Jean Epstein (d. 1897 - ö. 1953) tıp öğrenimi gördükten sonra film yönetmenliği ile tanınan Fransız bir yazardı. Sinemaya Pasteur (1922) başlıklı bir belgeselle yönetmenliğe başladı. Germaine Dulac'tan etkilenerek, görüntünün bir bestedeki sesin karşılığı olması ve konunun görsel bir senfoni gibi gelişmesi gerektiğini öne sürdü.
1923 yılında çevirdiği üç filmden Coeur Fidele (Sadık Kalp) en önemli filmi oldu. Marsilya'nın kenar mahallelerinde, aynı kadını seven iki erkek arasındaki çatışmayı ele alan film, birbirinden ayrı yapıda iki erkeğin, sonu kanlı biçimde noktalanan serüvenini, lirizmin ağır bastığı süratli bir anlatımla sinemaya aktarıyordu. Yönetmenin, film dünyasının vazgeçilmez öğeleri saydığı kırlar, ormanlar, ırmaklar ve deniz, filmde önemli bir ağırlığa sahipti. Sadık Kalp, biçimsel özelliklerinin yanı sıra kişilerin iç dünyasını davranışlar, bakışlar aracılığıyla çözümlemedeki ustalığıyla da dikkati çeker.
Yönetmenin Le Lion des Mogols (Moğollar'ın Aslanı, 1924) ve George Sand'tan uyarladığı Mauprat'dan (1926) sonra Edgar Allan Poe'dan uyarladığı La Chute de la Maison Usher (Usherler'in Evi, 1927) de önemlidir. Yönetmen yardımcılığını Luis Buñuel'in yaptığı bu aşk ve çılgınlık filmi, ağır çekim kullanımı gibi teknik özelliklerin ve gerçekçi olmayan bir oyunculuk anlayışının desteğiyle bir korku atmosferi yaratmayı başarır. La Glace à Trois Faces (Üç Yüzlü Cam, 1928) ise Alain Resnais'nin Hiroşima Sevgilim'inden yıllarca önce zamanın akışıyla oynar. İnsanın fırtına, deniz, çoraklık gibi doğa olaylarına direnmesini konu edinen Mor'Vran (Kargalar Denizi, 1930) ile gözlerden ırak bir adada kıskançlıktan kaynaklanan bir dramı konu edinen L'Or des Mers (Denizlerin Altını, 1932) doğayı da film kahramanı yapmayı başaran, doğa insan ilişkilerini belgeselci bir anlayışla işleyen ve yönetmenin "fantastik gerçekçilik" diye adlandırdığı anlayışın örnekleridir.