İntihar saldırısını düzenleyecek olan teröristin hazırlanması kolay bir iş değildir. Her ne kadar bu insanlar deli gibi davransalar da deli değillerdir. Kendi canlarına kıymak dışında beraberlerinde birçok insanın da ölümüne sebep olmaları açısından psikologların da dikkatlerini üzerlerine çekmişlerdir. İntikam ve nefret duyguları bu insanları bu tür eylemler yapmaya sevk etmektedir.
Diğer saldırı türlerinde istedikleri ölçüde tahribat yapamamaları, kısmen de bu tür olaylardan sonra saldırganların kimlik tespitinin kolaylığı ve güvenlik güçlerinin etkili karşılık verebilmesi sonucunda terör örgütleri bu tür eylemlerden uzaklaşmışlar; daha iyi bir alternatif olarak intihar saldırılarına yönelmişlerdir.
Bir saldırı öncesinde intihar bombacısının; büyük bir stres içerisinde olduğu, bir arkadaşının, aile fertlerinden birinin ya da bir teröristin ölümünün öcünü almak istediği, ekonomik zorlukların sonucunda ya da ailedeki çekişmelerden dolayı evi terk etmek zorunda olabileceği, güvenlik kuvvetleri tarafından uzun süredir aranıyor ise daha fazla kaçmamak ve saklanmamak için bu eylemi yapmış olabileceği veya kendisi hakkında işbirlikçi-ajan suçlamaları var ise ismini temize çıkarmak için bu saldırıyı yapmış olabileceği düşünülebilir.
* Ayrıca bu şahıs örgütü tarafından, karşılığı ölüm olan bir suç işlediği gerekçesiyle cezalandırılmış olabilir. Şahıs örgüt tarafından öldürülürse hain damgası yiyeceğini, eğer intihar saldırısı düzenleyerek ölürse, örgütü tarafından kahraman ilan edileceğini bilir. Her halükarda öleceğini bilen şahıs doğal olarak intihar saldırısını seçecektir.
Hedefini yok etmek için sistematik olarak kendini yok etmeye programlanmış canlı bombanın deşifre olduğu an, en tehlikeli olduğu zaman dilimindir. Psikiyatrlar, İkinci Dünya Savası’nda Japon Kamikaze pilotlarında görülen bu sendroma dikkat çekmektedir. Buna göre kendini yok etme fikri kişide bunun bir an önce olup bitmesi isteğini de beraberinde getirmektedir. Bu yüzden Japon pilotlar, asıl hedefleri olan uçak gemileri yerine ilk hatta yer alan küçük muhriplerin üzerine intihar dalışı yapmışlardır.
Deşifre olan ya da hedefine giderken engellenen canlı bombanın ilk tepkisi bombanın pimini çekmek olduğundan şüphelenilen kişiyi kontrol etmeye, konuşmaya veya etkisiz hale getirmeye çalışmaya kalkışmamak gerekmektedir.
Teröristler, kalabalığın özel bir amaç için (miting, maç, konser) toplandığı alanlarda, organizasyonla ilgilenmedikleri için kendilerini belli ederler.
Hedefe yönelik aceleci ve direkt hareketler canlı bombayı ele verir. Eylemciyi mutlaka bir ya da birkaç terörist uzaktan izler. İki üç kişilik bir grup eylem yerine yaklaşınca birbirinden ayrılır. Eyleme birkaç saniye kala canlı bomba sorumlusundan olur almak için gözleriyle onu arar. Bu bakış onu ele verebilir. 3 (3 ; 06.041999 tarihli Hürriyet gazetesi)
İntihar saldırısı düzenleyecek olan şahısların eylem öncesinde uyuşturucu madde kullandıkları ve bu sayede aşırı derecede cesaret kazandıkları gerçeği, yakalanan birçok örgüt mensubunun ifadesinde de yer almaktadır. Uyuşturucu maddelerden özellikle çok etkili olduğu için kokain tercih edilmektedir. Zaten terör örgütlerinin birçoğu maddi sıkıntılarını sahte para basarak, kadın ve uyuşturucu ticareti yaparak vb. yollarla gidermektedir. 4 (4 ; 06.04.1999 tarihli Hürriyet gazetesi)
Örgüt tarafından yapılan bombalı saldırılarda göze batan noktalardan biri de canlı bombaların üniversite öğrencisi ya da okuldan ayrılmış genç kızlardan seçilmesidir. 1998 yılının Kasım ayında Yüksekova Jandarma Komutanlığı binası önünde gerçekleşen saldırının faili “Rojbin” kod adlı Fatma Özen’di Fatma Özen’in Dumlupınar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde okurken örgüte katıldığı tespit edildi. Yine aynı şekilde Sivas kırsalında canlı bomba olarak eylem yapmaya hazırlanan bir başka kadın militan Melike Acar da ele geçirilmişti. KADEK’nın komşu bir ülkede eğittikten sonra sabotaj için Bodrum’a gönderdiği Kudret Denktaş adlı terörist kız da geceyarısı eyleme hazırlanırken elinde patlayan bombayla parçalanıp öldü. Kudret Denktaş da Fatma Özen gibi üniversitede okurken okulundan ayrılan örgüt militanlarındandı. Saldırıyı düzenleyenin de hayatını kaybetmesi kesin olan intihar saldırılarından önce örgüt militanlarının uyuşturucu aldıkları bilinmektedir.5 (5 ; 17-23 Nisan 1999 tarihli Aksiyon.)
