Kanuni Hacı Arif Bey
Kısaca: Kanunî Hacı Arif Bey 1962 yılında İstanbul'un Aksaray semtinde Hubyar mahallesinde doğdu. Yemiş iskelesi, Zindankapısı'nda mezarı bulunan Baba Cafer'in soyundandır. İlkokuldan sonra orta öğrenimini Kocamustafapaşa Rüştiyesi'nde tamamladı;on dokuz yaşında "Posta-Telgraf Nezareti Muhasebe Kalemi"nde memuriyete başladı. ...devamı ☟
Eski görevinde başkatip olarak çalıştı. 1910 yılında tekrar Yemen'e gittiyse de İmam yahya isyan etmiş, çıkan karışıklıkta yanıbaşında bir bomba patlamış ve kayınbiraderi ölmüştü. Bunun üzerine "Nezaret"e başvurarak İstanbul'a tayin oldu. Yüksek bir maaşla emekli olmak amacı ile üçüncü kez Yemen'e başkatip olarak gittiğinde, İmam Yahya yine Osmanlı Devleti'ne isyan etmişti. Sonradan sadrazam olan İzzet Paşa'nın emri ile arapların tahrip ettiği telgraf hatlarını tamir etti, 1911 yılında Yemen'in Menaha şehrinde kolera hastalığından öldü ve orada toprağa verildi. Yemen'e ilk gidişinde Mekke'ye uğrayarak "Hacı" olmuştu.
Musıki çalışmalarına memuriyetinin ilk yıllarında, aynı dairede çalışmakta olan Kanuni Sarı Talat bey'den ders alarak başladı. Daha önceleri başka sazları çalmayı da denemişti. Kanun'un Türk Musıkisi'ne girmesine ve tutunmasına yardımı olan sanatkarlardandır. O zamanlar Kanun'da mandal olmadığı için mandalsız çalardı. Daha sonraları mandallı kanunlar ortaya çıktığı halde, bu türü hiç kullanmaz ve nefret ederdi. Kanun icrasında gelmiş geçmiş sanatkarlar arasında önemli bir yeri vardır. Falsosuz ve akıcı bir üslupla çalardı. Yemen'de bulunduğu yıllarda bir musıki çevresinin oluşmasına yardımcı olmuş, kanundaki ustalığını ilerletmesi için bol bol zaman bulmuştu.
Bunları o sıralarda Yemen'de bulunan Kemal Emin Bara'nın anılarından öğreniyoruz. Bugün her Kanun çalanın yapmağa çalıştığı "fiskeli" icra şeklini ilk uygulayan Kanuni Hacı Arif Bey'dir. Oğlu Zeki Ârif Ataergin'in ifadesine göre mandallı kanunu da aynı ustalıkla çalar, "Mandallı Kanun yeni başlayanlar için kolay, sonrası güç;mandalsız kanun başlangıçta güç sonrası kolay " dermiş.
Ömrünün büyük bir bölümünü Yemen'de geçirmesine rağmen, İstanbul'da bulunduğu yıllarda Zekai Dede, Santuri Edhem Bey, Tanburi Cemil Bey, Bolahenk Nuri Bey, Hacı Faik Bey, Hacı Kirami Efendi, Yeniköylü Hasan Efendi, Lamekani Mustafa gibi tanınmış musıkişinaslarla dostluk kurmuş, yararlanmıştı. Halim Paşa'nın yalısına devam eder, hem musıki toplantılarından hem de Paşa'nın değerli nota kolleksiyonundan yararlanırdı. Ayrıca şehzade Cemaleddin Efendi'ye ders verir, Hıdiv ailesinden Emine Hanım'ın Bebek'teki yalısında kadınlardan teşekkül eden saz heyetinde hocalık yapardı.
Hacı Ârif Bey çok öğrenci yetiştirdi. Bunlardan Âma Nazım Bey, Kanuni Tahsin Bey, Fethi, Salim, Selim ve Pepe Reşad sayılabilir. Bu sanatkarların bazıları musıki tarihinde iz bırakmıştır. "Darü'l-Musıki" cemiyetini kuranlardandır. Tanbur'i Cemil Bey ve Udi Nevres Bey 'le konserlere katılırdı.
Bir bestekar olarak her formda eser verdi. Musıki repertuvarımızda 5 Peşrev, 10 Saz Semaisi, 1 Sirto, 3 Beste, 2 Yürük Semai, 70 Şarkısı bulunuyor, ayrıca taksim plakları da vardır. Ünlü bestekar Zeki Ârif Ataergin, oğludur.
Bu değerli insanı saygıyla ve rahmetle anıyoruz. . .
Hazırlayan:Tahir AYDOĞDU Kaynak:Türk Musıkisi Tarihi. . . . . . . . Dr. Mehmed Nazmi ÖZALP
Bu konuda henüz görüş yok.