Koç`as,Pşıkhafe`ye istediği yerde karşılaşmaya hazır olduğunu söyler.
Çok geçmede Pşıkhafe,silahşörleri (оркъ/ "verk"leri) ile birlikte Koç`as`ın av kampına doğru yola koyulur.Akşam üzeri bir toz bulutunun kampa yaklaşmakta olduğunu görürler.İçlerinden biri bir ağaca çıkıp gelenlere bakar,ardından "Koç`as,der,gelenler var,konuk desem fazla,ordu desem az".. Derken birazdan Devay Pşıkhafe,yetişir,Koç`as`ın yanındakilerin çoğu ormana kaçar.
Pşıkhafe,Koç`as`a,"Sana bir şans tanıyorum,hadi bin terkime,seni prensese (guaşeye) götüreyim,seni kölesi mi yapar,ne yapar,artık onun bileceği şey,haydi atla arkama" der.Bu tür bir konuşma özgür bir Adıge`nin kaldırabileceği birşey değildi.Koç`as da,"Pşıkhafe,ben,at terkisinde götürebileceğin kişilerden biri değilim,bunu iyi bil,bilmiyorsan,evindeki güzel prensesine sor,o bunu iyi bilir" karşılığını verir.Bu sözler karşısında çılgına dönen bey,"Vurun şu köpeği" diye kolunu kaldırır.Böylece Koç`as`ın beklediği fırsat eline geçmiş olur ve bunu hemen değerlendirir,zırh kuşandığı için vurması olanaksız gibi olan beyi,şimdi kol yeninden gönderdiği tek bir ok ile,yandan,tam kalbinden vurur.Adamları hemen beyin başına toplanırlar,ama Bey ,"Beni bırakın,bana bunu yapan şu kancık köpeği gebertin!" der ve ölür.Beyin adamları da,sert bir çarpışma sonunda, Koç`as`ı ve yanındaki iki kişiyi öldürürler.
Beyin ölüsü,köyüne götürülür ve büyük bir törenle bakırdan yapılma bir yığma mezara (Ğ³ÑŠĞ¾Ğ¿Ğ»ÑŠÑ Ğ±Ñн) defnedilir,Koç`as ise sıradan bir toprak mezara gömülür.Bir süre sonra, Pşıkhafe`nin, güzelliği dillere destan karısı (ГуащÑ) bir rüya görür;rüyada Koç`as prensese görünür,Koç`as:"Guaşe"der,"Ben yiğitlikte Devay Pşıkhafe`den daha aşağı biri miydim?Ona bakır mezar yaptırdınız,beni ise toprak bir mezara gömdünüz" der.
Bunun üzerine prenses,Koç`as için de bir bakır mezar yaptırır ve adına ölü yemeği (хьадÑ1уÑ) dağıtır.Adıge dram yazarı İbrahim Tsey`in (1890-1936),konuyu işleyen dört perdelik dramı "Koç`as" (1929) da ünlü bir yapıttır (Koç`as dramı ve öyküsünün bir değerlendirmesi için bk.Kazbek Şeş`e Казбек,Uyuşmazlık ve Çözümü Dramaturjisinin Sorunları,Kafkasya Kül.Der.,sayı 45-46).
Destandan (Abadzeh lehçesinden) değişik bir derleme şarkı çevirisi:
HATKHI KOÇ`AS (ХЬAТХРКЪĞĞš1ĞĞ¡)
Hatkhıların küçük Koç`as`ı,Eyvah,(-olmayacak yerde-) avlanıyor./Av kampını da ne yazık ki,Ajıpsı (ĞжъыпÑÑ‹) Irmağı kenarına kuruyor./Av kampına,Genç arkadaşları da geliyorlar./Koç`as`ın kampında,Semiz geyik eti eksik olmaz./Ama (-kendi alanında-) geyik avlandığını,Beylerin en zalimi de haber alır./Haber alır almaz,Bir grup atlıyla yola koyuluyor./Bey`in gelmekte olduğunu,Koç`as`ın iki köpeği anında farkediyor./Yerinin öğrenildiğini Koç`as da anlıyor,Durumu ıslıkla arkadaşlarına bildiriyor./Eyvah,bu ıslık Hatkhıların Koç`as`ının,Çağırıyor olmalı bizi diyorlar./Ağaca tırmandığında,Koç`as,Atlıların gelmekte olduğunu görüyor./"Konuk desem fazla,ordu desem az bunlar" diyor./Er olanlar,silahlarını kuşansınlar./Eğer kalmayacaksanız,Karanlık ormana dalın./"Kalamayız burada,Gidelim Koç`as" diyorlar/"Siz gidin,babam sorarsa eğer,At sürüsü getirip dönecek dersiniz".