Kasım 1998’de Yüksekova’da gerçekleştirilen bombalı saldırıdan sonra olayla ilgili açıklamada bulunan kaymakam Taceddin Özerin, “militanın uyuşturucu aldığı kesinleşti” şeklinde bir açıklama yapmıştı. Görgü şahitleri kadının aldığı uyuşturucunun etkisi ile sarhoş gibi davrandığını, üzerinden şalının düşmesine rağmen tepki göstermediğini, ancak askerler kendine doğru yönelince bombanın pimini çektiğini anlatıyorlardı.
Adana Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğüne intihar saldırısı düzenleyen Leyla Kaplan, eylem öncesi yaptığı konuşmada “Hiçbir baskı altında kalmadan intihar eylemi gerçekleştireceğim. Abdullah Öcalan’a gerçekleştireceğim bu eylemle kendimi feda edeceğimi göstereceğim. Bununla bile bir şey yapabileceğim söylenemez...” demiştir.
Kaplan konuşmasında baskı altında kalmadan eylemi yaptığı konusunu özellikle vurgulamıştır. Burada Terörist örgütün eylem sonrası, eylemlerin zorla örgüt tarafından yaptırıldığı şeklinde kamuoyunda oluşacak düşünceleri bertaraf etmeye yönelik kaygılarının olduğu sezilmektedir. Bunların dışında, fedakarlık ve grup kimliği olgularına vurgu yapılmaktadır.
Terörizmde ideoloji bir tür meşruiyet kaynağı, çıkış noktası ve rehber işlevi görmektedir. Bu nedenle ideoloji terörizm olgusunun en önemli unsurunu oluşturmaktadır. Teröristlerin ölümü göze alabilmek ve göz kırpmadan masum insanları öldürebilmek için bir ideolojiye ihtiyaçları vardır. İdeolojinin etkinliği oranında terörizm faaliyetinde bir süreklilik ve yaygınlık söz konusudur. Terörizmin ideolojik temelleri arasında Marksist-Leninist, milliyetçi, ayrılıkçı, faşist, yayılmacı ve dini ideolojiler sayılabilir. Örneğin, intihar bombacılarının ideolojik bağlılıkları genellikle fanatik dini inançlar ve fanatik milliyetçiliktir.
İnanmış bir terörist için uğruna mücadele ettiği davası hiç bir fedakarlıktan kaçınılmaması gereken en yüce kavramdır. Kendisi bu mücadelede ölse bile davası yaşayacaktır. Davanın yaşaması ve taraftarların mücadeleye devam etmesi terörist için en büyük mutluluktur. Uğruna mücadele ettikleri düzenin kurulması ya da kurulacağına duyulan inanç teröristleri motive etmektedir. Teröristler bir anlamda davaları ile özdeşleşmişlerdir. Kendileri ölseler bile davalarının yaşaması kendilerinin de yaşaması, hayatlarının zaman ve yer boyutlarından kopması ve ölümsüzleşmeleri olarak algılanmaktadır. Davaya bağlılık ve dava için fedakarlık yapma arzusu dini, milliyetçi ve etnik terör örgütlerinde daha belirgindir.
Motivasyonu ne olursa olsun, tıpkı sıradan intihar olaylarında olduğu gibi intihar eylemcilerinin içinde yaşadıkları zorluklardan, sefaletten ve yasa dışı örgüt psikolojisinin dayattığı gerginliklerden kurtulma, kaçma isteğinin de önemli bir faktör olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.
Terör örgütleri, teröristler için hiçlikten kurtulma ve tatmin edilememiş beklentilerini gerçekleştirme aracı olma işlevi görmektedir. Bu durumdaki bir teröristin, grubun dışına çıkarılması, hayatının yok olmasıyla, yaşama umudunu yitirmesiyle eş anlamlıdır.
