Keşifler Çağı olarak da bilinen coğrafi keşifler dönemi, 15'inci yüzyılın birinci yarısından 17'nci yüzyılın ortalarına kadar Portekizli ve İspanyol kaptanlar tarafından, Asya'daki baharat ve değerli maden zenginliğine ulaşacak alternatif ticaret yollarının bulunması amacı ile başlatılıp bu yolda "yeni" kıtalar, okyanuslar ve deniz aşırı toprakların Eski Dünya tarafından keşfedilmesine sebep olan tarihsel aralıktır.
Avrupa ile Asya arasındaki en büyük kara ticareti ağı olan İpek Yolu'nun, Osmanlı İmparatorluğu tarafından vergilendirilmesi ve Avrupalıların talep ettiği ürünün denetlenerek verilmesi, Avrupalı yönetimleri rahatsız ediyordu. Asya'ya ulaşmak için kara yoluna alternatif bir yol bulmak gerekliydi; denizi bir alternatif olarak gören Avrupa'da –özellikle güneybatı Avrupa'da– denizciliğe olan önem arttı ve uzun deniz seferlerine çıkabilecek cesur kaptanların yetiştirilmesi için çaba sarf edildi. Avrupa kültürünün hızla yayılmasına, Avrupa'nın zenginleşmesine ve küreselleşmenin ilk tohumlarının atılmasına yol açan Keşifler Çağı, aynı zamanda sömürgeciliğin ve merkantilizmin, Avrupa'daki ulusal politik sistemin koyu bir şekilde benimsenmesini sağlamıştır. Bu dönem, yerliler tarafından "bilinmeyen kıtalardan işgalcilerin gelişi" olarak yorumlandı.
İlk olarak Portekizli kaptanlar tarafından, 1419 ile 1427 arasında Atlas Okyanusu'ndaki Madeira ve Azor takımadaları keşfedildi. 1434'ten önce Portekizliler ilk olarak Afrika'nın batı kıyılarına, ikinci olarak ise Ümit Burnu'nu fark ederek Hindistan'a uzanacak güzergâhı keşfettiler. Kaptan Kristof Kolomb'un 1492 ile 1502 arasındaki Atlantik-ötesi keşfi olan Amerika seferlerinden, 1543'e kadar Japon adasının, Sri Lanka'nın ve diğer Asya topraklarının keşfine kadar Portekiz ve İspanya deniz seferlerine, keşiflerine, ülkelerine ve Avrupa'ya zenginlik getirmeye devam etti. Bu sayısız deniz seferleri Atlantik, Hint ve Büyük Okyanus ve onlarca deniz aşırı toprağın Avrupalılar tarafından keşfedilmesi, 19'uncu asrın dördüncü çeyreğine kadar devam eden Amerika, Afrika, Asya ve Okyanusya deniz seferlerine, ve 20'nci asrın ilk yarısında kutup bölgelerinin araştırma hedefi olmasına yol açtı.