Henüz on yaşındayken Akmescit lisesine gönderilen İsmail, orada İki sene kaldıktan sonra Varonej şehrindeki askeri okula nakledildi. Daha sonra Moskova Askeri İdadisi'ne gitti.
Gaspralı bu dönemde en çok etkisinde kaldığı olay Ruslar’ın özellikle Türk karşıtlığından beslenen Panslavizm politikalarıdır. Genç İsmail buna karşı tepki koymak istemektedir. Bu yüzden okuldan ayrılmıştır.
Okuldan ayrılan Gaspralı Zincirli Medresesi’nde Rusça öğretmeni olarak göreve başladı. Bir buçuk yıl kadar süren bu görevi sırasında, bol bol okuyarak Rus edebiyatı ve fikir akımları hakkında esaslı bilgiler edinen İsmail Bey, bir yandan da Rus basınını takip ederek politik gelişmeleri ve Rusya'nın içte dışta izlediği politikayı daha İyi kavramaya çalıştı. İleride kafasını çok meşgul edecek olan "sosyalizm" hakkında da hayatının bu döneminde epeyce bilgi edinen Gaspıralı, 1869 yılında maaşı 600 rubleye çıkarılarak Yalla'da Dereköy mektebine tayin edildi, burada da iki yıl kaldıktan sonra, Bahçesaray'a dönerek yeniden Zincirli Medresesi'nde Rusça dersleri vermeye başladı.
Gaspıralı, o zamana kadar kafasında teşekkül eden "yenilikçi" fikirleri ilk olarak Zincirli Medresesi'nde uygulamaya çalıştı, talebelerine, asıl görevi dışında "usul-ü cedid" (yeni metod)'le Türkçe dersleri verdiği gibi, medreselerde uygulanan "skolastik" eğitim tarzını da eleştirmeye başladı. Fakat bu metod ilk başlarda tepkiyle karşılandı.
Gaspralı’nın en büyük hedeflerinden biri İstanbul’a gitmekti. İstanbul’a giderek zabit olmayı istiyor fakat yarıda bıraktığı eğitimin buna engel olacağını düşünüyordu. Bu sebepten dolayı da 1871 yılında Paris’e giderek yarıda kalan eğitimini tamamladı. Gaspıralı, 1874 sonlarına kadar Paris'te kaldı.
İsmail Bey, Paris’ten İstanbul’a gitmiş fakat bir türlü ideali olan memuriyeti yapma fırsatı bulamamıştı. Yazarlık hayatı da bu dönemde başladı. Zabitlik hayalinin gerçekleşemeyeceğini anlayınca, 1875 kışında Kırım'a dönen Gaspıralı, 1878'de Bahçesaray belediye başkanlığına seçilinceye kadar başka hiç bir işle uğraşmadı, sadece okudu ve milletinin hayatını inceledi.
Gaspıralı İsmail Bey, 1878 yılında Bahçesaray belediye başkanlığına seçildi; bu görev sayesinde düşündüğü bazı yenilikleri gerçekleştirebileceğini zannediyordu, ne var ki önüne yine bazı engeller çıktı. Belediye başkanı olarak görevlerini -bütün imkansızlıklara rağmen-yerine getirmeye çalışırken, aslı misyonunu da hiç unutmayan Gaspıralı, 1879 yılında, bir gazete çıkarmak için Rus hükümetine müracaat ettiyse de, bu müracaatı reddedildi. Fakat o, mutlaka yayın yoluyla milletine hizmet etmek istiyordu. 1881 yılında, "Genç Molla" müstear adı ile, ileride kitap olarak da yayınlanacak olan "Russkoe Musulmanstovo" (Rusya Müslümanları) başlıklı makalelerini yazarak Akmescit'te çıkan "Tavrida" gazetesinde yayınlandı.
Gaspıralı, izin alamamasına rağmen, gazete çıkarma fikrinden asla vazgeçmemiştir. Bunun için, zemin yoklamak amacıyla, 1881 yılından başlayarak "Tonguç", "Ay", "Güneş", "Yıldız", "Mir'at-i Cedid" gibi çeşitli adlarla küçük risaleler yayınlamaya başladı. Ne var ki, Rus sansürü, bu risalelerin yayınını, adlan başka olsa da gazete hüviyeti taşıdıkları gerekçesiyle çok geçmeden yasaklayacaktır.
