Korporatizm, hepsi de tüketici olan bütün üreticiler tarafından, bütün tüketiciler için düzenli üretimdir. Bir taraftan işleticilerle işletilenler, diğer taraftan da üretim ile tüketim arasındaki ilişkileri değiştirme ve geliştirmeye yönelik bir ekonomik ve politik bir sistemdir.
Korporatizm, Fransız Devrimi'nden sonra Orta Avrupa'da düşünce olarak ortaya çıkmış, daha sonra yeni korporatizm adını alarak ilk kez İtalya'da Benito Mussolini'nin iktidara gelmesiyle uygulanmış ve ardından Almanya ve İspanya'daki diktatör rejimlerince de benimsenmiştir.
Korporatizmin esas iki amacı vardır:
- Ekonomik hayatı yeniden kurmak,
- Sosyal adaletin tesisini sağlamak.
Faşizm, ekonomiyi korporatizm üzerine kurar ve korporasyonları temel alır. Bu, Mussolini'nin, "Faşist devlet korporatiftir." sözü ile pekiştirilen bir hükümdür. Korporasyonlar, nispeten "lonca"lara benzerler.
Korporatizm, toplumu organizmacı bir gözle görmenin bir sonucu olarak her kesimin tüm faaliyetlerinin amacını dayanışma ve ortak çıkara indirgeyen politik bir yaklaşımdır. Tahmin edileceği gibi burada farklı kesimlerin farklılıkları ancak ortak çıkar ya da devletin faydası ekseninde okunduğu müddetçe yaşayabilir. En tipik örneği Mussolini dönemi İtalya uygulamasıdır. Korporatif ekonomi ile İtalya'daki işsizlik azalmış ve millî gelir yükselmiştir.