KADEK örgütü içinde kendisine intihar saldırısı düzenleme talimatı verilen Türkan Adıyaman adlı kadın terörist, saldırıyı reddedince örgüt tarafından Adana’da intihar saldırısı düzenleyen Leyla Kaplan’ın gözleri önünde öldürülmüştür. Bu örnek KADEK içinde militanların intihar eylemlerine zorlandıklarını düşündürmektedir. Ayrıca sadece kadınların bu saldırılarda yer alması da önemlidir. Örgüt içindeki cinsel istismarlar ve bayanların tasfiye edilmesi ile ilgili çabalar bizzat yakalanan örgüt mensuplarınca itiraf edilmiştir.YUKARI
Tunceli saldırısı üzerine 21.09.1996 tarihinde Almanya’nın Köln şehrindeki bir stadyumda Zeynep Kınacı 4. Uluslararası Barış Festivali adlı bir program düzenlenmiş ve MED-TV tarafından canlı olarak yayınlanmıştır. Bu tarz sosyal onay ve özendirme bugüne kadar silik kalmış, kişiliklerini ön plana çıkaramamış ancak kişiliğini vurgulama isteği içinde olan potansiyel bombacıları motive etmektedir.
İntihar eylemi gerçekleştirecek saldırgan kendine bu görev talimatı verildikten sonra tecrit edilmektedir. Aileye ve yakın arkadaşlara veda mektupları yazılmaktadır. Bu safhadan sonra eylemde başarısız olmak, saldırgan için onuruna vurulmuş bir darbedir ve saldırganın kendine olan saygısı kaybolur. Bir terörist örgütte aranan ilk şart, tutarlılık ve mutlak itaattir. Yani eylemci intihar saldırısı gerçekleştirme fikrinden vazgeçmek istese bile vazgeçemeyecektir. Çünkü, örgüt içinde kötü örnek oluşturma ihtimali vardır. Örgüt tarafından ibret için cezalandırılacaktır. Ölümle yaşam arasında seçim yapma şansı yoktur. Ancak, ölümünün şekli arasında seçim yapabilecektir. Ya intihar saldırını gerçekleştirecek örgüt nazarında kahraman olacaktır ya da davaya ihanet etmiş, korkak bir hain olarak ölecektir. YUKARI
Nitekim, canlı bomba olmayı reddeden Türkan Adıyaman’ı başından üç kurşunla vurup öldüren Bayram Yaruk adlı terörist cinayeti nasıl işlediğini şöyle anlatmıştır. “Türkan Adıyaman’ı Leyla Kaplan’ın gözleri önünde öldürdüm. Görevi de Leyla’ya verdim ve ya kahraman ya korkak gibi ol dedim. Sonra onu silahla tehdit edip uyuşturucu vererek bombayla olay yerine gönderdim. 7 (7 ; Canlı bomba olmadı öldürüldü’ Sabah 08.11.1996)
Terörist gruba üye birisinin belirlenen hedefi, mücadelesini verdikleri davayı veya eylem kararlarını sorgulaması, grup içindeki yerini tehlikeye sokması ve ortak zihniyetle hareket eden diğer mensupların kızgınlığını artırması demektir. Terörist grup üyelerinin bağlı bulundukları grubu terk etmeleri pek kolay değildir. Hatta bu sadece ölüm yoluyla gerçekleşebilir. Böyle bir ortamda şüpheleri ortadan kaldırmanın en iyi yolu, şüphelileri ortadan kaldırmaktır.YUKARI
KADEK terör örgütünün Tunceli , Adana, Sivas, Lice ve Yüksekova’da gerçekleştirdiği intihar saldırılarının ve Bodrum’daki intihar saldırısı girişiminin failleri bayandı. Zeynep Kınacı 24, Leyla Kaplan 17, Güler Otaş 29, Kudret Denktaş 24, Lice faili 22, Yüksekova ve Van saldırılarının failleri 20’li yaşlarda idi. Haklarında KADEK terör örgütü adına intihar saldırısı gerçekleştirecekleri duyumu alınan altı teröristin yaşları da 18/28 arasında değiştiği ifade edilmiştir.
Teröristlerin beşinin de bayan olması manidardır. Bu saldırganların hemen hepsi de çok çocuklu ailelere sahiptir.
KADEK içinde intihar saldırılarında bayanların yer alması bayanların örgüt içinde problem teşkil etmesi ve tasfiye edilmek istenmelerinin yanısıra bayan olmalarından ötürü hedeflere şüphe uyandırmadan erişebilmeleri, patlayıcıları gizlemelerinin kolay olması nedenleriyle izah edilebilir. Zira, saldırganların kendilerine hamile süsü vererek bombaları gizleyecek tarzda giyindikleri gözlenmiştir.