bu boyları Çorniye Klobuki diye adlandırırlardı. Bugün Karakalpak adı verilen Türk boyu bu eski Türk boylarının kaynaşmasından ortaya çıktı.
Moğol akınlarından sonra bazı Kıpçak grupları Macaristan, Bulgaristan, Rusya, Gürcistan, Suriye ve Mısır'a dağıldı ve zamanla yerli halka kaynaştılar.
Kıpçaklar, Mısır'da Memluklu sultanlığında büyük rol oynadılar. Kıpçakların Mısır'a kadar yayılmalarının gerçek sebebi, özellikle XIII. ve XIV. yy.larda Kıpçak çocukların köle olarak ön Asya'ya ve Mısır'a satılmalarıydı. Bunlar arasında kumandanlık ve sultanlığa kadar yükselenler de vardır. Mısır'da, Kıpçakların yanında yine bir Türk boyu olan Türkmenlerin yeri de önemliydi. Selçuklular ve Eyyubiler devrinde Irak, Suriye ve Mısır'da Kıpçaklar ile birlikte kalabalık oğuz Türkmen boyları da yerleşti, ilk memluk hükümdarı Aybek, Türkmendir. Zamanla hakimiyet Kıpçaklara geçti.
Kıpçaklar üstüne en ilgi çekici bilgiyi Slovo o Polku İgoreve (İgor Ordusu Hakkında Kaside) adlı destan verir. Adı bilinmeyen bir Rus şairi tarafından kaleme alınan destanda, Kıpçakların cesareti, savaşçı oluşları ve kültürleri anlatır. Destanın bir yerinde, ümitsizliğe düşen Ruslara şair «Bayraklarınızı indirin, kılıçlarınızı kınına sokunuz, dedelerinizden miras kalan şerefin artık sonu gelmiştir» şeklinde tavsiyede bulunur.
Yine destanda Kıpçakların usta okçu oldukları, çadırlarında çeşitli altın süsler, kadife, kürklü elbiseler bulunduğu anlatılmaktadır. Rus yıllıklarında Kıpçaklar ile Ruslar arasında birtakım aile bağlarının kurulduğu bildirilmektedir. Bazı Rus prenslerinin Kıpçak kızlarıyla evlendikleri, bilinen bir gerçektir.
Kıpçaklar ilişki kurdukları çeşitli milletlerin kültürlerinden yararlandılar. Rusya ve Bizans'tan gelen Hıristiyanlık, İtalyan kolonilerinden gelen Katoliklik, ticari ilişkiler dolayısıyla İran'dan gelen Zerdüştlük Hindistan'ın Buddha'cılığı, Kıpçaklar» etkiledi, İslam kültürü de Kıpçak ilinde önemli değişikliklere yolaçtı. Kıpçaklar çoğunlukla Samanlığa bağlıydılar. Bununla birlikte Kıpçakça eserlerde bu dinlerin etkisi sezilir.
Kıpçaklar ilişki kurdukları bütün milletler üzerinde etkili oldular. Bu etki özellikle folklor ve müzik alanında görülür. Rusların «sekme bacak dansı» Rus bilginlerine göre Kıpçaklardan geçmedir. Kıpçaklar dilleriyle de ilişki kurdukları milletleri etkilediler. Bazı bilginler Rusça, Rumence ve Macarcada, Kıpçakça kelimelerin bulunduğunu ileri sürerler.