koyu
1 . Yoğunluğundan dolayı güç akan, sulu karşıtı:
"Koyu pekmez. Koyu süt."- .
2 . Rengi açık olmayan, daha belirgin, açık karşıtı:
"Oturduğu yerden Boğaziçi'nin koyu mavi gecesinde bir balıkçı kayığı kayıp gidiyordu."- H. E. Adıvar.
3 . bilişim Yazı karakterinin daha belirgin olarak yazılmış biçimi.
4 . mecaz Aşırı (davranış, düşünce vb.):
"Daha eski zamanda koyu bir Türkçe taraftarıymış."- A. Ş. Hisar.
5 . mecaz Derin, hararetli:
"Koyu bir sohbet."- .
koyu
Türkçe koyu kelimesinin İngilizce karşılığı.
adj. solid, dark, pea soupy, deep, thick, dense, intense, saturated, sad, black, crusted, darkish, dyed in the wool, sable, somber, sombre, stiff, strong, tenebrous
n. village, country, kampong, settlement
koyu
yoğunluğu yüzünden güç akan, kıvamlı "sulu" karşıtı; derin, ateşli, hararetli.
karaya kaçan (renk), "açık" karşıtı.
(kimi nitelikler için) aşırı.
koyu
Türkçe koyu kelimesinin Fransızca karşılığı.
foncé/e, sombre, concret/ète, épais/se
koyu
Türkçe koyu kelimesinin Almanca karşılığı.
adj. dick, orthodox, sämig, satt, stark, tief, zäh