Jim Crow, aşağılamak amacıyla beyazlar tarafından siyahlara takılan isimlerden biriydi.
Jim Crow Yasaları, demiryolları ve tramvaylarda ırk ayrımını benimseyen ilk yasa 1875'de Tennessee'de kabul edildikten hemen sonra, tüm Güney eyaletlerinde birden demiryollarında ırk ayrımı uygulamasına gidildi. Her yere Sadece Beyazlar İçin ve Siyahlar tabelaları asılmıştır. Aslında bunların hepsi mevcut durumun resmiyet kazanması anlamına geliyordu.
Uygulamada ise bu, otelleri, tiyatroları, kütüphaneleri ve hatta asansör ve kiliseleri de kapsıyordu. Ayrımın en ağır biçimde hissedildiği alan ise okullardı.
Lucy Parsons
Lucy Parsons 1853'te iç savaş sırasında Teksas'ta doğdu, Afroamerikalı, Meksikalı ve Kızılderili kanı taşıyordu.
1870'te Oliver Gathering adlı bir Siyahla birlikte yaşarken Albert Parsons'la tanıştı. O yıllarda Güney'de Jim Crow Yasaları hüküm sürüyordu. Ayrı ırklardan insanların evlenmesi yasaktı. Güney'de evlenemeyen Albert ve Lucy, taşınmaya karar verdiler.
1872'de Teksas'taydılar. Seçim zamanı Albert bölgedeki reşit Siyahlar'ı oy kütüklerine yazdırmak için uğraştı. Parsonslar bütün ırkçıların nefretini kazandılar. Siyahlar'ı oy vermeye çağıran Albert bacağından vuruldu, Lucy ölümle tehdit edildi. Zaten iki ayrı ırktan gelip evlenebilmeleri onların hedef seçilmesi için yeterli bir nedendi. Linç tehdidi hayatlarının bir parçasıydı.
Jim Crow Yasaları Martin Luther King'in öldürüldüğü 1964’e kadar yürürlükte kalmıştır.