"TERCÜMAN"
Gaspıralı, bir gazete çıkarabilmek için tam dört yıl mücadele verdi, defalarca Petesburg'a giderek müracaatlarda bulundu ve nihayet 1883 yılında, Türkçe kısmı aynen Rusçaya da tercüme edilmek şartıyla "Tercüman-ı Ahval-i Zaman"ı yayınlama iznini kopardı. Adını Şfnasi'nin İstaNbul'da çıkardığı "Tercütman-ı Ahval"dan alan bu gazetenin Rusça adı da "Perevotcik" olacaktı. Zühre Hanım'ın ziynet eşyalarını ve annesinden kalan kıymetli elbiseleri satarak elde ettiği paraya, 300 ruble kadar abone parasını da ilave ederek eski bir makine ve bir miktar hurufat alan Gaspıralı, ilk nüshayı 10 Nisan 1883'te çıkardı.Türcüman,Rusya'da çıkan ilk Türk gazetesi değildi, ama yaygınlığı ve oynadığı rol bakımından en önemlisiydi. 1903 yılına kadar haftalık, 1903-1912 arasında haftada bazan iki, bazan üç defa, Eylül 1912'den sonra da günlük olarak tam 33 yıl yaşadı ve 1916 yılında kapandı.
Küçük boyda dört sayfa olarak çıkmaya başlayan Tercüman çok geçmeden, devrin şartlarına ve okur yazarlık oranına göre çok yüksek sayılabilecek tirajlara ulaştı. Kafkasya, Kazan, Sibirya, Türkistan, Çin, hatta İran ve Mısır'da satılan Tercüman'ın büyük başarısı, Gaspıralı'nın sadece Rusya Türklerinin değil, bütün müslümanların meseleleriyle yakında ilgileniyordu. Bu aynı zamanda Dilde birlik fikrinin hayata geçmesi aynı dilin kullanılmasında önemli bir misyon yerine getirilmesi anlamına geliyordu.
1905 bunalımından sonra Kazan'da, Kafkasya'da, Türkistan'da ve Kırım 'da yayınlanan 35'ten fazla gazete ve dergide, çok sayıda hikaye ve romanda "Gaspıralı dili" kullanılmıştır.
MÜSLÜMAN İTTİFAKI
Tercüman gazetesi sayesinde geçmişte hayali olan Dilde birlik fikrinin yanısıra usu-ü Cedid okulunu da oluşturan ve yaygınlaştıran Gaspıralı İsmail Bey'in 1905 İhtilali'nden sonra Rusya Müslümanlarının ittifakı gayesiyle toplanan üç kongrede de önemli roller oynadı. Eğitim meselesinin ağırlıklı olarak ele alındığı III. Kongre'de "dil birliği" ile ilgili görüşlerini bütün Rusya Müslümanlarına resmen kabul ettirdi. (1906)."Usul-ü cedid" hareketinin başarısı ve Ekim Manifestosu 'ndan sonra müslümanların kazandığı hürriyet, öte yandan "Müslüman İttifakı" için yapılan kongreler Gaspıralı'nın cesaretini arttırdı. Gerçekte, yaptığı bütün faaliyetler, onun Türk birliğinin daha ileri bir merhalesi olarak İslam birliğini hedeflediğini, fikri yapısının Türkçü olduğu kadar, İslamcı bir nitelik de taşıdığını göstermektedir. Nitekim 1907'de, Kahire'de bir "İslam Kongresi" toplayabilmek için büyük gayret sarf etti. 1910'da ise Hindistan'a gitti ve Bombay'daki "Encümen-i İslamiye"nin toplantılarına katılarak görüşlerini anlattı.
Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a gelmiş ve büyük bir heyecanla karşılanmıştır (1909). Türkiye Türklüğüne büyük bir ilgi duyan Gaspıralı, Kırım'da da Rus basınına karşı Türkiye'yi savunmaktan, aleyhteki yazılara cevap vermekten asla çekinmemişti. Birinci Dünya Savaşı arifesinde İstanbul'a tekrar gelerek Türkiye'yi savaşa girmemesi hususunda uyarmaya çalışan Gaspıralı, Türk dünyasının yetiştirdiği nadir zekalardan biriydi, büyük bir mücadele adamı ve gerçekten inanmış bir idealistti.
Gaspıralı İsmail Bey, 11 Eylül 1914 Cuma günü Bahcesaray'da vefat etti. Ertesi gün muhteşem bir cenaze töreniyle, Mengligiray Han türbesi civarında toprağa verilen büyük idealistin ölümü, bütün İslam dünyasında çok büyük bir teessür uyandırdı.
Linkler
http://www.ismailgaspirali.orgGaspıralı efsanesi
2001 yılı Kırımlı düşünür-eğitimci Gaspıralı İsmail Bey'in doğumunun 150. yılı. Fikirleri ve etkileri hala canlılığını koruyan bu büyük düşünürün hayatından dersler...İsmail Bey Gaspıralı 150 yaşında. 2001 yılı Gaspıralı'nın önemli bir yıldönümü. Doğumundan birbuçuk asır geçmiş fikirleri hala taptaze tartışılıyor, yeniden değerlendiriliyor.
Mustafa Kemal Paşa'nın en çok etkilendiğini söylediği Ziya Gökalp'in fikir babası İsmail Bey Gaspıralı.
Rus ve SSCB işgallerinde bile ismi değişmeyen tek şehir Bahçesaray'ın Avcıköyü'nde doğdu (1851). Köklü bir aileye mensup. Babası Çar'ın ordusunda subaydı. Dolayısıyla zedegan sınıfına mensuptu Gaspıralı ailesi.
Kırım'daki eğitiminden sonra Moskova Harp Okulu'nda okudu. O yıllarda Rus aydınlarını takip ediyor, etkileniyordu düşünce dünyasından. Panislavist fikirler ise onnu üzüyordu.
Girit İsyanı'nda Osmanlı saflarında çarpışmak istedi. Odessa'da yakalanınca ordudan atıldı. Kendini Bahçesaray'daki Zincirli Medrese'ye vakfetti. Muallimliğe başladı.
Gaspıralı'nın daha sonraki hayatında seyahatler dönemi başlar. İstanbul, Viyana, Münih, Stuttgart ve Paris'te yeni bir dünyanın döndüğünü farkeder. Fransa'da ünlü Rus yazarı İvan Turganyev'le birlikte çalışır.
İstanbul'a yerleşemeyince yeniden Bahçesaray'a döndü. Belediye başkanı seçildi. Mahalli hizmetler verdi. Akranlarından çok farklı bir birikime sahip olmuş, deneyimler kazanmıştı.
Kırım yabancı hakimiyetindeydi. Önce hemşehrilerini uyarmak mecburiyetini hissetti. Yayıncılığa başladı. Rus Tavrida gazetesinde "Rus İslamı" başlıklı ilk yazısını yayımladı. Burada Rusya'nın aynı zamanda bir Müslüman devleti olmasını savunuyor, gerekçe olarak da burada yaşayan çok sayıdaki Müslüman'ı gösteriyordu. Moskova, Müslümanlar'ın eğitimine ve çağdaşlaşmasına da kaynak aktarmalıydı.
Girişimi neticesiz kaldı. Ruslar'ın Müslümanlar üzerindeki hakimiyeti sürdü. O halde Müslümanlar'ı uyarmak kalıyordu geriye. Önce cehalet, geri kalmışlık ve fukaralıkla mücadeleye başladı.
Türk dilini konuşan Müslümanlar tek başına bir milletti. Müslüman Türk halkları dayanışma içinde olmalıydılar. O yıllarda Müslüman ahali geçim derdindeydi, ekonomik sıkıntısı fazlaydı; üstelik hurafe ve taassup da yanlarından hiç ayrılmıyordu.
