İsveç ekonomisi, kereste, hidroelektrik ve demir cevheri ile desteklenen gelişmiş bir ihracat yönlü ekonomidir. Bunlar dış ticarete yönelik bir ekonominin kaynak tabanını oluşturmaktadır. Başlıca endüstri kolları arasında motorlu taşıt üretimi, telekomünikasyon, ilaç sanayisi, endüstriyel makine üretimi, hassas aygıtlar, kimyasal ürünler, ev eşyaları ve aletleri, ormancılık ve demir ve çelik üretimi bulunmaktadır. Alışılagelmiş bir şekilde, yerel işgücünün yarısından fazlasını kullanan çağdaş bir tarım ekonomisi iken, bugün İsveç, Ericsson, ASEA/ABB, SKF, Alfa Laval, AGA, and Dyno Nobel gibi kuruluşların da gösterdiği gibi, uluslararası alanda rekabet gücü yüksek olan mühendislik, maden, çelik, kâğıt ve kâğıt hamuru endüstrilerini daha da geliştirmektedir.
İsveç, bağıl olarak yüksek gelir vergileri ile finanse edilen, gelirlerin tüm toplumda dağılmasını sağlayan bir evrensel refah devleti olan ve bazen İskandinav modeli olarak adlandırılan bir modele sahip, rekabetçi bir karma ekonomidir. Tüm kaynakların ve şirketlerin yaklaşık %90'ı özel girişime ait olup, %5'i devlete aittir ve %5'i de tüketici veya üretici kooperatifleri olarak etkinlik göstermektedir.
İsveç, tarafsız bir ülke olarak II. Dünya Savaşı'na etkin olarak katılmadığı için, diğer birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi, ekonomi temelini, bankacılık sistemini ve bir bütün olarak ülkeyi yeniden yapılandırmak zorunda kalmadı. İsveç, ileri teknoloji kapitalizminin ve kapsamlı refah haklarının karışık bir sistemi içinde yüksek bir yaşam düzeyi elde etmiştir. İsveç, Danimarka'nın ardından ikinci en yüksek toplam vergi gelirine sahip bir ülke konumundadır. 2012 itibarıyla, toplam vergi geliri, 2006 yılındaki %48,3 oranına göre, GSYİH'nın %44,2'sini oluşturmuştur.