İnanmazsa size,Leş kargalarının toplaştığı yere gitmesini söylersiniz"./Birazdan,ne yazık ki,Başlarında Bey,atlılar yetişiyorlar./Hatkhıların Koç`as`ı,yine de,Efendice karşıladı onları./"Bize zorluk çıkarma,Koç`as,Hemen atla terkime!" dedi bey./"Doğduğumdan beri,At terkisine binmeyi hiç sevmem./Sevmediğimi de,Bütün bir Şapsığ diyarı bilir./Acıktıysanız eğer,Buyurun bu küçük çardağıma./Yolu soruyorsanız eğer,Aşağıya giden bu yolu izleyebilirsiniz"./"Lafı uzatma,Koç`as,Atla hemen atımın terkisine."/"Daha ileriye geçecek olursan eğer,Yeri selamlatırım sana"./"Senin kör kurşunun,Çürük barutun işlemez bana"./"Benim kör kurşunum, Yedi Çarşamba (-deyim;sağlam anlamında-) yüreğiyle dökülmüştür./Çürük barutumu ise,Denizdeki koca gemiler bile selamlar./Tüfeğime gelince,İlkbahar gök gürültüleri gibi gürülder"./Ardından,K`akhelerin (Ğš1Ğ°Ñ…Ñ-Çerkes) zalim beyi,Gümbürdeyerek atından yuvarlanır./Beykol sürüsü (-bey kulu,köleler-),vah vah diyerek,Deri kamçılarıyla dövünüyorlar (Kube Csaban ШÑбан,Adighe Folklor-II,NewYork,1963,No.45;Şarkının başka bir Türkçe çevirisi için bk.N.Karbeç;Hathı Oğlu Koç`as,Uzunyayla.Com).
O,"Geyikleri gök gürüldemesi gibi bağırtan,Ejderhaları çığlık çığlığa bırakan-Koç`as" idi (Hatkhıların Koç`as`ı şarkısından/"Хьатх Ñ ĞšÑŠĞ¾Ğº1Ğ°ÑÑ Ğ¸Ğ¾Ñ€ÑĞ´",A.M.Гадагатль,ГероичеÑкий ÑĞ¿Ğ¾Ñ ĞĞРТЫ и его Ğ³ĞµĞ½ĞµĞ·Ğ¸Ñ Destanı Nartlar ve Kökeni,КраÑнодар,1967,s.147).
Kabartay varyantları oldukça farklıdırlar.Bir örneğin özeti:
Adıgelerin bir arada yaşadıklar bir dönemde,sınır boyunda,yani tehlikeli bir yerde varlıklı bir köy bulunuyordu.Birgün iki köy Kalmukların baskınına uğrar.Tutsak alınanlar hizmet ya da köle olarak satılmak için götürülüyorlar.Tutsaklardan genç bir kadın yolda doğum yapar.Kalmuklar doğan bebekleri öldürüp atmakta,sadece annesini sağ bırakmaktadır.Kadın yalvarır,bebek bir çaputa sarılıp bir çalı dibine bırakılır.Bebek,Kalmukları izleyen Adıge atlıları tarafından bulunur.Çocuk,çocuğu olmayan,ama yiğit biri olan atlı grupunun başkanına verilir ve onun tarafından büyütülür.
Çocuk usta bir silahşör olarak büyür.Birgün kapıştığı bir bey (пщы/pşı) oğlundan,kendisinin bir besleme olduğunu öğrenir.Bunun üzerine Hatkhı oğlu Koç`as,analığını sıkıştırır ve asıl annesinin Kalmuklar tarafından tutsak alındığını ondan öğrenir.Kış üzeri iki arkadaşıyla birlikte Kalmuk diyarına doğru yola çıkar.Tipi nedeniyle iki arkadaşı soğuktan ölür.Ama kendi yakınlardaki bir Müslüman köyüne ulaşır,sabah namazın kılıp camiden çıkan köylülere Müslüman olduğunu söyler ve onların yardımıyla iki arkadaşını toprağa verir.
Ardından bir başına yola koyulur,Kalmuk beyinin beldesine varır.Yaşlı,kimsesiz,çok yoksul ve çok yaşlı bir Kalmuk kadınına konuk olur,ona yardımda bulunur.İyi kalpli ve yardımsever biri olan bu kadının yardımıyla gerçek annesini bulur ve atına alır.Kalmuk atlıları peşine düşer.Koç`as annesini bir köşeye saklar,Adıge geleneği gereği,bir haberci dışında,kendisini izleyenleri bir bir öldürür,sonunda annesini kurtarır (bk.ĞĞ´Ñ‹Ğ³Ñ Ñ…ÑŠÑ‹Ğ±Ğ°Ñ€Ñ…ÑÑ€ Sözlü Anlatıları,Çerkessk,1986,s.68-74,öyküyü 30.03.1968`de Mihail Mıjey,Azamet Habeçır`dan derlemiştir).