EN ÖNEMLİ EĞİTİM HAREKETİ
Gaspıralı soruna çözümü buldu: Maarif sisteminde değişim. Çağdaş değişimlerden de haberdar olunmalıydı. Tiflis'te risaleler bastırdı, görüşlerini aktaran. Yıl 1883'ü gösterdiğinde ilk Tatarca gazete Tercüman yayınlandı. Uzun bir yayın hayatı oldu Tercüman'ın. Üstelik matbaası da vardı. Gaspıralı düşündüklerini artık rahatlıkla aktarabiliyor ve geniş bir sahaya ulaştırabiliyordu.
Bir aydın zümresi ortaya çıktı.
Yeni eğitim sistemi semeresini verdi. Zincirli Medrese mezunları ses getirmeye başladı. Kaytaz Ağa Mektebi bu amaçla muallim yetiştiriyordu. 40 günde okuma yazma öğreniyordu Müslümanlar burada. Usul-ü savtiye başarılı sonuç verdi. Bütün Rusya'daki Müslüman mekteplerde bir inkılap yaşanıyordu. Usul-ü Cedit bir döneme damga vuruyordu. Ceditçiler Rusya'nın dört bir yanında görev yapmaya başladılar.
İLK MÜSLÜMAN KONGRESİ
Ana dil Türkçe. Mektepte dünyevi dersler de veriliyordu. Modern okullar dönemi başladı. Bugünkü şablonun temeli işte o günlerde atıldı Gaspıralı tarafından, hala devam ediyor. Buna Türkiye de dahil. Temel ders kitabı Hoca-i Sıbyan'da Gaspıralı'nın imzası vardı.
Müslüman halk da yeniliği ve sürati benimsedi. Karşı koyanlar azınlığa düştü. Sabır ve gayret netice aldı, amaca yaklaştırdı.
Nijniy Novgorod'da bir nehir gezintisi düzenlendi. Ancak gerçekleştirilen Birinci Bütün Rusya Müslümanları Kongresi'ydi. Siyasi ve kültürel işbirliği kararı alındı. Rusya Müslümanları hızlandı, sosyal aktivitelerini çoğalttılar. Akmescit'te (1905) Bütün Kırım Müslümanları Kongresi gerçekleştirildi. İkincisi St. Petersburg'ta yapıldı. Bir üçüncü toplantı yine Akmescid'de icra edildi (1906). Devlet Duması'nda artık 25 Müslüman milletvekili vardı. Gaspıralı'nın emekleri Müslüman kamuoyunu heyecanlandırmıştı. Ateşlemişti. Ancak Rus Çarı dağıttı.
Geri kalmışlığa savaş
İdilboyu Tatarları'ndan işadamları Hüseyinovlar, Apanaylar, Akçuralar, Kafkasya'da Zeynel Abidin Tağızade bu mekteplere kaynak aktardılar, yaydılar. 1914'de bu mekteplerin sayısı 5000 oldu. Kızların da eğitimine önem veriliyordu. Pembe Hanım Bolatukova kız mektebi açtı.
Mektepler ve Tercüman Müslüman dünyada fırtına gibi esti. Hindistan'a değin, İstanbul'a varıncaya kadar etki alanına girdi. Bayrak oldu. Aydınlar mutluluk belirtisi içindeydi. Mutaassıp bir çevre ise buna karşı tavır geliştirdi. Direniş başladı. Gelişme aynı zamanda bölgede
Ruslaştırma politikasının önüne bir engel olarak çıktı. Müslüman teba ortak bir dil ve kimlikle uyanmaya başlamıştı. Gaspıralı buna rağmen temkinli hareket etti. Dolayısıyla bir kere olsun Tercüman kapatılmadı. Sibirya'dan Abdürreşid İbrahim, İdil'den Yusuf Akçura, Azerbaycan'dan Ali Merdan Bey Topçubaşı gibi aydınların katkısı arttı, etkisi genişledi. Rus hükümetine müracaat edilerek Müslüman ahali için eşit hak, hürriyet, topraksız köylülere toprak, vakıflar idaresinin Müslümanlar'a bırakılması ve müftünün de Müslümanlar'ca seçilmesi istendi.
Yeni Şafak
Yazının tamamına http://www.yenisafak.com.tr/diziler/kirim/index.html adresinden ulaşabilirsiniz.